Cadde"DJ kavramını Türkiye'ye getiren Radyo FG'dir"

"DJ kavramını Türkiye'ye getiren Radyo FG'dir"

24.09.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

DJ kavramını Türkiyeye  getiren Radyo FGdir

Radyo FG 1- Disk Jokeyler, yani gerçek anlamda müzik yapan, 4-5 müziği bir araya getirip 'gümüş bir tepsi içinde' sunanlar, 2- 'Teker çalarlar', yani CD'lerdeki şarkıları 'Amerikan geçişlerle' çalıp "Ben DJ'im" diyenler... Son 6 yıldır Türkiye'de, "gerçek DJ"lerin buluştuğu 24 saat açık bir kulüp var: Radyo FG. 93.7 frekansından ve "www.futuregeneration.net" internet adresinden tüm gün elektronik müzik yayını yapan Radyo FG'nin 'kıymeti harbiyesi' DJ setleriyle de kalmıyor. Radyo FG, kurulduğu günden bu yana Prodigy, Faithless, Run DMC, Paul Oakenfold, Sasha, Deep Dish ve Jamiroquai gibi dünya çapındaki isimleri Türkiye'de geniş kitlelerle buluşturuyor.Biz de Türkiye'nin en fazla terleten, kapıya komşuları getirten, en seri araba kullandıran, evde en çok parti verdirten, ayakkabıları en çok yıpratan radyo istasyonuna konuk olduk. Türkiye'nin efsane DJ'lerinden Birol Giray nam-ı diğer Bee Gee ve ortağı Can Tanca ile konuştuk. DJ'ler kendi aralarında ikiye ayrılırlar: Can Tanca: 30'a yakın.. Hepsi haftanın belirli günleri gelip setlerini yapıyorlar. Birol Giray: Ayrıca dünyanın en iyi DJ'lerini buradan dinleyebilirsiniz. Kaç DJ'iniz var? B.G.: Tabii. Ben Türkiye'nin ilk DJ'lerindenim. 1982'de başladım. Siz de kendi radyonuzda DJ'lik yapıyor musunuz? B.G.: Tabii, ona çok kaset de satmışımdır! Benim bir dönem müzik yaptığım Annabels, Londra'nın merkezinde 1963'te açılmış bir diskotek... Dünyanın her kesiminden 'jet set' diye adlandırdığımız sanatçılar, yüksek düzeydeki işadamları oraya gelir. Orada çalışmak da güzeldir. Ama bu radyo sevdası bizi buralara getirdi. Siz ayrıca 'Bee Gee' adıyla dünya jet sosyetesine de müzik yaptınız değil mi? Prenses Diana'dan Frank Sinatra'ya pek çok dinleyiciniz olmuş... Prenses Diana'yla hiç yüz yüze geldiniz mi? B.G.: Evet. Cem Hakko ile Power FM'i yaptık. Sonra da Can'la beraber FG ile Lounge'ı. Aslında ben tam bir radyocuyum. Radyo için mi Türkiye'ye döndünüz? B.G.: Annabel'in sahibi, Ayşegül Nadir'in İstanbul'daki bir partisinde beni dinlemiş, müziğimi çok beğenmiş. Bana "Benim kulübümde çalar mısın?" dedi. "Hayır" dedim. Sonra Türk büyükleri bana birer birer telefon açıp "Sen neyi reddettiğinin farkında mısın?" dedi. Peki Annabel'e gidişiniz nasıl oldu? B.G.: Çiğdem Simavi, Ömer Karacan, Haldun Simavi, Asil Nadir gibi isimler. "Sen Türkiye'nin gururu olacaksın, ne yaptığının farkında mısın?" dediler. Tepki alınca "3 ay" diyerek gittim, 3 sene kaldım. Kim o Türk büyükleri? B.G.: Ben Staras'ta çalışıyordum. Ayşegül Nadir'in çok meşhur partileri vardı hâlâ konuşulur. Onlarda çalıyordum. Siz bu isimleri DJ'lik sayesinde mi tanıdınız? B.G.: Maalesef, Ayşegül ablayla bağlantım koptu. Zaten Fas'ta yaşıyor; başına bir dolu olay geldi, döneceğini de sanmıyorum. Onunla hâlâ görüşüyor musunuz? B.G.: Diğer radyolardan asıl farkımız "event"lerimizdir (etkinlik). Hem radyo, hem de organizasyon şirketi gibi çalışıyoruz. C.T.: Başka radyo sokağa çıkamaz, sokağa çıkan da yok zaten. X radyo çıksa da, bir 'event' yapsa yüz kişi gitmez. Biz her sokağa çıkışımızda 15 bin kişiyi görüyoruz. Mesela DJ'lerin çok olmasının nedeni nedir sizce? Cevap: FG. Eskiden Türkçe müzik çalana DJ denmezdi ki zaten! DJ kavramını Türkiye'ye getirip de herkesin ağzına pelesenk eden FG'dir. FG'nin 'Electronica Festival' gibi dev etkinlikleri var değil mi? B.G.: Şimdi herkes manken.C.T.: Otobüse son duraktan binerek bir yere gidemezsiniz. DJ'lik, müzik ciddi bir ilgi ve birikim gerektirir. Ben 1973'ten beri plak biriktiriyorum. Durup dururken olmadı bu radyo. B.G: Bugün DJ'ler rock star gibi ama 15 yıl önce böyle miydi? Kulüpler kendileri plak satın alırlardı; biz de gider onların plaklarını çalardık. Şimdi öyle bir noktaya geldi ki, yılda 10 milyon dolar kazanan DJ'ler var. İngilizler, daha sonra Hollandalılar... Bu tür şeyler hep o birikimin sonucu. Bu işe çok zaman önce başlamış insanlar olarak DJ'liğin herkes tarafından yapılabilir hale gelmesine sinirleniyor musunuz? C.T.: İnsan yaşamı, insan vücudu gibi görürüz biz bu müziği. Sabah kalkmanızla birlikte metabolizmanız hızlandığı için müzik de hızlanır. Öğleye doğru düşer, akşam eve dönerken hızlanır. Hafta sonu daha geç saatlere kadar ayakta kalındığını düşünerek 'drive time' süresini uzatırız. Tüm gün elektronik müzik çalıyorsunuz ama müziğin temposu günün farklı saatlerinde değişiyor değil mi? B.G.: Biz aslında DJ'lere de kapalı bir müesseseyiz. O kadar çok başvuru oluyor ki... Bir futbol takımı gibi burası ve karakter bizim için çok önemli. İnsanlara ilk önce "Bu aileye katılabilir mi?" diye bakıyoruz. Sonra "çıraklıktan yetişme" diye bir şey vardır DJ'likte. Bu yola sokuyoruz gençleri. Sonra yavaş yavaş hak ediyorsa -bu da en az 3-4 senesini alır- buradaki ağabeylerinin desteğiyle bir yere gelir. Peki bir genç geldi, burada kendini göstermek DJ'lik yapmak istiyor... FG'nin kapısı bu tür insanlara açık mı? B.G.: İngilizcesiz hademe bile olunmuyor artık. DJ'lik de enternasyonal bir şey. İngilizce bilmek şart değil mi? B.G.: Öyleydik. Bodrum, Çeşme, İzmir, Kuşadası, Marmaris'te yayına geçmiştik ama sonra oradaki frekansımızı sattık. "Dünyanın ilk ulusal dans müziği radyosu" olduğunuz doğru mu? B.G.: Evet öyle. Ama biz bir etkinlik radyosuyuz. Gittiğimiz yerlere etkinliklerimizi götürmek istiyoruz. Çeşme'de, Bodrum'da bunu yapamadık, başarılı olmadı. Hep tatil bölgelerindeymişsiniz... B.G.: Orada Türkçe egemen. Tabii, bir de insanlar tatile konsantre, müziğe değil! Türkçe müzik nedeniyle mi? B.G.: Kapatsın. Herkes onu tenkit ediyor ama eleştireceklerine Serdar Ortaç gibi parça yapmaya çalışsınlar. Çok başarılı. Bu ülkenin insanlarına göre yazıyor, müziğini yapıyor, klibini çekiyor. İşi bitiriyor. Serdar Ortaç kapatmış oraları... B.G.: Kadınlar da var. Ama bu müziği çalan bir DJ, sabahlara kadar çalışıyor. Bu yaşama ayak uydurmak kadınlar için daha zor. Bir de erkeklerin hevesi daha fazla. DJ'lik erkek mesleği mi biraz? B.G.: Beyza var, burada da set yaptı. Şu anda aklıma gelmeyen birkaç kişi daha var. Türkiye'de iyi kadın DJ var mı? C.T.: Bu işi yapanların yüzde 90'ının iyi para kazandığına inanmıyorum. Türkiye'de DJ'likten iyi para kazanılıyor mu? C.T.: Bana kalırsa ilk 5, Bee Gee (Birol yani), Tarkan, Murat Uncuoğlu, Uğur, U.F.U.K. Yurtdışında her sene değişir. Bu sene Paul Van Dyk, geçen sene Tiesto'ydu. Kimdir Türkiye'nin en iyi DJ'leri?

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler