Gülben Ergen: Yanlış adamları sevmişim
Şarkıcı Gülben Ergen, Jülide Ateş'in sunumuyla Haber Global'de yayınlanan '40' programına konuk oldu, özek hayatına dair çarpıcı açıklamalar yaptı.
1
GÖZYAŞLARINA BOĞULDU
Gülben Ergen, yıllar önce vefat eden ağabeyi Rıfat Ergen'le ilgili gelen soruda gözyaşlarına hakim olamadı.
2
Sunucu Jülide Ateş'in "Hayatında kardeşim diyerek güç aldığın hiç başka biri olmadı mı?" sorusunu ağlayarak yanıtlayan şarkıcı, "Hayır, olamaz ki. O benim ses çıkartamadığım çok şeye 'ne yapıyorsunuz benim kardeşime?' diyerek beni korurdu. Kızardı, çok kızardı, çok güzel korurdu. Abi işte. Hiçbir şey onun yerini tutamaz. Abisi olanlar abisine iyi sarılsın. Bir kız çocuğu için çok büyük bir eksiklik. Benim için çok büyük eksiklik ya da. Hem abimi hem babamı kaybetmiş olmak, gidip birine şikayet etmiş olmak, nazlanmak, bir şey istemek, ben hiç yaşayamadım bunları" dedi.
3
MUSTAFA ERDOĞAN, GÜLBEN ERGEN'İ SEVMEDİ Mİ?
Jülide Ateş'in, "Çocuklarının babası Mustafa Erdoğan ile 8 yıl süren evlilik yaşadınız 'Bir babanın çocuklarına verebileceği en büyük hediye çocuklarını sevmektir ama sevmedi' dediniz, Mustafa Erdoğan, Gülben Ergen'i sevmedi mi?" sorusunu Gülben Ergen, "Boşanmanın hemen ertesinde bir TV programıydı bu, böyle söylemiştim. Elbette ki 8 yıl boyunca sevilmemek mümkün mü? 8 yıl evli kaldığımıza göre mutlaka beni sevdi, değer verdi. Ama boşanma psikolosiyle... Üç çocukla boşanmak, kolay verilen bir karar değildi. Çok uzun süre düşünerek aldım ben bu kararı. O kırgınlıkla söylenmiş bir şey. Tabii ki beni sevdi ve değer verdi" şeklinde yanıtladı.
4
"YANLIŞ ADAMLARI SEVDİM VE GÜVENDİM"
Gülben Ergen, "Beni ağlatmak erkekleri hep çok mutlu etti demişsin. Hep yanlış adamları sevmişim diyor musun?" sorusuna yöneltilince, "Hep değil. Çoğunlukla yanlış adamları sevmişim ve güvenmişim" ifadelerini kullandı.
5
"BENİ SAHTE GÖRENLER OLABİLİR"
"Gülben Ergen hep tribünlere mi oynuyor?" sorusuna Gülben Ergen'in verdiği cevap şöyle oldu:
"Bir magazin muhabiriyle bir yerden çıktığımda kamera gördüğümde ne kadar samimi olabilirim, ne kadar kendim gibi olabilirim? O kameranla, o muhabirle akraba değiliz ki! O anki sinirimi, dramımı bir şekilde törpülemeliyim. Benden haber alarak işini yapmaya çalışıyor. Ben de ona en az açık vermekle yükümlüyüm. En az açık vermeye çalışırken suratıma bir gülümseme yerleşiyor, ben de kendimi görünce 'niye gereksiz yere gülmüşüm ki; sahte ve gereksiz bir şekilde' diyorum. O defansa geçmek."
6
