Cem Mumcu

Cem Mumcu

cemmumcu@okuyanus.com.tr

Tüm Yazıları

İnternette Kim Kardashian’ı aradığınızda Ermeni asıllı Amerikalı sosyetik, manken, oyuncu, stilist, kıyafet perakendecisi ve televizyon kişiliği olduğunu okuyorsunuz. Bunun dışında sosyal hayatıyla ve seks kasediyle ile anılıyor. Ekşi sözlüğe ve benzerlerine baktığınızda daha ziyade poposundan söz edildiğini görüyorsunuz. Bahsi geçen porno görüntüleri için önce dava açmış ve fakat daha sonra Vivid Entertainment’la anlaşıp kasedin haklarını 5 milyon dolara satmış. Anlaşılan orası burası, önü arkası ileri derecede bereketli biriyle karşı karşıyayız. Son zamanlarda twitterden ileti başına para kazandığı söyleniyor. Anlaşmalı olduğu markaların ürünlerini giyerek veya daha çok çıkararak; çeşitli parfümleri bedenine sıkarak; bunlardan söz ettiği mesajları veya fotoğrafları twitter’a koyarak beş markadan 50 bin dolar aldığından bahsediliyor. O, onun kendisi, orası, burası bizzat bir reklam panosu.

Haberin Devamı

‘Kendi’ni Kiralamak
Bedenin Bir Billboard
İnsanoğlunun İ.Ö. 3000’lerden beri bedeninin çeşitli yerlerine dövme yaptığı biliniyor. Duygu ve düşüncelerini ifade etmek, süslenmek, sosyal konumunu tanımlamak, doğayla başetmek, hastalıklardan korunmak gibi birçok amaca hizmet etmiş. Estetik, dinsel, büyüsel, cinsel anlamları olmuş dövmelerin. Ve fakat şimdi başka bir amaç için kullanılmaya da başlandı artık dövmeler. Geçen gün bigumigu.com’da bir gözlük markasının viral reklam kampanyasını gördüm. Adamın biri suratına bir gözlük dövmesi yaptırmış. Kaç para aldığını bilmiyoruz. Ama o artık doğanın ona sunduğu -bir ve tek olan- yaşamını bir reklam nesnesi olarak geçirmeyi göze almış bu para karşılığında. Sonra bir baktım ki internette Vinnee Tong ‘Tattoo Marketing’, yani dövme pazarlaması diye bir makale yazmış. Biraz daha araştırınca ‘Tattoo Advertising’, ‘Human Billboards’ gibi kavramların artık oluştuğunu anladım.
Ve sonra çok acaip bir siteye rastladım: www.leaseyourbody.com “Bedenini kirala” diyor yani. ‘Kendi’nize reklam alıyorsunuz. Bedeninizin neresinin kaç para ettiğine siz karar veriyorsunuz.

Haberin Devamı

Sen Bir Billboard’sun
Anlaşılan geçmişimiz de, fazlalıklarımız da, eksiklerimiz de, sorunlarımız da, yeteneklerimiz de, yeteneksizliklerimiz de, acılarımız da, komikliklerimiz de, ellerimiz, ayaklarımız hatta utançlarımız, rezilliklerimiz de bir markanın pazarlaması için kullanılabilir. Mesela trafik kazası yapan iki kız kardeş, kafalarının yeterince çalışmaması yüzünden -daha doğrusu sayesinde- artık bir markanın iletişim aracı oldular. “İkoncan” bir alay ifadesiydi. İkoncan’dan “Trendikon” programına giden yolu açıklayan bir dinamikten söz ediyorum. Ümit Besen’i izliyor musunuz reklamlarda? Çok acaip, adeta kendisiyle, geçmişiyle ve yaptığı müzikle -bu kez dalga geçerek- bir ürünü pazarlıyor. Draması kremasına karışmış durumda. Bir zamanlar “kaybedenler”in sesi olan Müslüm Baba’nın artık “home sweet home” demeye “ihtiyacı var”. Jilet pazarlamak için bile kullanılsaydı daha bir anlayabilirdim durumu..
Salak olun, delirin, saçmalayın, ahlakınızı yitirin, kötü şeyler yapın hiç farketmez eğer olduğunuz şey birilerinin olumlu veya olumsuz ilgisini çekiyorsa artık siz pazarlama mecrası olabilirsiniz. Pazarlamacıların aklına gelmiyor olabilir ama daha çok malzeme var kullanılabilecek. Mesela Ogün Samast ve Mehmet Ali Ağca neden kullanılmasın? Çoğunluğun onlar hakkındaki düşünce ve duygularına ters düşmeyecek bir stratejik planlamayla pekala olabilir bu. Ya da neden eski bir orgeneralimiz sıkı bir Alman markasının darbeli matkabını tanıtmak için kullanılmasın ki?

Haberin Devamı

‘Kendi’ni Kiralamak
Hepimiz Billboard’uz
Peki hepimiz vitrin olunca vitrine kim bakacak? Yoksa camın hem arkası hem önü mü vitrin olacak? Onlar bizi seyredip satın alırlarken biz de fark etmeden onları mı seyredip satın alıyor olacağız? Hepimizin bedeninde logolar mı olacak? “Tüket beni” diyen ilişkiler mi yaşayacağız? İlişkilerimizi de rating için renklendirip pazarlayacak mıyız? Özel hayatlarımız çok ilgi çektiği için artık hep birlikte sokaklarda mı sevişeceğiz? En sapık olanımız en çok mu para edecek? Hep birlikte soyunur, hep birlikte, delirir, hep birlikte çıldırırsak kim kimi seyredecek? Pazarlamanın bu denli algı bombardımanı arasında hedef kitleyle iletişim kurmak için farklılaşmak, görünebilir olmak için sınırları zorladığı bu sürecin sonunda ne olacak? Viral ve gerilla pazarlamanın ortaya çıkışının nedenlerini görüyoruz. Ama sınırlarının nereye kadar genişleyeceğini tahmin edebiliyor muyuz? Bu viral epidemide kimler, ne veya neler yok olacak?


Haftanın önerileri
Kitap: Minima Moralia, Theodor W. Adorno, Metis Yayınları
Film: Gattaca, Yönetmen: Andrew Niccol
Müzik: Morphine, Cure For Pain
Web Sitesi: www.sabitfikir.com
Mekan: Namlı Gurme, Karaköy