Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Sıcağı sıcağına gelişmeleri hafta sonu okudunuz. Kısa bir özet: Defileler tıklım tıklımdı, defile girişlerinde inanılmaz bir izdiham vardı. Kendisi de moda haftasında aktif görev alan Ruken Mızraklı olmasa hiçbir yere giremeyecektim. Dergi olsun tasarım olsun; ekmeğini moda sektöründen kazananlar girişlerde sosyeteden, magazin dünyasından hanımların kendilerini itip kakmalarından, yok saymalarından dolayı pek kızgındı.
Herkes aşırı kalabalığın 2010 projesi kurulunun ekstradan dağıttığı davetiyeler yüzünden olduğunu konuşuyordu. İTÜ Taşkışla’nın avlusu İstanbul’un en hoş sürprizlerinden biriydi.

Haberin Devamı

Defilelerden dedikodular
İTKİB ve Elle dergisi sayesinde pek çok ünlüyü, dünya moda basınının artık kendi de star olmuş isimlerini İstanbul’da görebildik. Elle’deki dostlar sayesinde bazılarıyla tanışabildik de... Fotoğrafları bir dönem gazeteleri her gün süsleyen Anna Kournikova’ya baktık, herhangi bir Rus kızından ötesini göremedik. Dünya standartlarında bir defileye en çok benzeyen, Aksu’ninkiydi. Zaten kendisi Londra Moda Haftası için çalıştığı ekibi Türkiye’ye getirmişti. Manken seçimi, mükemmel müzikleri, bir defile olduğunun unutulmadığı koreografisi en az Aksu’nun kırılgan, romantik kıyafetleri kadar çok beğenildi. Bora Aksu’ya not: Kendisinin tasarımları daha önce Midnight Express mağazalarında satışa sunulmuştu. Aksu, Koton ile de başarılı bir işbirliği yapmıştı. Bu defilenin ardından Türk müşterisinin Bora tasarımlarına olan ilgisinin kat be kat arttığından eminim. Ayrıca kıyafetler kadar defile için tasarlanan tight çorap/pantolonların da bizim pazarda rağbet göreceğine eminim!
Moda ile ilgili en önemli otoritelerden biri sayılan, zamanında Rıfat Özbek’in keşfinde büyük rol oynayan bir isim; Anna Piaggi de Bora Aksu defilesini izleyenler arasındaydı. Kulis girişinde görevliler mavi saçlı, garip kostümlü bir yaşlı kadın olarak gördükleri Piaggi’yi içeriye almamaya çalıştı ki kendimi o noktada cengaverce! atılıp Piaggi’nin kim olduğu görevlilere anlatırken buldum!
Koton defilesi ve bir top modelin varlığı kapanış gecesine yakışır bir kombin oldu. Defileyi herkes çok beğendi, lakin mankenlerin saç modellerini kimse anlayamadı. Yine Atıl Kutoğlu’nun defilesi kalabalığıyla kayıtlara geçti. Bu kalabalıkta Kutoğlu’nun sadece merak edilen bir moda tasarımcısı olmanın ötesinde, çok sevilen bir insan olmasının da payı vardı bence. Kutoğlu’nun maksilerden minilere geçtiği tasarımları hayranlarından ‘tam not aldı’!

Haberin Devamı

Topaz’da Elle daveti
Bulunmaktan en keyif aldığım davetlerin başında Elle Türkiye’nin uluslararası Elle editörleriyle Türk tasarımcıları bir araya getirdiği Topaz’daki yemeği geliyordu. Sanırım davetlileri etkilemek için seçilebilecek en iddialı yerlerden biri. Burada hakkında geçenlerde Radikal’e yazı yazdığım Elle USA Stil Direktörü Kate Lanphear ile tanıştım. Kendisinin stili hakkında açılmış nice bloglar vardır. Çok cool ve çok sıcak biri. İstanbul’a da bayılmış. Elle.com’a ilk defa yazı yazmaya karar vermiş. Konu, elbette İstanbul Moda Haftası. Keza sevgili Özlem Avcıoğlu sayesinde bayıldığım Monocle dergisinin moda direktörü Takeharu Sato ile tanışmak da mümkün oldu. O da cumartesi günü İstanbul’un belli başlı mağazalarını ziyaret edeceğinden bahsediyordu.
Defilelelerde yakın arkadaşı İvana Sert ile boy gösteren Patricia Field da pek tabii ki çok ilgi gördü. Bir tek Koza defilesine son dakikada gelen Field’ın yerde oturmak durumunda kalması, memnuniyetsizlik yarattı. Topaz’daki yemekte ayrıca Kate Lenphear’a adadığı katelovesme adlı blog’un sahibi Paleyo Diaz da vardı. Bir yandan bizim Elle’cilerle sohbet ediyor, bir yandan da İstanbul Fashion Week hakkında blog’unu güncelliyordu.