Garsonlar Karaköy Liman’ı ele geçirdiZehra şimdiden Beşiktaşlı, Beyoğlu’nda Karafaki rüzgarı, Gatto açılıyor, Zerrin Özer gala gecesinde yıktı geçti, People zirveye oturdu, Alberto’s Salsa Bar’da dans çılgınlığı, Polo 13 farkı, Çingene & Zorba tam gaz...Bütün bir hafta nasıl yoğun geçti anlatamam. Benim davetlerim, konuklarım, açılan yeni eğlence yerleri derken, bir baktım pazarı bulmuşuz. Haftaya yine People ile başladım. Can dostum İzzet Çapa diğer ortaklar Abdullah Oğuz, Ari Acıman ve tonton Sabi Totah öyle güzel bir mekan yapmışlar ki, insan uğramadan edemiyor. Özellikle yemekleri müthiş, DJ Özhan’ın insanı coşturan müziği ise burayı ‘in’ yapmaya yetti. Sevgili sırdaşım İsmail Akkaya ile iki kez üst üste
yemek yedik. Yan masamızda Kanal D’nin başarılı Genel Müdürü Faruk Bayhan ve zarif karısı Semra Hanım ile Abdullah Oğuz vardı. Faruk Ağabey yemeklerden övgüyle sözetti. Hemen arkamızda İlker İnanoğlu ile Güzide Duran oturuyorlardı, onlar da çok beğendiler. Bu arada Güzide, maşallah aldı başını gidiyor. Valentino ile prensipte anlaşmışlar. İlker, sevgilisiyle gurur duyuyor. Güzide kızmasın ama, İlker ona kalite getirdi. Allah mesut etsin, tamamına erdirsin. Hafta sonları ise People’a girmek artık sorun oldu. Ben tuvalete giderken kalabalıkta üstüme iki kez şarap ve viski döküldü. Yani içmedim ama elbiselerim alkolün tadını aldı. Ceri-Monik Benardete, Mehmet Cansun ve karısı, Sema Cıngıllıoğlu, Ömer Abacı, Müge-Burak Türeci, Ayşe-Adnan Polat, Şebnem Çapa, Cengiz Abazoğlu, Sinan Engin, Kaya Çilingiroğlu, Şefik Öztek, Can Tanrıyar, Yıldırım Demirören, Adnan Sezgin, Hasan Karamehmet, Burak Kalkavan, Hülya-Metin Aşık, İskender Pisak o kalabalıkta gördüğüm çehreler oldu. Burak bu arada Finlandiya vodkası ithal etmiş, anlata anlata bitiremedi. Şefik çok beğenmiş, her gittiği yerde içiyormuş. People çıkışı, Harbiye’de yeni açılan ve adı Aşk-Agaro olan gece kulübüne, Zerrin Özer’in galasına gidecektik. Vakit erken olduğu için Çingene & Zorba yaptık. Buket-Hayrettin Taşdelen, Canan Kadıoğlu, İbrahim Çapan, Güllü ile kocası, Nurhan-İrma Çıtak (Jumbo’nun sahipleri)’ı gördüm. Ardından da Harbiye’nin yolunu tuttuk. Zerrin o gece saat 04.00’e kadar okudu. Muhteşem bir müşteri topluluğu vardı. Canan Yaka-Ergin Tanca, Leyla-Meşulam Kırca ile aynı masadaydık. Canan ile Ergin yeni sezonu açmışlar. Paris ve Milano onları çok yormuş ama öylesine güzel şeyler almışlar ki anlata anlata bitiremediler. Zerrin’i izleyenler arasında bir çift dikkatimi çekti; Naciye Koçak ve Nejat Türkmen. Zerrin’in "Kıyamam" adlı şarkısını Nejat üç kez istedi, sahneye de altı şişe şampanya gönderdi. Bir ara baktım, Naciye Koçak şarkıyı dinlerken ağlıyor. Aynı masada oturan Aslı Üstünkaya da çok duygulandı. Yine Çingene & Zorba’dan çıkan İrma -Nurhan Çıtak yanlarına güzel kızlarını ve dostlarını da almışlar Zerrin’i dinlemeye gelmişlerdi. Zerrin’in menajeri, sevgili Ali Rıza Türker ile biraz dertleştik. Zerrin ve Kenan Işık için Avrupa turnesi hazırlıyormuş.
Bu arada Zerrin’in Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserini izleyen sevgili asistanım Özgür Köylü izdiham olduğunu, başta kendisi olmak üzere pek çok kişinin de ağlamaktan davulu andıran gözlerle konseri terkettiğini söyledi. Bence Zerrin hakettiği yerde değil. Bugün pek çok bar şarkıcısı ona yakın para alıp lüks gece kulüplerinde çıkıyor. Ben eğlence sektöründe olsam yalnızca Zerrin’in çıkacağı şık bir gece kulübü yaparım, paraya da "Para" demem. Neyse.
Gatto, Cenk Eren kaliteyi koruyor Ben yazımı yazarken, iki güzel insan ziyarete geldi. Bir zamanlar İzzet Çapa’nın sağ kolu olan Süleyman Köse ile yine eğlence dünyasında efendiliği ile tanınan Raşit Karakuş. İki kafadar birleşmişler ve Levent’de Lal Ocakbaşı’nın bulunduğu mekanı almışlar. Yarın Gatto adıyla açıyorlar. Amaçları burada akşamüstü barını oturtmak. Bir de 75 kişilik bir restoranları var. İtalyan mutfağı ağırlıklı. Hayırlısı. Gala gecesi gitmiştik Cenk Eren’e, bir daha da uğramadım. İşletmecilik konusunda hayli başarılı bir isim olan sevgili Ali Sayar ve mekanın sahipleri Celal ile Necdet darılmışlar. Onlara da kapıdan şöyle bir "Ceee!" dedim. Gerçekten içerde çok kaliteli bir topluluk vardı. Emel-Erdal Acar, Petek Dinçöz, Can Tanrıyar, Erman Toroğlu, Zeynep-Adnan Sezgin, Buket-Hayrettin Taşdelen, Fügen-Fatih Kıral, Erdoğan Akşit, Yiğit Şardan, güzel kızkardeşi Benan ile modanın assolisti Nur Yerlitaş, Nükhet Duru, Aslı-Metin Şen, Cenk’in şarkılarıyla eğleniyorlardı.
Salsa, Karafaki ve Grup Garsongs ortalığı yıkıyor Posta’nın ‘Aşk Doktoru’ ve Haber Müdürü Mehmet Coşkundeniz’i tanırsınız. Gazetede kafamın uyuştuğu birkaç isimden biridir Memo. Mersin’de doğmuş ama ailesi İstanbullu. Yalıda yetişmiş, bilgili, görgülü, kültürlü. Bir de ani evlilikleri var, şaşırmamak elde değil. İşletiyor tabii bizi. Sözü, sohbeti dinlenir, kafası çalışan ve istikbali olan bir gazeteci. Memo’ya İstanbul turu sözüm vardı, sonunda yerine getirdim ama süründü.
Bir daha aylar sonra çıkar benimle. Ertesi gün performansı düşmüş. Rıfat Ababay’dan fırça yiyen yine ben oldum. Düşünün, adamı eğlendiriyorsunuz, moral veriyorsunuz, olmayan paranızı harcıyorsunuz, sonuçta fırçalanıyorsunuz. Şaka tabii. Memo, sırdaşım İsmail Akkaya ve benim o gece ilk durağımız, sevgili Celal Çapa’nın sahibi olduğu ve son günlerin hayli popüler yerlerinden tarihi Liman Restaurant oldu. Burada perşembe ve cumartesi geceleri müthiş bir grup, Garsongs çalışıyor. Sanat, sosyete ve politika dünyası aslında bu grubu yakından tanıyor. Ben de bir kez Beyoğlu’nda, eski çalıştıkları yer olan Şarabi’de izlemiştim. Garsonluk yaparak şarkı söyleyen Atılgan Gümüş, Güneş Gürle, Buket Bahar ve Cüneyt Yamaner’i sevgili Ababay’a öneriyorum. Hoş, şimdilerde patates rejiminde. Şu diyetten kurtulup hayatı yaşamaya başlasa eşi Süheyla da rahatlayacak. Dördü de konservatuvar ve üniversite mezunu, pırıl pırıl gençler. Bu kez Liman’a demir attılar. Program öncesi Atılgan
Gümüş ile biraz lafladık. "Bizler opera, tiyatro, müzikal, dans, mizah tatlarını özenle terbiye edip bir tencerede pişiriyoruz. Sos biziz. Servisi yaparken de seyirciyi konuk ediyoruz" diyor. Gerçekten de baktım, o gece hemen herkes sahnede. Masalardan şen kahkahalar yükseliyor. Zımba gibi üç yakışıklı, aralarında da bir çiçek. Acaip hoşlandık.
Salon şefleri Abdullah Erden, Özkan Ekinci, aşçıbaşı Resul Açıkalın başta olmak üzere personel de zaman zaman şovda yer alıyor. Liman’da şıklık, yemeklerde lezzet belli ki Celal Çapa’nın sınavından geçmiş. Mönü fiks. Meze tabağında yosun turşusu, babagamus, zahter, mercimek köftesi, Rum pilaki, fava, humus var. Ardından beğendili börek, pazılı köfteyle geliyor. Ana yemek seçmeli; sebzeli piliç ızgara, sebze havuzunda dana madalyonlar, ızgara çupra, levrek ya da palamut. Limitsiz yerli içki, dondurmalı incir tatlısı, Antakya kabak tatlısı. Herşey kusursuz. Fiyat mı? Kişi başı 40 milyon. Alber Hakko ve ailesi, Güliz Onursal (Hasman), Cemal Özgörkey, Çiğdem Kayalı, Şebnem Çapa, Ömer Abacı, Sema Cıngıllıoğlu, Yasemin-Jefi Kamhi, Dilek-Mustafa Toner, Lüset-Mustafa Taviloğlu o gece Garsongs’a teslim olmamak için arka masaları tercih etmişlerdi. Bizde de şans Mehmet’e güldü! Rezervasyon için Liman’ın
telefon numarası (0212) 292 39 92. Çıkışta Rengin Barlas’ın işletmesini yaptığı Alberto’s Restaurant-Salsa Bar’a gittik. İnsanlar o kadar güzel dansediyor ki, içim gitti. Bu yıl Avrupa’da salsa fırtınası var, Rengin de bunu AFM Grubu’na ait bu barda çok güzel oturtmuş. Gençler cıvıl cıvıl. Rengin ise çok başarılı, güleryüzüyle hizmet ediyor. Bir başka gece yemeğe ve dansa gideceğiz, söz verdik. Üçüncü durak Beyoğlu’ndaki Karafaki oldu. Sahibi Göksel Sunter’in doğum günüydü. Sevgili Göksel’i kutladık. Ama içersi tıklım tıklımdı, oksijen alamadığımız için kapı kenarına oturup soluklandık. Karafaki bu yıl yine maşallah Vace ve Rita ile acaip iyi gidiyor. Semra Özal, Ferda-Kenan İpekçi, Enver-Nur Özdemir, Muzi Karaaata, Saffet Arıkan, Aysu-Tanju Çolak vardı. Karnımız tok olduğundan yemekleri tadamadık. Fiks mönünün 30 milyon olduğu Karafaki’de işletme, popüler kardeşimiz Özgür Aras’a ait. Haftanın 7 gecesi açık. Rezervasyon için telefon numarası (0212) 292 73 90. Memo biraz pilot, İsmail hafif çakır keyif, People’a geçtik. Bu kez DJ kabininde İzzet vardı, valla bu çocuk bu işi de kıvırıyor. İsmail ile ben finali Şamdan’da yaptık. Pazar günü ise Göksel, sevgilisi Gülşah ve ben İnönü Stadyumu’nda Galatasaray-Beşiktaş maçını izledik. Ben 90 dakika ayakta, üstelik Beşiktaşlılar arasında kaldım. Bilmediğim küfürleri öğrendim, nasıl şaşırdığımı tahmin edersiniz. Şeref tribününde Hülya Avşar ve Kaya Çilingiroğlu ile dünya güzeli kızları Zehra vardı. Anlaşılan Zehra zoraki Beşiktaşlı. Evet, bir hafta böyle geçti. Kalın sağlıcakla, en kötü gününüz benimkinden iyi olsun efendim.
Yazara e-mail:
MAGAZİN