Cadde “CÜNEYT ARKIN TAHTINI BANA DEVRETTi”

“CÜNEYT ARKIN TAHTINI BANA DEVRETTi”

25.09.2011 - 23:55 | Son Güncellenme:

Aksiyon filmlerinin vazgeçilmez ismi Haluk Piyes, bayrağı Cüneyt Arkın’dan teslim aldığını söylüyor. Oyuncuyla yeni projelerini, madde ve şiddet bağımlılığına karşı yaptığı çalışmaları ve şehirdeki favori adreslerini konuştuk

“CÜNEYT ARKIN TAHTINI BANA DEVRETTi”

* Bir süredir ekranlardan uzaksınız. Günleriniz nasıl geçiyor? Setleri özlemediniz mi?
Yoğun seminer turlarım var, sosyal danışmanlık yapıyorum. Madde ve şiddet bağımlılığına karşı seminer veriyorum. 16 yaşından beri yapıyorum bu işi. En son Bursa, Bingöl, Diyarbakır, Antalya ve Giresun’u kapsayan bir tur yaptık. Sadece okullara değil, ebeveynlere, belirli kuruluşlara da kurs veriyoruz.

* Bu farkındalık sizde nasıl oluştu?
Almanya’da, bağımlılığa elverişli bir ortamda büyüdüm. İlk başrolümü oynadığım ‘Kanak Attack’ filmi de esrarkeş bir Türk gencinin hikayesini anlatıyordu. Farkındalığım, geçmişimle alakalı herhalde. Bunlar benim sevdiğim işler. Oyunculuk kalbimdeki bir parçayı tatmin ediyor.

* Ekranda yer aldığınız projeler aksiyon ağırlıklı.
Aksiyon çekmek zor. ‘Pusat’ta sürekli dövüşen bir karakteri oynadım, zordu. ‘Umut Yolcuları’ ve ‘Aynadaki Düşman’da da aksiyon sahneleri vardı. İlk dizim de aksiyon içerikliydi. Bir tek ‘Sahte Prenses’ romantik komediydi, rahattı. Zaten o proje hariç diğerlerinde hep sakatlandım. Kaburgalarım, bileklerim kırıldı... Bazı setlerin daha profesyonel olması gerekiyor. Bir sporcu geçmişimiz var ama yine de oyuncuyu korumak adına önlem alınması gerekiyor. Sonra sakatlanınca, “Sen boksör değil miydin?”, “Aa çürük çıktı” diyorlar. Sırf boks üzerine kurulu bir projede oynamak çok zor. ‘Rocky’ bile 30 senede altı tane çekilmiş; ben dört ayda 13 tane çektim. Sylvester Stallone’yle ile bir buluşmam lazım. Gerçekten zor. Cüneyt Arkın da aynısını söyledi bana. “Çok dayak yiyorsun, bayrak senin elinde bundan sonra” dedi. Aksiyon babasıdır kendisi.

* Tahtını size mi devretti?
Evet, bayrağı verdi. Çok mutlu oldum. Onun filmlerini izleyerek büyüdüm. Onun da kırılmadık yeri kalmamış... O kadar inanmış ki projelere... Ama eski filmlerin kalitesi kötü olsa da hâlâ izliyoruz, çünkü samimiyeti var.

* Cüneyt Arkın’la ne zaman bir araya geldiniz?
Kadir Çöpdemir’in programında... Bayağı oldu.

Haberin Devamı

“Başrolüm diye çok uç paralar kabul etmem”

* Dizi sektörünü değerlendirmenizi istesem, neler söylersiniz?

Herkesin yakındığı ortak sorunlar var; sağlık ve kaza sigortalarının yapılmamasıyla başlıyor. Ödemelerin düzensizliği, sürelerin kısaltılması meselesi, zaten bilindik. Onun dışında karakter dağılımı da önemlidir. En çok parayı başrole harcıyorlar. Bana rolü oynamam için çok uç bir rakam teklif edilse, size belki inandırıcı gelmeyebilir ama, gerçekten kabul etmem. Çünkü bilirim ki teknik ekip asgari ücretle çalışıyor. Biz işimizi bitirdikten sonra onlar çalışmaya devam ediyor.

* Yeni projeleriniz var mı?
Hedefim her zaman kendi projelerimi yapmak. Bu anlamda ‘Kanımdaki Barut’ ilkti. Aile içi şiddet benim için en büyük sorun. O psikolojiyi anlatmak istedim. Ama sinema seyircisi olarak herkesi tatmin etmeyecektir. Şimdi bazı senaryolar üzerine çalışıyorum. Çok güzel bir sürpriz yapabilirim. Ama yine de vefalı bir piyasa olmadığını hatırlayıp, farklı işlerle uğraşmak lazım. Sonuçta bir zaplamalık hayatımız var.

Haberin Devamı

“Tarih barındıran yerleri seviyorum”

* İstanbul’a ilk kaç yaşında gelmiştiniz?
Çok küçüktüm, tatil için gelmiştim.

* Kesin dönüş ne zaman oldu?
Altı yıl önce oldu galiba. Ama yeni yeni ruhumun buraya geldiğini hissediyorum. İstanbul kolay bir şehir değil. Ama inanılmaz malzeme var, hem kamera önü hem de arkası için. Hikayeleriyle de çok zengin bir şehir.

* Hangi semtte oturuyorsunuz?
Cihangir’de oturuyorum. Burada pratik olan kasap, manav, berberin birbirine çok yakın durması. Tarihi mekanları, kafeleriyle bir bütün, ben de bu halini çok seviyorum. Cihangir’deki bir esnaf lokantası benim için çok değerli. Orada Batmanlı arkadaşımla oturup sohbet ediyor olmaktan zevk alıyorum.

* Sevdiğiniz restoranlar hangileri?
Karaköy’deki balıkçılara bayılıyorum, haftada bir gitmeye çalışırım. Doğum günlerimi orada kutlarım. Balık-ekmek yemenin tadı başkadır. Canım kebap ya da lahmacun yemek istediğinde Kardeşler Kebap’a giderim. White Mill’e de giderim. Rahat ve mutfağı güzel... Ama mekandan çok orayı güzelleştiren arkadaşlarım oluyor. Ben arkadaşlarımın olduğu yerde mutlu olurum.

* İstanbul’da sizi en çok etkileyen yerler neresi?
Eminönü ve Tarihi Yarımada’nın her köşesini severim. Daha çok tarih barındıran yerleri seviyorum.

Favorileri
En son okuduğu kitap: ‘Forests of the Heart’, Charles de Lint
En son izlediği film: ‘The Muppet Christmas Carol’
En son gittiği konser: Zuhal Olcay
En sevdiği şarkı: ‘Heart Break Hotel’, Elvis Presley

Los Angeles’ta kariyer hayalLos Angeles’da dört yıl sinema, televizyon, senaryo ve yönetmenlik eğitimi aldım. O çarka girmek çok zor, hatta imkansız. Sırf Los Angeles’da 60 bin işsiz oyuncu vardı. Benden ya da Türkiye’deki birçok oyuncudan daha iyiler ama garsonluk yapıyorlar.