CaddeChe + Salsa + Güneş=Küba

Che + Salsa + Güneş=Küba

03.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kendimi Havana'da bulduğum andan itibaren burayı tarif etmekte zorlandığımı hissediyor, bir türlü doğru sözcükleri bulamıyorum. 'Çok güzel' deyip geçiştirmek bile burası için çok büyük haksızlık, bunun da farkındayım

Che + Salsa + Güneş=Küba

melteminan@aim.com Yerçekimsiz hava ortamını yakalayabildiğim bir uçakta taklalar atıyor, kozmonotlarla havada ellerimizi 'çak' ıyor ve uzay mekiklerinin içini gezebiliyorum. Ama aralarda bir yerlerde durabileceğim bir coğrafyanın varlığı hiç aklıma gelmemişti. Taa ki Havana'ya ayak basana kadar. Kendimi bu şehirde bulduğum andan itibaren burayı tarif etmekte zorlandığımı hissediyorum. Annem beni her telefonla her aradığında 'Eee kızım nasıl bir yermiş Küba?' diye soruyor. Ben ise 'mmm' lıyor, 'eee' liyor ama bir türlü tarif edecek sözleri bulamıyorum. 'Çok güzel' diyorum. Ama bu şekilde geçiştirmek bile burası için çok büyük haksızlık, bunun da farkındayım. Bugüne kadar yaptığım seyahatlerde sadece mekân değiştirmekle kalmadığımı fark ettim. Yaptığım yolculuklar bir zaman makinesini de andırıyor. Kimi zaman ilk çağlarda duruyorum. İlkel kabilelerin Şamanlarına hapsız, stretoskopsuz, sadece şarkı, dans ve duman ile tedavi oluyor ve ellerimle yemek yemek zorunda kalıyorum. Kimi zaman ise Kaptan Kirk'ün oradan oraya ışınlandığı anlarda onunla buluşmayı ümit ettiğim yolculuklarda buluyorum kendimi. Neden bilmiyorum Malecon'da gezerken ağzımdan ilk çıkan sözcük 'doğal' oluyor. Bir mekân ya da ülke için kastedilen anlamda değil de, bir insan için söylenebilecek türde. Yani 'saf, olduğu gibi, samimi , bozulmamış, yapmacık olmayan' ın karşılığı...'Bir şeyler eksik. Ama ne. Eksikliğini fark ettiğim ama kesinlikle özlemediğim bir şey var... Aaaaa REKLAM YOK!'Küba'da tek bir reklam bile yok. Yarabbi meğer bu reklam panoları ne büyük bir kirlilik yaratıyormuş. Bana sanki daha fazla ağaç, daha fazla kuş, daha fazla deniz görüyormuşum gibi geliyor. Ve bunun nedeni bina azlığı değil, manzaramı engelleyecek reklam panolarının olmayışı. Görüntü temizliği... Bir tek şehir dışına çıktığımda bir yerde DHL panosu karşıma çıkıyor. Şaşırıyorum. Beynimin photoshop'u ile onu kafamdan siliyorum. Kafamı başka yere çeviriyorum. Peki , ülkede hiç mi pano yok? Var tabii. Ama Küba'nın ruhuna uygun olarak Fidel Castro'nun eski silah arkadaşlarının resimleri yer alıyor. Küba'da 'tüketin' mesajının yerini 'tarihinizi unutmayın' yer alıyor... 'Tarihinizi unutmayın' mesajı Havana'ya geldiğimden beri tek hayalim, şu uzun sahil yolunu Küba'nın simgesi haline gelen 1950 model bir taşıt ile boydan boya geçebilmek. Araba kiralayabileceğim merkezlerden birinden iki saat için üstü açık beyaz bir Chevrolet kiralıyorum. Adam bana kullanmamın yasak olduğunu, ancak şoförlü kiralayabileceğini söylüyor. Biraz ısrar ediyorum ama şakayla karışık elini boğazına götürüp, keser gibi yapıp "sonra Fidel beni kıhh" diyor. Bir süre sonra "direksiyonda bir poz çekelim bari" ayaklarına yatıp, epeyce bir dil döktükten sonra, şöför Fidel'den dolayı olmasa bile benim çenemden dolayı hayatının tehlikede olduğuna kanaat getirip, arabayı kullanmama izin veriyor. Radyoda 'Compay Segundo' çalıyor. Yanımda Küba'nın diğer bir simgesi olan puroyu içen şoförden tatlı bir kurumuş yaprak kokusu geliyor. Tam havaya girmiş, şoförün çektiği fotoğraflara 'Kübadaydım' mesajı verebilecek pozlar vermekteyken Malecon'daki setten sekerek üzerime bir dalga geliyor. Üstü açık arabanın içinde sırılsıklam oluyorum. Küba'nın simgesi Küba gündüz deniz güneş, akşam ise müzik ve dans demek. Küba'da yaşayan herkes mutlaka bir enstrüman çalıyor. Benim en sevdiğim müzisyenler ise kilisenin de bulunduğu Malecon'un bitimindeki meydanda yer alan 'Los Mambises de Los 69' grubu. Ne bir kasetleri var ne de konserleri. Her hafta sonu arkadaşlarının evlerinde çalıp söyleyen bu 70'lik genç delikanlılar, meydana inmeye karar vermiş. Eski Havana ve Vedado bölgelerinde yer alan kafe ve restoranlarda neredeyse her akşam Küba müziği çalınıyor . Özellikle de Buena Vista Social Club'ın müzikleri... La Casa de la Cultura de Havana Vieja ve Vedado'da yer alan El Huron Azul, Küba müziği söz konusu olduğunda kaçırılmaması gereken iki mekân. KÜBA'DA AKŞAM: Çalan müzik ve ambiyansın insan üzerinde adeta terapik bir gücü var. Küba sokaklarında dolaşırken insanların yanımıza gelip devamlı 'Charlie Charlie' dediklerini fark ediyorum. Beni, ya da kameramanımızı biriyle karıştırdıklarını düşünüyorum. 'Hayır hayır, o Charlie değil, adı Okan, ben de Meltem' diye cevap veriyorum İspanyolca olarak ve sabırla... 10 defa farklı kişiden yanı aynı şeyi duyuyoruz. Herkes ısrarla ikimizden birinin Charlie olduğu konusunda emin. Gerçeği, sonra oteldeki rehberimiz söylüyor. 'Charlie' kokain demekmiş. Ben ise uyuşturucu satıcılarının gözünde baş saftoroz... Müziğin terapik gücü Küba'nın ruhu ile adeta özdeşleşen Malecon'da gezinirken dalgaların setin üstünden taşarak arabaların veya o sırada kaldırımda yürüyen insanların üzerine yağması... İşte bu görüntü, Küba ile ABD'nin farklı uçlarda yer aldıklarının ispatı gibiydi. ABD'de olsa, sahil şeridindeki insanları ve arabaları bu 'tehlikeden!' korumak için yüksek setler inşa edilir, her yere 'dikkat ' yazan tabelalar asılır, sağa sola ruhsuz lokantalar iliştirilir ve jogging yapanların görüntüleri ile sıradanlaşırdı. Oysa Havana'da insanların beklentisi belki de bu. Yoldan geçerken ıslanan arabalar ve insanlar. Garip bir şekilde kimse şikâyet etmiyor. Böyle bir durumda sadece kahkaha sesleri yükseliyor ve ıslananlar, çevredeki insanlar tarafından alkışa tutuluyor. MALECON Küba, mekân isimleri ve gezilmesi gereken yerleri kadar tarihe imza atmış ve kendisi ile özdeşleşmiş isimlerle de anılıyor. Tarihe sahip çıkma konusunda hiç şakası olmayan bir ülke... Burası her ne kadar Fidel Castro ve Che ile özdeşleşmiş olsa da, bir yabancı olmasına rağmen rahmetli yazar Ernest Hemingway de en az bu iki isim kadar popüler. Neredeyse Ernest Hemingway'in bu şehirde hapşırdığı yer bile para edecek. O kadar yani...Ernest Hemingway'in "Hotel Ambos Mundos''ta kaldığı 511 numaralı otel odasını 1 dolar karşılığı gezebilir, ya da hemen yakınında yer alan ve Ernest Hemingway'in hep mojito içtiği barda bir tane de siz mideye indirebilirsiniz. Ernest Hemingway'in mojito içtiği bar o kadar popüler ki her gün yüzlerce turist bu mekânı görmeye geliyor. İnsanlar kalabalık gruplar halinde içeri alındıktan sonra bir de bakıyorsunuz ki, mojitolar yan yana servis edilmiş ve masanın üstünde sahiplerini bekliyorlar. Yani bizi... Bizden beklenen o bardağı hemen dikip, oradan çıkıp, sandalyemizi yerimize gelecek diğer gruba teslim etmemiz. Ve tüm bu süre beş dakikayı aşmamalı. Mojitomu mu içeyim, barı mı inceleyeyim, barmen ile sohbet mi edeyim, tuvalete mi gideyim karar veremiyorum. Mojito daha mideme varmadan kendimi tekrar barın dış kapısının önünde buluyorum. Ancak bu bar dışında Ernest Hemingway turu oldukça eğlenceli...Onun yaşadığı Küba'yı soluklamak, insanı garip bir biçimde rahatlatıyor. Yaşlandığında insana 'yavaşla' diyebileceği bir yerler olduğu fikri, bana ümit veriyor. KÜBA'NIN ERKEKLERİ Küba'nın en meşhur sahili olan Varadero'nun sözlük anlamı şöyle: Havana'dan arabayla sadece 15 dakika uzaklıkta turkuaz rengine bakan denizi ve beyaz kumu ile rüya gibi bir deneyim. Sahillerin yanı sıra benim ilgilendiğim denizin altındakiler çünkü Küba, dalış için dünyanın en önemli noktalarından biri. Şehir yakınlarında yer alan yunus merkezleri de dünyadaki benzerlerinden ayrılıyor çünkü diğer ülkelerde eğitmenlerin sıkı kontrolünde gerçekleşen bu tür buluşmalar, Küba'da çok daha rahat bir ortamda gerçekleşiyor. Yunuslarla, deniz suyundan oluşan ve ormanın içindeki bir gölde birlikte yüzebiliyorsunuz. Sizi ayak uçlarınızdan iterek yüzdürüyor, havaya zıplayarak elinizi sıkıyor ve dudağınızdan öpüyorlar. Gölde yüzerken biraz açılınca, merkezin eğitmeni arkamdan seslendi; "hey çok açıldın sana bir taksi gönderiyorum." Ben bir zodiac beklerken, yanımda bir yüzgeç beliriverdi, "Yüzgecine asıl, o seni kıyıya getirecek". Yunus taksi, beni kıyıya kadar getirdi. KÜBA SAHİLLERİ Küba'nın bir de görünmeyen yüzü var. Küba'da bir santeria ayinine katılmak, asla unutamayacak eşsiz bir deneyim... Küba halkı Hıristiyanlığı, 16. ve 19. Yüzyıl arasında, Batı Afrika'dan köle olarak bu ülkeye getirildiklerinde, Afro-Küba animist inançları olan Santeria ile buluşturup adeta yeniden yorumlamış. Santeria ayinleri evlerde yapılıyor ve bu ayinleri babalawo adı verilen rahipler yönetiyor. Vurmalı çalgılar önce yavaşça çalmaya başlıyor ardından ritim gittikçe hızlanıyor. Hızlandıkça da, Santeria'ya kendini adamış temsilciler transa giriyor. İçlerindeki ruhun çıktığına, yerine atalarının ruhunun girdiğine, gelecekten haber verdiğine ve orada bulunanları koruduğuna inanılıyor. SANTERIA

KEŞFETYENİ
Elendikten sonra ilk paylaşım! Yiğit Poyraz detayı dikkat çekti
Elendikten sonra ilk paylaşım! Yiğit Poyraz detayı dikkat çekti

Cadde | 01.05.2025 - 07:11

Survivor'da 25 Nisan Cuma akşamı elenen Pınar Saka elendikten sonra ilk sosyal medya paylaşımını yaptı.

Yazarlar