Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Ağaçlar da tıpkı insanlar gibi, terbiye edeceksin. Her insan işin başında ekşidir, kekredir, eğitirsin, öğretirsin, bal gibi tatlı olur.” Bu cümleler, bugün vizyona giren ‘Ekşi Elmalar’dan etkileyici bir replik.

İYi FiLM SEYiRLiK DE OLUR


‘Ekşi Elmalar’ bir Yılmaz Erdoğan filmi. Bilindiği üzere, Erdoğan çok özel bir hikaye anlatıcısı. Şiir gibi yazılmış bu senaryo, yine 1970’lerde masalsı bir Hakkari köyünde geçiyor. Belli ki, onun hayatında en fazla iz bırakan, bazen acı, bazen tatlı ve çok renkli o yıllara dair nice hikayesi var. Bu kez dedesi ve teyzelerinin hayatından yola
çıkarak kaleme almış. Teyzeleri hayatta ve afiyette, dedesiniyse 1.5 yıl önce, tam da senaryoyu yazarken kaybetmiş. Dolayısıyla, Yılmaz Erdoğan için bu hikaye bir yandan da büyüklerine saygı duruşu olmuş.

Haberin Devamı

Dedesinden esinlenerek yazdığı ve oynadığı Reis, sert bir insan, acı lafları var, hiç kimse ona karşı çıkamıyor. Güzeller güzeli üç kızı var. Üç kız kardeşi, Songül Öden, Şükran Ovalı ve Farah Zeynep Abdullah oynuyor. Öylesine renkli ve canlı karakterler ortaya çıkmış ki seyretmeye doyulmuyor. Bir de büyük bir cesaret gösterip Reis’in kızlarına talip olan güzel adamlar var; Şükrü Özyıldız, Fatih Artman ve Caner Cindoruk. Hepsi canını dişine takıp damat adayı oluyor.

‘Vizontele’den farklı şekilde, ‘Ekşi Elmalar’ çekirdek aile hikayesi olarak gelişiyor. Devrim Yakut, Ersin Korkut ve Cezmi Baskın da hikayenin olmazsa olmazları arasında.
Reis’in gözü gibi baktığı elma bahçesi çok kıymetli; filmin çıkış noktası olan ekşi elmalar metaforu üzerinden güldürürken düşündürüyor. Köyceğiz’de kurulan ‘Hakkari Köyü’ ise, görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki farkıyla izleniyor, dekor ve kostümlerdeki albeni büyülüyor.

Velhasıl, Erdoğan ve ekibi, seyirci dostu sinema için emek veriyor. Sanatsal değeri olan seyirlik filmler için öncü oluyor. Yeter ki, seyircimiz ‘ya çok güleceğiz ya da çok ağlayacağız’ saplantısından kurtulup, iyi film seyretmek için sinemaya gitmeyi tercih etsin.

GURURLA YERLİ

İyi müzik, ruhun gıdasıdır. Gelin görün ki, İstanbul’da müzisyenler için canlı performans yapabildikleri salonların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Özellikle kış gelince, konser mekanı kısıtlı kalıyor. Tam da böyle bir durumda Zorlu PSM, yerli müzisyenlerle konser serisi gerçekleştiriyor.

Zorlu PSM Drama Sahnesi’nde, Ümit Besen’den Cem Adrian’a, Kaan Tangöze’den Mabel Matiz’e kadar birçok özgün isim, ekim ve kasımda dinleyici karşısına çıkıyor.
Hafta içinde gittiğim Mabel Matiz konserinden çok keyif aldım. Bir sonraki sefer için,
8 Kasım’daki Cem Adrian konserini de aklıma yazdım.

Kasım programında Güliz Ayla, Kaan Tangöze ve Yeni Türkü de var.

Haberin Devamı

NOT: Zorlu PSM, meme kanseriyle mücadelede farkındalık için pembe koltuklarıyla dikkat çekiyor. Elde edilen gelir, sosyal sorumluluk projesine aktarılıyor. Ben de o koltuklardan birinde konser izledim. Meme kanserinin erken teşhis edilirse yüzde 98 tedavi edilen bir hastalık olduğunu hatırlatmayı borç bildim.