Cadde GERARD DEPARDİEU: LE BELA!

GERARD DEPARDİEU: LE BELA!

12.09.2011 - 21:40 | Son Güncellenme:

Gerard Depardieu’ya neler oluyor? Karizmatik Fransız oyuncu, günümüzün cilalı sinema yıldızlarından çok, sürekli olay çıkaran Hollywood efsaneleri gibi davranıyor

GERARD DEPARDİEU: LE BELA

Gerard Depardieu (62), geçenlerde Paris’ten Dublin’e giderken, kabin görevlilerinin tuvaleti kullanması için havalanmayı ve tuvaletin açılmasını beklemesi yönündeki talimatlarına uymak yerine çişini uçağın koridoruna yapıp rahatlamayı tercih etmişti.
‘Cyrano de Bergerac’tan ‘Yeşil Kart’a romantik filmleriyle tanınan ve sık sık Fransa’nın yaşayan en büyük oyuncusu diye tanımlanan Depardieu ilk kez böyle davranmıyor. ‘Gladyatör’ filminin çekimleri sırasında ölen efsanevi Galli yıldız Oliver Reed gibi onunla da ‘ayık bir nefes’le karşılaşmanız pek mümkün değil. Her iki oyunucunun da karanlık karizmaları aynı frekansta!
62 yaşındaki Fransız’ın şaraba düşkünlüğü bir sır değil. Medoc’ta şarapları ödüllü bir bağa sahip olan Depardieu, günde 5 şişe şarap içiyor; morali yerindeyse belki biraz daha az, depresyondaysa biraz daha fazla.
Ne 10 yıl önceki baypas ameliyatı ne de alkollüyken geçirdiği ciddi motosiklet kazası onun bu tutkusunu törpüleyebildi. Alaycı bir şekilde “Bu dünyada çok az mutluyum. Ama kadehimde çok olmasından hoşlanırım” diyor.

Haberin Devamı

Hapiste oyuncu olduDepardieu’nun hayatı ta başından belalıydı. Alkolik, okuma-yazma bilmeyen bir metal işçisinin oğlu olarak Fransa’nın ortasında doğan Depardieu, altı çocuğun üçüncüsüydü.
Annesi hamileyken onu, bir örgü şişiyle düşürmeyi bile düşünmüştü.
Depardieu, ilk cinsel ilişkisini silah taşımaya başladığı yaşta, dokuzundayken yaşadı. 12 yaşında -boyu neredeyse 1.80’di- Michelle ve Irene isimli iki fahişeyle bir eve çıktı.

Uslanmaz DepardieuKüçük suçlarla bezeli bir yaşamın içine düşen Depardieu’nun, kara borsadaki ‘işi’ kodesi boylamasıyla sonuçlandı. Cezaevi psikoloğunun tavsiyesiyle ergenliğinin sonlarında kendini sahnede buldu. Depardieu bu konuda “Aktör olmasaydım, katil olabilirdim” diyor.
Karısı Elisabeth’le 1970’te drama okulunda tanıştı. Depardieu’nun metresi Afrikalı model Karine Sylla, kızları Roxanne’i 1992’de doğurana kadar, tam 22 yıl birlikte oldular.
Uslanmaz Depardieu, yanına taşındığı Sylla’yla 10 yıl yaşadı; daha sonra oyuncu Carole Bouquet’le ilişkisi başladı.
Bu uzun süreli ilişkilerine rağmen çapkınlıktan asla vazgeçmedi. Bir keresinde, bir film festivali ödülü için davet edildiği Arjantin’de kendisiyle röportaj yapan genç bir TV muhabirini röportajın ortasında dudaklarından ihtirasla öpmeye başlamıştı. Görgü tanıklarına göre Depardieu, ilerleyen saniyelerde muhabirin memeleri ve bacaklarına da dalmıştı.
Birkaç yıl önce de Moritus’ta cennet gibi bir kumsalda, çırılçıplak hoplayıp zıplarken görül-müştü. Gençliğinin kaslı, yapılı erkeğinden ziyade kıyıya vurmuş bir balina gibi görünüyordu.
Aslında Depardieu’nun içkiye olan iştahı ancak yemeğe olan düşkünlüğüyle kıyaslanabilir. Kolesterol bombası iki yemek kitabının yazarı olan Depardieu’nun Paris’te iki restoranı var ve Londra’da üçüncüyü açacağı tehdidini savuruyor!
Bazı filmlerinde Depardieu’nun kocaman iştahı, kostüm bölümü için de kocaman bir sorun oluyordu. Ağırlığı 30 kiloya kadar azalıp, çoğalabilen Depardieu, görece zayıf başladığı bir filmi heybetli bir şekilde tamamlayabiliyor; alınan kiloları açıklayabilmek için senaryoya yeni satırlar eklenebiliyordu.
Bir aşçıyı canlandırdığı ‘Vatel’de birlikte çalıştığı yönetmen Roland Joffe, setin bir parçası olan 1 metrelik parmesanı yememesi için aktörü ısrarlı şekilde uyarmak zorunda kalmıştı.
1990’larda İspanya’da bir film çekimi sırasında boğa güreşine gitmiş, rol arkadaşları ve hayvan hakları eylemcisi Brigitte Bardot’nun tepkisini çekmişti. Onun adına konuşan menajeri “Söyledikleri bizi ilgilendirmiyor. Depardieu her zaman kendisi olmuştur. Neden mutlu oluyorsa onu yapar” diyerek Bardot’ya cevap vermişti.

Haberin Devamı

Kendini Tanrı’ya verdi ama...İçindeki şeytanları yatıştırmak için kendini tanrıya veren Depardieu, dördüncü yüzyıl azizi St Augustine’in yazmalarıyla kendini Paris’te Notre Dame Katedrali’ne kapatmıştı. Bu ruhani tecrübeler onu sakinleştirmeye yetmedi; dengesiz hareketleri giderek arttı.
Ne yazık ki aktörün yakışıklı oğlu Guillaume 2008’de 37 yaşında zatürreeden öldü. Babası gibi oyuncu olan Guillaume, bir uyuşturucu bağımlısıydı ve bu yüzden iki kez cezaevine girmişti. Depardieu bir röportajında “İkimizin tek ortak şeyi şeytanlarımız” demişti.