CaddeBüyümeye direnen kadın: Jehan Barbur

Büyümeye direnen kadın: Jehan Barbur

04.11.2012 - 20:53 | Son Güncellenme:

Gülümseyen ve parlayan gözleri ile büyüleyici sesi, bu minyon kadını devleştiriyor.

Büyümeye direnen kadın: Jehan Barbur

‘El Yazısı’ ve ‘Behzat Ç.’ gibi dizi ve filmlerde şarkılarını duyduğumuz Jehan Barbur’dan bahsediyoruz. Barbur, üçüncü stüdyo albümü ‘Sarı’yla karşınızda

Haberin Devamı


Sarı rengi sizin için ne ifade ediyor?
Sarı, benim sıcağım, huzurum ve günün en güzel rengi. Hayata baktığım sepya, Türk filmleri, ip atladığım günler ve hatıralar. Aslında sarı, siz ne isterseniz o. Sevdiğim her şeyin rengi.

Albümün dikkat çeken parçalarından biri ‘Dalyan Deltası’. Bülent Ortaçgil’in diğer şarkılarına göre biraz ‘gizli cevher’ konumunda. Bu şarkıyı neden seçtiniz?
İşte tam da bu dediğiniz yüzünden seçtim. Çok söylenmemiş, farklı kişiler tarafından defalarca yorumlanmamış; ama değerinden hiçbir şey yitirmemiş, cevher bir parça. ‘Ayrı düşmüşüz yan yana.’ Sırf bu cümle için bile ‘Dalyan Deltası’!

“Bülent Ortaçgil bana güç verdi”

Sizi albüm çıkarmaya ikna eden kişi de Bülent Ortaçgil...

Haberin Devamı

“Ben albüm yapmak istemiyorum” dediğimde, o da “İyi ya işte!” demişti. Bu, benim için önemliydi. Albüm yapma hırsıyla işi elime yüzüme bulaştırabileceğimi biliyordu. Böyle bir hırsımın olmamasıyla daha doğru bir şeyler yapabileceğimi izah etti. Kaybedecek neyim olabilirdi ki? Ben de artık kendi şarkılarımı söylemek istedim. Bülent Ortaçgil’in bu sözü de bana güç verdi.

Şarkılarınızda genellikle büyümek ve hayal dünyasından kopmak istemeyen bir kız çocuğu var. Jehan Barbur da böyle mi?
İnsan hiç hayatından gün eksilsin, büyüdükçe ciddileşsin ister mi? En azından ben istemem. 32 yaşındayım. Ama kadın, anne veya ev hanımı olacak yaşta hissetmiyorum. Zaman ne kadar acımasız! Ben hâlâ çocukluğumdaki eksikleri kapatmaya, yeteri kadar oynayamadığım oyunlara doymaya çalışıyorum. Gündelik hayattaki vecibelerimi her daim yerine getirmeye çalışsam da, her an sokaktan biri bana bağırıp “Jehaan! Hadi gel apartmanın altında ip atlayalım, bisiklete binelim, balık tutalım, suda taş kaydırmaca oynayalım” diyecek diye bekliyorum. Büyüme işini sevmedim. Şimdi yemek yap, makyajını düzelt, kadın doğum uzmanlarına git, mamografi çektir, hoş geldin beş gittin de, evi temizle, dışarıdaki hayatla mücadele et, saçını muntazam tara, eteğini düzelt... Daha ne diyebilirim ki? Evde, annenle babanın işten gelmesini beklemek ne güzeldi! Pamuklara sarılırdın. İşte o masumane yıllar, bir daha gelmeyecek.

Haberin Devamı

“Ne olduğumu ben de bilmiyorum”

Jehan Barbur’u, ilk iki albümüyle tanıyan sayısı fazla. Fakat bir yandan da ‘Behzat Ç.’ sayesinde bu sayı, ikiye katlandı. Popüler bir diziden ötürü adınızın daha fazla duyulmasından memnun musunuz?

“Hayır, memnun değilim” dersem olur mu? Tabii ki memnunum. Bu şarkılar duyulsun. Üç albüm oldu. Keşke hepsi duyulsa; bir insan daha ne isteyebilir ki? Ne sebeple olursa olsun duyulsun. Bu, beni değiştirmeyecektir ki!

Sadece müzisyen olarak değil, halk ozanı olarak da nitelendiriliyorsunuz. Bu kavram, günümüzde pek kullanılmıyor. Siz de kendinizi bir ozan olarak görüyor musunuz?
Ben kendimi bir ‘hiç’ olarak görüyorum. Geldim gidiyorum işte. Ozan, şarkıcı, besteci, oyun bozan... Bir isimle nitelendirilmem mi gerekiyor? Boşverin, Jehan kâfi! Şarkı yazıp söylüyorum. Ne olduğumu ben bile bilmiyorum. Evet, kent ozanı olmak isterdim. İlla bir tanım istenirse şehir hikayesi olarak geçebilirim. Ama kendi ismimiz bile gerçek ismimiz değilken, ben ne olduğumu nasıl bilebilirim ki?

Haberin Devamı

iYi HiSSETMEK iÇiN

Şarkıların, insanın en güzel olduğu hali ve zamanı hatırlatan araçlar olduğunu söylüyorsunuz. Peki, size en güzel olduğunuz hali hissettiren isimler kimler?
Erkan Oğur, Bülent Ortaçgil, Cengiz Özkan, Birsen Tezer, Mehmet Güreli, Vedat Sakman, güzel annem, babamın hatıraları, kitaplarım, Edip Cansever, kedim Norma...

Röportajın tamamı, D-Smart dergi kasım sayısında.