Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Hep beklediğiniz o cümlenin nerede, ne zaman ve kimden geleceği belli olmaz... Belki sakin bir kahvaltı esnasında, belki de hayranı olduğunuz şarkıcının ağzından Açıkhava’da

Biraz ondan biraz bundan

Artık “Uzun kahvaltı” deyince akla gelen pazar gününün hükümranlığı sona eriyor. Kalamış’taki Tatlı Huzur Kafe’de 4 Ağustos’tan itibaren cumartesileri de zengin kahvaltı sunulacak. Tatlı Huzur’da, “Gazete ekleri, yanına poğaça, üzerine reçel, bir de yumurta” şeklinde gelişen kahvaltı gündeminin, hiçbir yerdekine benzemeyen ek bir faydası da var: 11.00 itibarıyla bir yandan keyifle kahvaltı ederken, bir yandan da hayatınızı değiştirecek o cümleyi duyabilirsiniz. Zira kahvaltının yanında yaşam koçu Derya Akkaya’yla sohbet de başlıyor. “Bu kahvaltıda, ağzınızda yemek varken konuşabilirsiniz” diyor Tatlı Huzur yetkilileri... Sohbet konusu seçenekleri bir hafta öncesinden sosyal medyada yayınlanıp gelen talebe göre belirlenecekmiş. Huzurlu bir kahvaltının yanında, yeni düşünce tarzlarına meraklı herkes, isterse grup halinde Tatlı Huzur’un cumartesi etkinliklerine katılabilecekmiş. Açık büfe kahvaltı 30 TL, ilk koçluk çalışması içinse bedel istenmiyor. www.tatlihuzur.com

Haberin Devamı

Aylardır bugünü bekliyorum

Bir şuursuzluk eseri ilk Morrisey konserine gidememiş ve Füsun’dan (İstanbullu) ne şahane geçtiğini dinledikçe içim kendime hınçla dolmuştu. Bu yıl Caz Festivali’ne Morrisey’in geldiğini duyunca aylar öncesinden bu akşamı boş bırakmaya çabaladığımı söyleyebilirim. Morrisey kim mi? İngiliz alternatif müziğinin ikonlarından, efsane The Smiths’in kurucusu, muhteşem bir ses ve hayatta garip anlarda kendini hep hatırlatan sözlerin yazarı... Açıkhava’da, bu akşam 21.00’de sahne alacak. Bugüne dek dinlememiş olanlar da gitsin. Çünkü Morrisey’in şarkıları ilk duyuşta aşk yaşatan cinsten.

Biraz ondan biraz bundan

Yunan Adası ama hangisi?

Politikacılar Türk-Yunan dostluğunu inşa etmek için akıntıya kürek çekedursun, bizimkilerin deniz-güneş-yemek merakı sayesinde yıllardır yapılamayan başarıldı ve Türkler, Yunan Adaları’ndan çıkmaz oldu. Eh, biz yemeyi, içmeyi, eğlenmeyi seven, bonkör bir milletiz. Yunanlar’da da şahane deniz, mükemmel mutfak ve güney kıyılarımıza nazaran çok daha uygun fiyat politikası var. İşte böylesi buluşmalara “Cennette yapılmış gibi” deniyor!
Onca adayı Barbaros Hayrettin Paşa gibi dolaşamayacağımıza göre, en iyilerini bir bilene sorayım istedim. Yaptığı tüm seyahatlerin televizyonda yayınlanması gerektiğini düşündüğüm gezgin ve iletişimci Fem Güçlütürk’e, favori Yunan Adaları’nı ve ‘niye’sini sordum. Şöyle söyledi:
“İlk olarak, Tasöz... Karayoluyla İpsala sınır kapısından, Alexandrapoli üzerinden Kavala’ya varmadan, Kefali’den feribotla gidilir. Yemyeşil, büyük bir adadır. 90 kilometre çevresi var, denizi, kumu harika... İkinci olarak Midilli... Midilli-Ayvalık üzerinden gidilir. Molivos ve çıplakların bulunduğu Lesbos Beach harika yerlerdir. Burada Ege’nin toplamından daha fazla zeytin çıkıyor. Taşlaşmış yüzlerce yıllık ağaçlarla dolu bir bölgesi var; taş evler ağırlıkta... Adada pek çok Yunan entelektüelinin evi bulunuyor. Üçüncü olarak, Sakız Adası... İzmir’den, günübirlik bile gidilir. Pubble beach’leri pek güzel. İç bölgede birbirinden farklı tarzda köyleri var. Kuzey kısmı da hayli yeşil... Ve son olarak Simi... Datça’dan motorla gidilir. İtalyan esintili yapılarıyla köy ve koyları çok sempatik...

Haberin Devamı

Not: Fem Güçlütürk’ün, mimar Sarper Sesli ve GQ Genel Yayın Yönetmeni Mirgün Cabas’la motorsiklet üzerinde yaptığı seyahatleri, NTV’deki ‘Mirgün Cabas ile Her Yer’ programında izleyebilirsiniz.