CaddeBen arada kalmış şöhretim

Ben arada kalmış şöhretim

24.08.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Sokakta bir popstar kadar ilgi gören Nihat Odabaşı bakın bu duruma ne diyor: “Film yıldızı gibi damgalanmış bir tanınmışlığım yok. Tanıdıkları için mi bakıyorlar, kestikler için mi anlayamıyorsun”

Ben arada kalmış şöhretim

Nihat Odabaşı geçen perşembe Leonardo DiCaprio’nun sevgilisi top model Bar Rafaeli’nin fotoğraflarını çekti, hem de sessiz sedasız. Siz bu satırları okurken Ayşe Arman’ı çekmek üzere Kenya yolunda olacak.
Eylül’de 6 yıldır birlikte çalıştığı Elizabeth Hurley ve Türkiye’nin son zamanlarda en çok konuşulan erkeği Kıvanç Tatlıtuğ’u çekecek. Çok yoğun ve renkli bir programı var. Kendisi de çok renkli bir karakter.
Sokakta bir popstar kadar ilgi görüyor. Ondan imza isteyen de, birlikte fotoğraf çektiren de oluyor. Bire bir şahit oldum. Bugün kendi anlatıyor, yarın ben onu anlatacağım...


Fotoğrafçılığa başlayışınız 10 yıl olmuş. Sanki çok daha uzun zamandır var gibisiniz.
Fotoğraf çektiğim ilk karelerden hemen sonra parladım. 1 dakikada çekiyorsun diyorlar ama 41 yıl artı 1 dakika. O kadar yıl 1 kare için besliyorsun kendini.

Kim keşfetti sizi?
Reklam ajansım vardı. Arada keyif için Aktüel dergisine styling yapıyordum, Yaşar Saraçoğlu’nun çekimlerinde. Kadir Çıtak devam etmemi istedi. O çekimleri gören Şengül Balıksırtı “Şamdan High Society’ye styling yapar mısın” dedi. O dergi kapanınca Kenan Erçetingöz “Şamdan’da devam et” dedi. Deniz Akkaya’nın bir çekiminde fotoğrafçı Mehmet Werner’le tartışınca çekimi bıraktı ve bir sonraki çekim için fotoğrafçı bulamadım. Tamer Yılmaz “Sen P’ye al ve çek” dedi. Deklanşöre ilk kez basmamı o sağladı. Celebrity’lerle çalıştığım için gazetelerde fotoğraflarım çıkıyordu. Fotoğraf çekmeyi herkesin gözü önünde öğrendim. Bağıra bağıra, acı çekerek ama yine de keyifle...

Şimdiye kadar dünyaca ünlü kimlerle çalıştınız?
Elizabeth Hurley’le 5-6 senedir sürekli beraber çalışıyoruz. Yabancı bir kampanya için Heidi Klum’u çektim. Milla Jovovich ve Linda Evangelista, Elle Macpherson, Eva Mendes’i çektim. Ayrıca Burberry’nin tasarımcısı Christopher Bailey, top model David Gandy, Mark Vanderloo gibi isimlerle de çalıştım...
En son 4 gün önce Fashionable İstanbul için Bar Rafaeli’yi Karaköy’ün ortasında çektim. Doğrusu onu hiç bu kadar alçak gönüllü ve çalışkan beklemiyordum. Sürekli gülümseyen, çok güzel bir kız. Ne diyelim, Allah Leonardo’ya bağışlasın...

Bizim starlarla yabancılar arasında fark var mı?
Ünlü olmayan fotomodellerde yabancılarla çalışmak daha kolay. Top modellere gelince hepsi aynı. Tabii ki yurtdışında çekim yapmak az tanındığınızda daha zor.
İşin en keyifli kısmı size güvenen kişilerle çalışmak. Benim için Elizabeth Hurley de, Gülben Ergen de artık aynı. Elle Macpherson’la Nil Karaibrahimgil de aynı. Mesaj atabiliyorum, tık diye mesaj geliyor karşılığında. Elizabeth’e bir kare fotoğraf mail attığımda, 3 saniye sonra, dünyanın neresinde olursa olsun, ‘Wooow!’ diye cevap geliyor. Elle Macpherson sonuçları gördüğünde, “Peeeerfect, I love you” diye müthiş sıcak bir tepki veriyor. Hâlâ heyecanını yitirmemiş.

Kimler beğendiğiniz fotoğrafçılar?
Çok iyi fotoğrafçılar var, popüler olmayı seçmemişler. Tamer Yılmaz, Sedef Delen, Barış Aktınmaz, Ayten Alpün, Yağmur Kızılok, Mehmet Erzincanlı, Mehmet Turgut, Koray Birand, Erbil Balta... Hepsi çok başarılı. Görmezden gelmek imkânsız. Herkese hak ettiği değeri vereceksin. Tek benim demek hakikaten ruh hastalığı. Allah’tan kontrol mekanizmam güçlü. Yolda fotoğraf çektirmek isteyen, ‘Ben senin hayranınım, beni de çek’ diye mail atan bir sürü insan var. Bazen algılayamıyorum neden bu kadar ilgilendiklerini. Şarkıcı değilim, artist değilim.

Ben arada kalmış şöhretim



Bu kadar çok ünlü arkaşınız var. Alışamadınız mı hâlâ şöhrete?
İstanbul’da alıştım ama Ayvalık’ta restoranı arayıp da adımı söyleyince sizin rezervasyon yaptırmanıza gerek yok dediklerinde şaşırıyorum. Film yıldızı gibi, damgalanmış bir tanınmışlığım yok. Sokakta 5’i tanıyor, 3’ü tanımıyor. Arada şöhret diyorum ben kendime, zor bir şey. Tanıdıkları için mi bakıyorlar, kestikleri için mi anlamıyorsun. Ona göre de kimseye doğru pası veremiyorsun.


Belge fotoğrafçısı değilim
Herkesi olduğundan çok daha güzel gösteriyorsunuz. Sonra kendisini görünce hayal kırıklığı oluyor
Hiçbir Victoria Secret modeli evinde iç çamaşırla öyle yürümüyor. Ya da hiçbir şarkıcı albüm kapağı pozunda uyanmıyor. Kimseyi 24 saat objektiflere poz verir gibi yaşamaya mahkum edemezsiniz. “Ayşe Arman’da photoshop var, geçen gün gördüm, kolları kalındı” diyorlar ya da falanca kişi filmlerindeki kadar komik değil... Onların işi sahnede ve ancak çalışırken güzel durmak zorundalar. Hem ben de gelecek nesillere kalacak belge niteliğinde fotoğraflar çekmiyorum.

Photoshop meselesi de çok tartışılıyor.
Bu tartışmayı ciddiye bile almıyorum. Photoshop sadece insanları inceltmek ya da gençleştirmek için kullanılmıyor. Ulaşılamayacak gibi görünen birçok hayali kareyi gerçeğe dönüştürüyor. Tıpkı sinemada olduğu gibi; photoshop türevi manipülasyon programları olmasa Matrix, Benjamin Button gibi filmleri izleyebilir miydiniz?



En iyisiyle değil, teninin uyduğuyla çalışmak lazım
Şu anda en çok kiminle çalışmak sizi heyecanlandırır?
Bana iyi niyetle yaklaşan herkese heyecanlanırım. İster ünlü, ister yeni biri olsun. Bu bir ten uyumu. İlla ki en iyisiyle, en ünlüsüyle değil, tenimin uyduğuyla çalışmak istiyorum artık. Ben dünyanın en güzel kadını Linda Evangelista’yı çektim, ama sevmedim.


Ben arada kalmış şöhretim


En çok kendimi cezalandırıyorum
Sette herkes sizden korkuyor.
O bir maske. Ben iş esnasında tehlikeli bir adam oluyorum, hatasız iş yapmak için. Karşımdakini ne kadar ısırıyorsam, kendimi 5 katı ısırıyorum. Terapiye gidiyorum, terapistim diyor ki “Kendini bu kadar kırbaçlayan, cezalandıran başka yoktur.”

Aileden mi kaynaklanıyor bu?
8 kardeşin en küçüğüyüm. Babaya kendini göstermek, kardeşlerin arasında ben de varım demek, okulda akıllı, yakışıklı çocukların arasından sıyrılmak için hep daha iyi ve farklı olmam gerektiğini düşündüm. Farklı yönlerimi bulup çıkarmaya çalıştım. Kusursuz değilim, mükemmel olmak için uğraşıyorum.


Kimseyi bir kare için incitmem

Başarınızın sırrı ne?
Bu bir paket program.Yetenek yetmiyor isim olmak için. Kalbiniz, ışığınız, duruşunuz önemli. Ben Türkiye’nin en yetenekli fotoğrafçısı değilim. Türkiye’nin en tanınmış fotoğrafçısıyım. Yaptığım işler ses getirdi. Yapımda da var dışa dönüklük. Star durumunu seviyorum. Düzgün bir adamım. Kimseyi bir kare için yok etmem, incitmem. Yetenekliyim, iyi bir algım ve gözüm var.

Bir marka değeriniz de var.
Markalar celebrity seçerken o celebrity’nin taşıdığı özelliklere bakıyor. Herkes imajını kuvvetlendirecek yan elementleri topluyor. O yan elementlerden biriyim. Bazen de tersi oluyor, marjinal ve protest dergiler adımı fazla medyatik buldukları için çalış-mak istemiyor. Bazen yanlış bir algı da yayabiliyorsunuz. Ama insanlar tanıdıktan sonra bunu bir kenara itiveriyorlar.

En büyük hayalim oyuncu olmak

Sinemayla da ilgileniyorsunuz.
Çocukluğumdan beri en büyük hayalim oyuncu olmak. Şimdi hem bir hikaye anlatmak, hem de bir hikâyenin parçası olmak istiyorum. İnşallah gerçekleştireceğim.

Bir sinema filminde rol aldınız.
Gece 11.45 diye Ercan Durmuş’un yönettiği filmde konuk oyuncuydum. Şimdi uzun metraj bir film için deneme çekimlerindeyim. Rolüme adapte olmaya çalışıyorum. Bir de televizyon projem var.