KENAN BiRKAN MI? RAMiZ KARAESKi Mi?

Haluk Bilginer, ‘hard core’ bir giriş yaptı Ezel’e. Şimdi herkes onu konuşuyor, internette onun videoları dolaşıyor. O kadar mutluyuz ki gelişinden, kimileri Ramiz Dayı’yı daha ilk bölümden bırakıp Kenan Birkan’ın tarafına geçti bile



Geçen sezon, “Kenan Birkan’ı kim oynayacak?” sorusunu ortaya atıp tatile girmişti Ezel. Biz de izleyiciler olarak, İstiklal Marşı’nı okuyup evlerimize dağılmıştık mecburen. Fakat Cadde ekibi yaz boyunca yemedi içmedi; aylarca, gayretle bu soruyu tartışmaya devam etti. Dışarıya sızdırılan iki isim vardı: Uğur Yücel ve Haluk Bilginer. Biz de ‘Uğur Yücelciler’ ve ‘Haluk Bilginerciler’ olarak ikiye bölündük.
Ben azılı bir fanatik olarak, konu ne olursa olsun hep Uğur Yücel tarafındayımdır. Onun için her türlü pis işi savunurum, en bayık dizileri bile izlerim. Ama bu sefer fanatizmden değil, gerçekten ‘Kenan Birkan’ rolüne yakışacağını düşündüğüm için Uğur Yücel olsun istedim. Canım Ailem de bitmişti zaten... Gelir oynar sanıyordum. Olmadı... Şimdi üzgün müyüm? Hayır, hiç değilim!

Haberin Devamı

Herkes onu konuşuyor
Haluk Bilginer, ‘hard core’ bir giriş yaptı diziye. Şimdi herkes onu konuşuyor, internette onun videoları dolaşıyor. O kadar mutluyuz ki gelişinden, kimileri Ramiz Dayı’yı daha ilk bölümden bırakıp Kenan Birkan’ın tarafına geçti bile. Herkese ‘siz’ diye hitap eden, mesafeli olmasına rağmen sevgi dolu, ‘anne kurabiyesi’ yiyen, klasik müzik sevmeyen ‘katil’ karakterine Hollywood’da bile çok rastlamıyoruz.
Diğer taraftan, Kenan Birkan’ı Uğur Yücel canlandırsaydı nasıl olurdu diye de düşünmeden edemiyorum. Abi şahane olurdu ya! Düşünsenize dev cüssesiyle ve yakıcı bakışlarıyla Ezel’in karşısına geçip “Ben Kenan Birkan. Memnun oldum Ömer Uçar!” dediğini... Ya da Ezel’in “Seni öldürürüm!” deyişini taklit ettiğini...

Türk insanı da Shakespeare sever
Bundan yıllar sonra, ‘gelmiş geçmiş en iyi Türk dizileri’ sıralamasında yüksek yerler bulacak kendine Ezel. Senaryosuyla, muhteşem oyunculuklarıyla, müziğiyle, jeneriğiyle bile çoktan alışılmış kalıpları yıktı. Peki bu kalıplar neydi?
Üniversitelerdeki senaryo derslerinde (benim de vardı), hocalar hep şöyle der: “Oğlum, evladım, edebiyat yapacaksan git roman yaz, senaryo değil!” Dizide gördük ki, ‘edebiyat’ yaparak da gayet güzel senaryo yazılıyormuş, insanlar sevebiliyormuş. Hatta o kadar benimsiyorlarmış ki MSN’deki ‘durum mesajlarına’ Shakespeare tiradları yazabiliyorlarmış. Bizim insanımız da yeri geldiğinde Oscar Wilde, Dostoyevski, Rilke dizelerine tutkun olabiliyormuş. Ezel’den bunu öğrendik.
Yalnız bu iş biraz abartıldı gibi geliyor bana. Dizide Şebnem karakteri hariç kimse, senin benim gibi konuşmuyor. Hepsi filozof, hepsi ayarcı, hepsi birer büyük düşünür. Mümtaz Amca bile yakında çıldırıp Sokrates’e bağlayacak. İlk yarım saatten sonra bana baygınlık geliyor. Özellikle Cansu Dere’nin “Ezel bana yalan söyleme. Çünkü inanırım!” gibi, normal bir erkeğe söyleseniz “Kadın delirdi!” diye düşünüp arkasına bakmadan kaçacağı bir cümleyi, gözlerini eğe eğe söylemesi adamı intihara sürükler. Bacaklarını kıskandığım için söylemiyorum: Cansu Dere iyi oyuncu değil. Artık Ezel’in gerçek kimliğini de öğrendi zaten. Kadının yakasını bıraksak fena olmayacak.


BUNLAR MODA
- İnci Sözlük okumak
- Filmekimi için şimdiden plan yapmak
-‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ yerine ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ izlemek
- Gezi Parkı’nda devam eden Sahaf Festivali’ne gitmek
- Asmalımescit yerine Tomtom Sokak’ta eğlenmek


BUNLAR DEMODE
- ‘Fatmagül’ün suçu ne?’ sorusuna alternatif cevaplar uydurarak mizah yapmak
-Kavak Yelleri dizinde mantık aramak
-Makyaj yapmak
-Virüslü hamburgeriyle meşhur olan Burger King’te whooper yemek
-‘Yoğun istek üzerine’ bahanesiyle bir serginin süresini uzatmak, bir diziyi 500 kere yayınlamak vs... (Yemiyoruz artık)



HAFTANIN EN iYi 3 KiTABI
- Dukan Diyeti: Bütün kadınların iki ortak korkusu vardır: Aldatılmak ve kilo almak. Birincisini önlemek epey zor. İkincisi için, Fransız Doktor Pierre Dukan’ın reçetesini uygulamaya değer. Sınırsız et, tavuk, balık yiyerek istediğiniz kadar kilo verebileceğinizi iddia ediyor. Fiyatı: 19 TL / Pegasus Yayınları.
- Büyük Yazarların Gizli Hayatları: Sadece Türkiye’de değil, dünyada da ‘yalnızca biyografi okuyan’ bir kesim var. En çok onların ilgisini çekecek bu kitap. Şu aralar en büyük zevkim, zevkle tasarlanmış bu kitabı alıp, dünya edebiyatında kendine yer bulmuş yazarların dedikosunu yapmak. Balzac’ın günde 50 fincan Türk kahvesi içtiğini, Agatha Christie’nin asla kalem kağıt alıp yazı yazmadığını, romanlarını hep dikte ettirdiğini buradan öğrendim. Fiyatı: 20 TL / Domingo Yayınları
- Açlık Oyunları / Suzanne Collins: Stephen King bu kitap için şöyle diyor: “Elimden bir türlü bırakamadım... Bağımlısı oldum.” ‘Twilight’ serisinin yazarı Stephenie Meyer ise, “Bu kitaba o kadar bağımlı oldum ki, yemeğe çıktığımda bile yanımda taşıdım. Masanın altında okumaya devam ettim” diyor, “Hikayesi beni birçok gece uykusuz bıraktı. Çünkü bitirdiğimde bile, yatakta bu kitabı düşünmeye devam ettim.” Biri eski, biri yeni iki bilimkurgu ustası bunu söylüyorsa, bu kitapta bir şey var demektir. Fantastik macera sevenler okumalı. 20 TL / Pegasus Yayınları

Haberin Devamı