01.04.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
BİRSEN ALTUNTAŞ
Dizi seyircisinin son dönemde “Ihlamurlar Altında” dizisindeki “Feride” karakteriyle tanıdığı İrem Altuğ, bu sezon Star TV’de “Vazgeç Gönlüm” dizisinde, Altın Portakallı oyuncu Murat Han ile başrol oynuyor. Semir Aslanyürek’in “Eve Giden Yol” filmindeki oyunculuğuyla da dikkatleri üzerine çeken Altuğ, oyunculuğa 1987 yılında yedi yaşındayken reklam yıldızı yarışmasında birinci olduktan sonra başlamış. Altuğ, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda okurken 2000 yılında tatil için gittiği Amerika’ya yerleşmiş, oyunculuk okullarına devam edip bağımsız filmlerde oynamış. Aldığı dizi teklifleri nedeniyle Türkiye’de kaldığını söyleyen Altuğ, burada da boş durmuyor. Dizide, bir minibüs şoförüne âşık Bahar isimli avukatı canlandıran Altuğ, çekimi olmadığı günlerde ata binme ve flamenko dansı dersleri alıyor.
Amerika’ya giden oyuncular genelde garsonluk yaptıklarını anlatır, siz hangi işleri yaptınız?
Uzun bir dönem barda çalıştım. Oradaki okulları araştırdım. Okul parasını biriktirdiğimi görünce dönmedim. San Fransisco State Üniversitesi’ne girdim. Dört sene oradaki tiyatro bölümüne dahil oldum. Bir sene Exit Theatre isimli bir grup vardı. Onlarla çalıştım. 20’ye yakın kısa filmde oynadım. Oynadığım bağımsız uzun metraj filmler de oldu. Amerika’da yaşadığım dönem zor ama keyifliydi.
Dil sıkıntısı çektiniz mi?
Zaten Anadolu Lisesi mezunuyum. İngilizcem iyiydi, dil olarak çok zorlanmadım. Ondan önce de İngiltere’de kalmıştım. Yurtdışında yaşamaya yabancı biri değildim. Yaz tatillerimde yurtdışında çok gezdim dolaştım. Aşinaydım ama Amerika’da o yabancı ülkede ayakta kalma duygusunu daha da oturtmuş oldum. Daha sonra İtalyanca öğrenmek için İtalya’ya gitmiştim. O sırada TRT 1’de yayınlanan “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” dizisinden teklif geldi. O diziden sonra tekrar Amerika’ya döndüm. Bu kez “Eve Giden Yol” filminden teklif geldi. Önceki yaz onu çektim. Sonra “Ihlamurlar Altında” dizisinden teklif gelince burada kaldım. O dizi bitmeden, “Vazgeç Gönlüm” dizisiyle ilgili görüşmeler yapmaya başlayınca, hikâye hoşuma gittiği için de kabul ettim. Bir sene daha burada kalmanın hem maddi açıdan, hem de kariyerim için iyi olacağına karar verdim.
Peki seneye?
Seneye ne olur çok emin değilim. Göçebe bir ruhum var. Amerika’ya dönmek istiyorum. Bu kez planlarımda Los Angeles’a taşınmak var. Ama hiçbir şey çok net değil. Oyunculuk da öyle... Bir anda teklif geliyor, hayır diyemiyorsun. Bir anda da kafan atıyor, çekip gidebiliyorsun. Bu biraz duruma bağlı. Ben buradaki durumu kollayarak gidiyorum. Ama orada da her şeyi yarım bıraktım. Yurtdışına yerleşmeyi tamamiyle kafamdan atmış değilim. Kısa bir zaman içinde gitmeyi düşünüyorum. Ama yine geleceğim. Burada da bir şeyleri oturttum gibi. Çok da güzel işler de yapılıyor. Onları da kaçırmak istemiyorum. Keşke burada bir iş yapsam ya da ortak yapım bir iş olsa, çok isterim. O iş her yerde hem benim işime yarasa, hem de bir şekilde ülkemi tanıtsam.
Bir yerden bir yere taşınırken insan çok stres olur. Sizin çok mu cesursunuz?
İlk gidişim çok cesur bir adımdı. Burada okulumu yarım bıraktım. Hem de ilk defa Amerika’ya, hiç tanımadığım bir yere gittim. Kimseyi de tanımıyordum. Tek başıma bir karar verip gittim. Ama o zaman 19 yaşındaydım. Onun verdiği bir gözü karalık vardı. Erken zamanda böyle bir şeylere atılmak insana daha çok cesaret veriyor. Bir sürü şeyi tek başına yapınca daha hızlı gelişiyorsun, hayata, oyunculuğa ve değişik kültürlere dair daha çok şey öğreniyorsun. O zaman gitmek daha kolaydı. Gidince ve orada bir şeyler yapabildiğini görünce insana bu daha fazla cesaret veriyor.
Orada mı, yoksa burada olmak mı daha iyi geliyor?
Giderken orada, uzun süre kaldığımda burası yabancı gibi geliyor. Alışmak bir haftamı alıyor. İlk haftalar duygusal olarak zor geçiyor. Ama sonra bir şekilde alışıyorsun. İlk haftalar tam rüyaların karıştığı dönemler oluyor. Orada Türkçe rüyalar görürken, burada hâlâ İngilizce rüya görüyorum. Böyle tuhaf durumlar beliriyor. Ama genel anlamda hayatım güzel, dolu ve yoğun geçiyor. Biraz yoruluyorum ama bunun da keyfi başka.
‘Arkadaşlarım hep sektör dışından’
Sizi oyunculuk dışında çok fazla görmememizin nedeni nedir?
Fırsat değerlendirmek bir oyuncu için çok önemli. Festivallere gitmek, insanlarla çalışmak, tanışmak, biraz kendini göstermek falan... Ben festivallere de gidiyorum ama sanırım o konuda çok girişken değilim. Çok fazla oyuncu çevrem de yok. Ama hiçbir zaman da olmadı zaten. Genelde arkadaşlarımın çoğu bu sektörün dışında insanlardı.
Neden hep böyle oldu?
Oyuncularla birlikte olunca sürekli bu sektörle ilgili konuşmalar geçiyor ve aynı insanlarla aynı şeyleri yapmak çok hoşuma gitmiyor. Oyuncularla arkadaş olmak da çok kolay değildir aslında. Her zaman ne kadar belli olmasa da bir rekabet var. O ister istemez, zaman zaman ilişkilere de zarar veriyor.
Siz bu rekabetçi ruh yüzünden mağduriyet yaşadınız mı hiç?
Uzağında durduğum için yaşamadım ama yaşayan oyuncu arkadaşlarımı da görüyorum. Bence bir rol seninse, o sana zaten gelir. Bir de oyuncunun, ‘Ben bu role uygun muyum gerçekten’? diye de düşünmesi lazım.