Ceren Şehirlioğlu

Ceren Şehirlioğlu

ceren.sehirlioglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ERGEN-AVŞAR KISKANÇLIK MARATONU


Yıllardır ‘didişip’, sonra kaynaşan, Ergen ve Avşar, 2004’te de bir araya gelmişti.


10 yıldır atışmalarını izlediğimiz Hülya Avşar ve Gülben Ergen bu akşam ‘iki eski dost’ gibi ekranda buluşuyor. Kadınların dostluk kavramının içi ise kurnaz tilkilerle dolu


Peri masallarının fildişi kulesini ayakta tutan üç şey vardır: Kahraman beyaz atlı prens, güzel prenses ve ondan nefret eden diğer kadınlar! ‘Külkedisi’ kıskanç kadın hikayelerinin arketipidir. Yunan mitolojisi, intikam için şeytanın aklına gelmeyecek işler çeviren kadınlarla doludur. Kadınların arkadaşlığı dibini göremeyeceğimiz gizemli bir kuyu. Şöhret ise, zaten gıcıklıklarla dolu bu bilmece yumağını daha da karmaşık hale getiriyor.
Bugün Dünya Kadınlar Günü ‘şerefine’ iki kedi, tüyleri diken diken televizyonda karşı karşıya gelecek. Hülya Avşar Habertürk’te yayınlanan programına Gülben Ergen’i konuk ediyor.
Tahminim, son 10 yılı yoran garip rekabetin geyiğinin yapılacağı, Avşar’ın bu çekememezliğin üstüne gideceği.
Hülya Avşar birini sevmediğini açıklamayı çok seviyor. En son Bülent Ersoy için “Onu sevmiyorum” demişti. Ondan önce, “İzzet Yıldızhan, Arto, Berna Laçin, Petek Dinçöz, Gülşen, Çelik benim programına katılmaz. Çünkü onları sevmiyorum” açıklamasını yapmıştı ve özellikle eklemişti: “Gülben Ergen katılabilir. Onu seviyorum.”
Hülya Avşar’ın Gülben Ergen’i sevmesi, sevmemesinden daha tehlikeli. Tüm liseli ‘best friend’lerin aralarında, sevmedikleri sınıf arkadaşlarından daha çok sorun vardır.
Ergen-Avşar kıskançlık maratonu da liseli ‘best friend’ler arasındaki laf yarışlarını hatırlattı uzun süre. Ergen sürekli, yaş kartını oynayarak öne çıkmaya çalıştı. Avşar’ın mottosu, hep, “Şampiyon belli ikinci kim?” oldu. Ergen, buna karşılık sürekli “Hülya bir gün beni alkışlayacak” diyordu. Ama büyük ihtimalle, içinden asla Hülya Avşar olamayacağını biliyordu.

“NİYE TARTIŞIYORUZ ANLAMIYORUM!”
2007’de Ergen, Zaman Gazetesi için Nuriye Akman’a verdiği muhteşem röportajda konuyla ilgili, “Biz niye kavga ediyoruz anlamadım ki? Zaten ben 10 yaş daha küçüğüm Hülya Avşar’dan” diyor. Akman, onun anlamadığını basitçe açıklayıveriyor: “Hem anlamıyor, hem tartışmayı büyütüyorsunuz.”
Bunun üzerine Ergen yine gençlik kozunu koyuyor ortaya: “Genç ve çok çalışkan olduğum doğru değil mi? Onun da çok tecrübeleri var tabii. Ama ben çok hızlı koşuyor olabilirim. Bu onu rahatsız ediyor olabilir.”
Bu aslında hiçbir zaman Avşar’ı rahatsız etmedi. Rakibi olarak gösterilen, o döneme kadar tek başarısı ‘Dadı’nın çiçekli bornozunu bir trende dönüştürmek olan bu genç kız, Hülya Avşar’ı fazla etkilemeyi başaramadı.
Aklıma, Brigitte Bardot’nun bir davette, makyajını tazelemek için girdiği tuvalette Marilyn Monroe’yla karşılaştığı anı anlatışı geliyor: “Çok güzel ve mutsuz görünüyordu”.
Bir kadın rakibini asla tek bir iltifatla rahat bırakmaz. Diğer kadınlar hep güzel ama mutsuzdur.

SAYFA GÜZELİ
ERGEN-AVŞAR KISKANÇLIK MARATONU

‘True Blood‘ dizisinin bin yaşındaki vampir ‘şerifi’ Eric’i canlandıran Alexander Skarsgard tam bir ‘Nordik Savaşçı’ posteri gibi. Haziranda üçüncü sezonuyla geri dönecek dizi hakkında ser verip sır vermediği bir röportajı geçen gün Los Angeles Times’da yayınlandı. 33 yaşındaki İsveçli aktör, sezon arasına iki Hollywood film anlaşması da sıkıştırdı.

HOLLYWOOD’UN ÇAKILMAYAN ÇİVİSİ
Tam Oscar çılgınlığı üzerine, Robert Hofler’ın, ‘Party Animals: A Hollywood Tale of Sex, Drugs and Rock n’ Roll’ adlı yeni kitabı geldi. Şöhreti kutlamanın, hedonizmin, narsizmin dibine vurmanın en net örnekleri akıp gidiyor. Ünlü menajer/yapımcı Allan Carr’ın evindeki partilerin anlatılıdığı kitaptan bir bölüm:
“1220 Benedict Canyon Drive’daki yemek şahaneydi. Kokain ve seks ise daha iyi. Rock yıldızı Alice Cooper, ‘Allan’ın evine gittiğimizde Mae West’i Salvador Dali ya da Rod Stewart’ın yanında otururken görünce şaşırmazdık’ diyor.”