06.11.2012 - 21:42 | Son Güncellenme:
Röportaj: Cansu Uras
Gelecek kaygısı onu ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin ‘Genç Osman’ı yaptı. Usta oyuncular Macit-Berrin Koper çiftinin oğlu Gün Koper huzurlarınızda
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’yle televizyona geçtiniz. Sizinle yaşıt oyuncuların çoğu televizyonu hedefleyerek oyunculuğa başlıyor. Sizde de durum böyle miydi?
Konservatuarda bazı arkadaşlarımız dizi yapacağını söylerken, bizler de “Yok, biz tiyatrocu olacağız” derdik. Şehir Tiyatroları’nda beşinci yılım.
Televizyona geçmek gibi bir düşüncem hiç yoktu. Sinema çok zevk aldığım bir alan. Oyuncuyu tazeleyen ve ona keyif veren bir şey. O yüzden yapıyordum ama televizyona geçmeyi hiç düşünmedim. Geçen yaz biliyorsunuz tiyatrolarla ilgili birtakım tatsız olaylar oldu. Gelecek problemi hissettim. Ben 65 yaşına kadar Şehir Tiyatroları’nda çalıştıktan sonra emekli olup memur olarak çalışabilirdim. Bir güvencem vardı, o bile bana yeterliydi. Ama bu güvencemiz elimizden alınınca televizyona geçtim.
Oyunculuğa değil de, tiyatroya bu kadar bağlı olmanızın altında ne yatıyor?
Bilmiyorum. 26 yaşındayım. Okuldan yeni çıkıp da tiyatro aşkıyla yanan bir insan değilim. En azından bu modeli tam karşılamıyorum. Bu, bir insanın ne yapmak istediğiyle ilgili bir şey. “Tiyatro dünyayı değiştirebilir” gibi çok büyük cümleler kurmak istemiyorum. İnsan mutlu olduğu şeyi yapınca tatmin oluyor. Mutlu olmam için tiyatro sahnesinde olmam yeterliydi. Onun için de her zaman, okula girdiğim andan itibaren “Tiyatro yapacağım” şevkiyle okudum.
“Annem eleştirir babamsa ketumdur”Anne ve babanız, oyunculuğunuz hakkında yorumlar yapıyorlar mı? Onlara danışıyor musunuz?
Konservatuar, dışarıdan gelen etkilere pek açık değil ama ne zaman ki asıl serüven başladı; o zaman da yorum yapmaya başladılar. Annem her zaman eleştirir. Çekinmez ve her şeyi söyler. Kendi deneyimlerini benimle paylaşır ama babamla bu açıdan biraz farklı bir iletişimimiz var. O, bu konuda çok ketum. Çünkü galiba objektif olamayacağını düşünüyor. Onun ağzından damlalıkla laf alınır. Nasıldı diye sorduğumda sadece “İyiydi” veya “Kötüydü” deyip geçer. Herhalde beni etkileyeceğinden de korkuyor ve bu nedenle eleştirmekten çekiniyor.
Koper soyadının sizin için hem avantajları hem de dezavantajları olmalı...
Bu, benim durumumda olan tüm oyuncuların başına gelmiştir. Oyunculuk yetenek üzerinden ölçülen bir şey. İzleyen kişi Gün Koper diye bakmıyor, Macit ve Berrin’in oğlu Gün diye bakıyor. Bu, çok ağır ve sırtlaması zor bir yük. Bunu da bir avantaja çevirmek mümkün. Çünkü o zaman da daha çok çaba sarf etmeniz gerektiğini düşünüyorsunuz ve bu düşünceyle dezavantajı ortadan kaldırıyorsunuz.
‘Oyuncu’ sıfatının önüne ‘ünlü’ de eklendi. Bu, hayatınızı nasıl değiştirdi?
Bu işe başlamadan önce böyle uyarılar vardı. Artık çok göz önünde olacağım söylendi. Ama çok gezen biri de değilim ve ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’den sonra daha göz önünde de olmadım. Ünlü sıfatının tek getirdiği dezavantaj sahte Twitter ve Facebook hesapları oldu. O nedenle buradan da duyurayım; Facebook kullanmıyorum. Twitter’da ise sadece twitter.com/gunkoper hesabım var. Diğerleri bana ait değil.
TiYATROYA DEVAM
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dışında ne gibi projeleriniz var?
Tiyatroda devam eden oyunlarım var. ‘Binali ile Temir’ adlı oyunda oynuyorum. Dördüncü yılı olacak. Bir de çocuk oyunu var. Yeni bir provam yok. Büyük ihtimalle yeni bir oyunum olmayacak. Gelecek ne gösterecek şu an belli değil. Dizi, çok zaman alan bir iş. O yüzden şu an iki haftalık bir plan bile yapamıyorum.
Röportajın tamamı, D-Smart dergi kasım sayısında.