11.10.2014 - 20:01 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Uluslararası İlişkiler bölümünü bırakıp oyunculuğu seçen Hazal Türesan, 'Kara Para Aşk'ın profesyonel anlamda ilk işi olduğunu söylüyor. Kariyerinde emin adımlarla ilerleyen Türesan, oyunculuk macerasını ve yaşadıklarını CADDE’ye anlattı.
'Kara Para Aşk'a dahil olma süreciniz hayatınızın zorlu bir dönemine denk gelmiş...
Evet, diziye dahil olduktan kısa bir süre sonra babamı kaybettim. Babam akciğer kanseriydi; deneme çekimine giderken durumunun ciddi olduğunu öğrendim. Babam, "Ay Yapım mı arayan? Git" demişti. Bu dizi beni ayakta tuttu ve ekibimin de desteğiyle o süreci geçirdim. Gerçekten aklımı oynatabilirdim yoksa....
Aileniz Ankara'da mı yaşıyor hala?
Evet. Ankara Üniversitesi Dil Tarih'te Oyunculuk bölümünü bitirdim. Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü de üçüncü sınıfta bırakıp, oyunculuğa başladım.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz peki?
Hep istemiştim ama ailem “Hobi olarak yaparsın” demişti. Devlet memuru olarak nasıl oyunculuk yapılacaksa...
Aileme haber vermeden oyunculuk sınavlarına girip, kazandım. İkinci sınıfta bir oyunumu izledikten sonra, onlar da sıcak bakmaya başladı. Tezimi verdiğim gün anne ve babamın gözlerinin dolu dolu olduğunu hatırlıyorum.
BU MESLEĞE RESMEN ÇIRPINARAK BAŞLADIM
Tek başınıza İstanbul'da yaşamak zorladı mı sizi?
Ankara’da çok korunaklı büyüdüm. İstanbul'daki sektörü bilmediğim için “Okuldan çıktıktan sonra rahatlıkla bir dizide rol alırım” diye düşünmüştüm ama hiç öyle olmadı. Bir ev arkadaşım vardı, onunla birlikte çırpınmaya başladık burada. 1.5 yıl ne tiyatro, ne de dizi yapamadım. Seslendirme yaparak para kazanıyordum.
Etrafınızda size inanan insanların olması çok değerli. Artık olmayacak dediğimiz zamanlarda menajerimiz Yeşim (Kocaman) “Her şeyin bir zamanı var, bir gün dönecek şansınız” derdi; öyle de oldu.
29 yaşındasınız ama dizide 40'lı yaşlarda birini oynuyorsunuz. O nasıl bir his?
Okulda da yeri geliyor daha küçük, yeri geliyor daha büyük birini oynuyorduk. Onu içsel olarak doldurmak önemli. Karakteri çıkartırken hep içeriden besledim kendimi. Sesi daha tok yapmaya çalıştım ve sanırım oldu.
TUBA İLE KARDEŞ GİBİYİZ
Rol arkadaşlarınız için neler söyleyeceksiniz?
Bu benim ilk profesyonel işim. İstanbul'a geldiğimde kimseyi tanımıyordum. Tuba Büyüküstün çok soğuk, duvarları olan bir kadın gibiydi uzaktan ama hiç öyle değilmiş. Çok içten, çok verici... Birçok şeyi bana o öğretti. Ego problemleri yok. Bestemsu (Özdemir) ve Tuba ile bir araya geldiğimizde gerçekten üç kız kardeş gibi konuşmalarımız.
Nebahat Çehre'nin diziden ayrılmasıyla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Diziden kendi isteğiyle ayrıldı. Ben bu piyasaya uzak bir yerden geldim, çok fazla insan tanımıyordum... "Nebahat Çehre anneni oynayacak" dediklerinde kalbim ağzımdan çıkacak gibi olmuştu. Şimdi ablam gibi, hala konuşuyoruz.
iNANDIRICI OLMAK ÖNEMLi
'Aslı' kişilik bozukluğu olan bir karakter. Role nasıl hazırlandınız?
Role hazırlanırken psikolog bir arkadaşımla sürekli irtibat halindeydim. Çok fazla kitap okudum ve içgüdülerime güvenmeye çalıştım. Şimdi birçok psikolog ve psikiyatr "Diziyi izliyoruz, çok iyisiniz. Gerçekten karşımızda hasta biri var" diyor. Herkes çok inandırıcı buldu. "Acı çekmeyi bildiğin için mi bu kadar iyi çıkıyor o sahneler" diyorlar hatta (gülüyor)... Gerçek bulmaları benim için çok önemliydi. Aslı, donesi fazla olan bir karakter. Bir bölümde gayet neşeliyken,
bir bölümde düşebiliyor.