Dr. Hasan İnsel

Dr. Hasan İnsel

hinsel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda kolesterol konusunda yapılan çalışmalar, birbirine tezat sonuçlar vererek tüm dünyada ciddi infiallere yol açıyor. Konuyu, kardiyolog Prof. Dr. Mehmet Ağırbaşlı’yla konuştum, işte verdiği çok önemli bilgiler.

“Bildiğimiz gibi, koroner arter hastalığı yani damar tıkanıklıkları, dünyadaki en sık ölüm sebeplerinin başında gelir. Damar tıkanıklıklarının en bilinen risk faktörü, kan lipidleri veya kolesterol düzeylerinde olan anormallikler. Bu anormalliklerin başında kötü kolesterol dediğimiz LDL’nin yükselmesi ve iyi kolesterol dediğimiz HDL’nin düşmesi sayılabilir.
Bu tartışmaların pek çoğu, kolesterolün veya iyi kolesterolün fonksiyonlarının anlaşılmamasından kaynaklanır. Pek çok çalışma iyi kolesterol düzeylerinin düşük oluşunun kalp krizi riskini artırdığını göstermişken, yakın zamandaki bazı araştırmalarda iyi kolesterol düzeylerinin yüksekliğinin de kalp krizi riskine karşı koruyucu olmadığı yönünde sonuçlar çıktı.

HDL’nin fonksiyonları da önemli
Bu sonuçlar her ne kadar birbirleriyle çelişir gibi gözükse de, aslına bakarsanız asıl olan HDL’nin fonksiyonlarının daha iyi anlaşılmasının gerektiği. HDL kolesterol, bildiğimiz kadarıyla inflamasyon yani yangı, oksidasyon ve damar tıkanıklığı gibi birçok kompleks hastalığın önlenmesi yönünde faydalı etkiler gösterir. Ancak HDL’nin sadece ölçülebilen düzeyine bakarak koruyuculuğu hakkında bilgi edinmek son derece yanlış. Bu, durumu son derece basite indirgemek olur. HDL’nin sadece düzeyleri değil, aynı zamanda fonksiyonları da önemli. Örneğin bir kişide HDL yüksek olmasına rağmen, eğer koruyucu fonksiyonlar yitirilmişse kalp krizine karşı korunma beklenmeyebilir.

Metabolik sendrom risk oluşturuyor
Kimlerde HDL fonksiyonları bozulabilir veya bu fonksiyonları nasıl anlayabiliriz konusunda çok ciddi araştırmalar var. Ama bildiğimiz gerçek şu ki, damar tıkanıklığı veya kompleks kronik hastalıklarda önemli risk göstergesi, kronik bir inflamasyonun ya da iltihaplanmanın varlığı. Kronik inflamasyonun sebebi, toplumumuzda büyük oranda bulunan diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği ve kilo artışının eşlik ettiği metabolik sendromdur.
Metabolik sendromu olanlarda vücutta düşük düzeyde de olsa yangı veya artmış bağışıklık yanıtı söz konusudur. Bu bağışıklık yanıtı, uzun vadede çok zararlı olur ve vücutta iyi kolesterol gibi diğer koruyucu moleküllerin fonksiyonlarını azaltır. Dolayısıyla kilolu, diyabetli, yüksek trigliserid düzeyi bulunan, sigara içen, yüksek tansiyonu olan veya risk faktörleri yüksek kişilerde HDL düzeyleri artmış olsa dahi, fonksiyonlarının düşük olduğu sonucuna varılabilir. Böylece HDL kolesterol düzeylerinin diğer risk faktörlerinin varlığında koruyucu etkisini yitirebileceği düşünülebilir.
Toplumumuzda iyi kolesterol düzeylerine etki eden en önemli çevresel faktörler, yaygın sigara kullanımı ve fiziksel aktivite azlığı. Tüm bu bilgilerin ışığında bilinen risk faktörlerden kaçınmaya çalışmamız gerekir.”