30.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Barış Kuyucu
Bir yılda altı kupa kazanarak futbol tarihine geçen Barselona’nın renklerine bürünen özel Boeing 737-800 uçağına biniş, soğuk İstanbul’dan ılık Barselona’ya iniş, otele varış. 7 numaralı formayı giyiş. İspanyol mutfağından biraz tadış ve sonra 34 yıldır göremediğim ‘Camp Nou’, bizim deyişimizle ‘Noy Kamp’, benim deyişimle Hollandalı efsane ‘Johan Cruyff’un görkemli sahnesi’ne gidiş! Papa’nın bile kombinesinin olduğu Katalanlar için kutsal topraklara varış.
Genç, yaşlı, her yaştan televizyoncu ve gazeteci çocuklar gibi şendik. THY’nin skorbordda sürekli resmi sponsor olarak kalması, Barselona ve Sevillalı oyuncuların THY için oluşturulan kapıdan sahaya çıkması, şenliğimizin yanına gururu da ekledi.
İşte çocukken beyaz saçlarını rüzgarlara bırakan ‘Eric Kai Castel’ nam-ı diğer ‘Şimşek Santrafor’la birlikte, hayallerimde yaşattığım Camp Nou’da bu kez gerçekten vardım.
Ben fotoğraf çekerken Barselona da rakibi Sevilla’ya çile çektiriyordu. Rakip takımı pas manyağı yapıyor ve başka bir dünyadan gelmiş gibi futbol oynuyorlardı. Tıpkı televizyondaki gibi. Tıpkı Şimşek Santrfor’un yıllar öncesindeki Barça’sı gibi. Çocukluğumdaki gibi!
‘Pas-elona’ pardon Barselona, 2’si süper yeteneği Messi, diğerleri Escude (kendi kalesine) ve Pedro’nun attığı gollerle Sevilla’yı 4-0 yendi. İşte o an lanetlendim! Ben artık bizim maçlara nasıl tahammül edecektim?
“Nankörlük etme. Bir tane Barselona var bunu unutma Barış” dedim!
Arjantin’de Bombonera ve Brezilya’da Maracana’dan sonra bir başka hayal stadımda başta bir futbol sanatçısı veya şaheseri Messi ve diğerlerini ayakta alkışlayanlar arasında idim.
“Teşekkürler çocuklarrrr” diyen spiker meslektaşlarım gibiydim!
Ayrıca, Messi’den önce Cruyff, Maradona, Hagi, Ronaldo, Romario, Rivaldo ve Ronaldinho gibi futbolun sanatçıları ve düşünürlerinin Barselona tercihini de anladım.
Çünkü bu şehirde Picasso ve Gaudi’nin ruhu dolaşıyor! Sanat futbola da yansıyor.
Amor yani ‘AŞK’ isimli futbolcu bile yıllar önce bu takımda oynamayı tercih ediyor!
Katalanlar da bunu biliyor ve “ME’S QUE EN CLUB”, “BİR KULÜPTEN FAZLASI” diyor.
Barselona’nın Grazia yani Zarafet Sokağı’ndaki otelimde yaşadıklarımın gerçek olduklarını ispatlayan fotoğraflarım, bir gecede zevkle bitirdiğim Messi kitabım ve hayran kaldığım Barça TV’yi izlerken uyuyakalmışım.
Ne olur söyleyin bana bunu ben mi yaşadım?
- Üstad, Ben Nou Camp’a gidiyorum.
- ‘Şimşek Santrfor’un stadına yani.
-Hadi canım! Sen de mi Milliyet Çocuk okurdun?
-Deli misin! Niye çocukluktan Barselonalıyız sanıyorsun?
İKİLİ DİYALOĞUN GÖRÜNTÜ NOTU
Milliyet’in orta yerinde kızların ve diğer erkeklerin şaşkın bakışları arasında ‘Çak abi’ demeler!
Yıllarca görüşmemiş gibi kucaklaşmalar, kahkahalar!
Neredeyse timsah yürüyüşü yapacak iki adam!
Bahsi geçen adamlardan biri CNN Türk’te her gün spor haberleri yapan ve sunan,
CADDE yazarı Barış Kuyucu. Diğeri Yazı İşleri Müdürümüz Çınar Oskay.
30’lu yaşlarında iki ‘Milliyet Çocuk’ ruhlu çocuk :)