01.12.2012 - 19:03 | Son Güncellenme:
ALİ EYÜBOĞLU İLE CADDE SOHBETLERİ
Arkadaşım Tayyar Yıldız’la Çiçek Bar’da sohbet ederken, dört kişilik bir grup oturdu yanımızdaki masaya... Aralarında tanıdığım sadece film yapımcısı Abdurrahman Keskin, nam-ı diğer ‘Apo Gardaş’ vardı. Sonradan öğrendim, diğerlerinin Fatoş Güney adına toplantıya katılan bağımsız sinemacılardan Serdal Doğan’la Yılmaz Güney’in Paris’te yaşayan kızı Elif Güney Pütün’ün eşi Vedat Akkoyunlu’yla bir arkadaşı olduğunu...
Meğer Fatoş Güney’le Elif Güney Pütün arasındaki ihtilafları gidermek, Güney Film’i, Yılmaz Güney’in 11 filmini ve 22 kitabını kurtarmak amacıyla bir araya gelmiş taraflar. Zamanla bizi de dahil ettiler bu derin mevzuya...
Fatoş Güney’in, Yılmaz Güney Vakfı’nı kapatıp Güney Film’i de kaderine terk edip Şile’ye yerleştiğini ve kendini sokak hayvanlarına adadığını öğrenince bir ‘Cadde Sohbeti’ yapmak kaçınılmaz oldu haliyle... Fatoş Güney’le bu söyleşiyi Şile Kumbaba’da yeşillikler içindeki villasında yaptık. Fatoş Güney’in, 1992’den bu yana Yılmaz Güney’in eşi ve varisi olarak Türkiye’de yaşadıklarına dair anlatacağı çok şey vardı. O yüzden söyleşiyi ikiye ayırdık, ilk bölüm bugün, ikincisiyse yarın...
Fatoş Güney, Şile’ye niye yerleşti?
Şile’ye doğa aşkımdan ötürü geldim. Bir de hayvanlarım olduğu için. Burada hayvanlarımla birlikte doğayla iç içe olmak istedim. Beş kedim var. İstanbul’da köpeğim yoktu. Burada köpek de edinirim diye düşünürken terk edilmiş köpeklerin feci manzaralarını görünce bir şeyler yapmam lazım dedim. Buradaki hayvanseverlerle Arkadaş Canlı Hakları Derneği’ni kurdum. Derneği kurduktan sonra köpek katliamını durdurduk. En azından şimdilik.
“Fatoş Güney, Yılmaz Güney Vakfı’nı kapattı, Güney Film’i bıraktı, Şile’ye yerleşip, kendini hayvanlara adadı” espri değil, gerçek yani...
Evet, öyle... Türkiye’nin gidişatına göre bizim de gidişatımız değişti. Benim Yılmaz Güney Vakfı’yla ilgili çok hayallerim vardı. Sinemacı öğrencilere burslar vermek istiyordum mesela ama olmadı.
“AH ŞU iCRA KURULLARI YOK MU!”
Yasal hiçbir engel yok ama zihinlerde sansür sürüyor yani?
Evet, hukuki hiçbir engel yok, ama insanların kafasında var ne yazık ki o sansür sürüyor. İnsanların kafaları net değil. Bunu yıkmak için çok uğraştım. Birçok insanla, yetkiliyle görüşmeler yaptım. Ne yazık ki herkes önce gayet nazik, saygıyla karşılıyor beni, ama arkadan, “Kusuru bakmayın Fatoş Hanım, icra kurulumuzdan çıkmadı” diye haber geliyor.
Varsayalım ki icra kurulları da insafa geldi, peki bu filmler televizyonlarda gösterilebilecek kalitede mi?
Olmaz mı? Biz bunları vakıf olarak bundan 4-5 sene önce restore ettirdik. Kendimizden önce yurt dışına çıkardığımız Güney Film’e ait 11 filmden bahsediyorum. Biliyorsunuz Yılmaz Güney’in diğer 104 filminin negatifleri darbeciler tarafından toplattırılarak imha ettirildi. Hatta Yılmaz, bunu tahmin ettiği için, “Film şirketlerinden negatifleri de toplayıp, yurt dışına çıkaralım” dedi ama o dönemde maddi olanaklarımız buna el vermedi.
Sizin önce yurt dışına kaçırdığınız, şimdi de restore ettirdiğiniz filmler hangileri?
‘Duvar’, ‘Endişe’, ‘Aç Kurtlar’, ‘Umut’, ‘Seyit Han’, ‘Ağıt’, ‘Zavallılar’ ve ‘Sürü’ restore edildi. İbret, Çirkin Adam ve İbret filmleri henüz restore edilmedi.
‘Duvar’ı da saydınız ama benim bildiğim hakları Güney Film’de değil.
Çünkü Yılmaz Güney el sıkışmış ama kontrat yapmamış İsviçrelilerle. O yüzden ‘Duvar’ onlarda.
“ESERLERi YOK OLMAKTAN KURTARDIK”
Filmlerin televizyonlarda gösterilecek şekilde kaliteli bir restorasyondan geçmediği, sadece temizlendiği, dolayısıyla vakfın kandırılarak zarara uğratıldığı bilgisi geldi bana...
İngiltere’de eski negatiflerden yeni negatif çıkarıldı, temizlendi ve buraya geldi. En azından filmlerin yok olmasını engelledik. İngiltere’de orijinal negatiflerden yeni negatif kopyalar üretildi. Orijinalleri zaten haşattı. 40 senelik filmler bunlar. Burada da Şafak Film, üzerlerinde bazı düzeltmeler yaptı. Ama her geçen gün teknik ilerliyor bu konuda. İkinci aşama, filmlerin digital ortama aktarılması. Çünkü şu an elimizdekiler 35 mm.’lik. Digital restorasyon dediğimiz şey son derece maliyetli. Yani filmleri biz restore ettirdik ama günümüz tekniğine göre yeterli değil. Para olmadığı için de yapamadık bunları.“
MÜZEYi KURMAZSAM?GÖZÜM?AÇIK?GiDERiM”
Yılmaz Güney Vakfı’nı kapatan Fatoş Güney’in Yılmaz Güney adına ne gibi planları var?
Kafamda planlarım var. Bunlardan biri, Yılmaz Güney Müzesi oluşturmak. Kültür Bakanlığı’na ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne başvurdum, sonuç çıkmadı ama bu müzeyi açmak için hala çok uğraşıyorum. Çünkü elimde Güney’in eşyaları, siyasal notlarından kalan birçok belge var. Bunları yıllarca sakladım ve benden sonra ne olacaklarının endişesini yaşıyorum. Yılmaz Güney Müzesi’ni o yüzden istiyorum. Eğer bu gerçekleşmeden ölürsem gözüm açık gidecek. Bu da Türkiye’nin Yılmaz Güney’e büyük bir ayıbı olacak.
“KANALLAR FiLMLERi YAYINLAMIYOR”
Yılmaz Güney Sanat Vakfı niye kapandı?
Bayağı ağır bir yük haline gelmişti vakıf. 1992 yılında tek başıma kurdum ve ayakta tutmaya çalıştım. Çoğu zaman da kendi imkanlarımla yaptım bunu. Çünkü hiçbir kurum, hiçbir bakanlık, hiçbir hükümet, hiçbir sponsor bize destek olmadı.
Örneğin Yılmaz Güney filmleri televizyonlarda bile oynatılamadı ki, bu belli bir engeldir, sansürdür. Tabii ki şu anda yasal olarak Yılmaz Güney filmlerinin önünde hukuki bir engel yok. Ama nedense bakın TRT Şeş başta olmak üzere hiçbir kanalda Yılmaz Güney’in önemli filmlerini göremezsiniz. Bir Altın Palmiye almış ‘Yol’ filmini göremezsiniz. En son yaptığı Türkiye hapishaneleriyle ilgili filmlerinden ‘Duvar’ı göremezsiniz. Bugüne kadar 1-2 kablolu özel televizyonda gösterildi.
Biz filmlerin Kürtçe dublajını da yaptık ve TRT Şeş’e başvurduk. Hiçbir sonuç alamıyorduk fakat geçen sene beni kanalın genel koordinatörü Fethullah Bey (Kırşan) davet etti. “Siz röportajlarınızda böyle bir şeyin olduğunu söylüyorsunuz, filmlerin gösterimiyle ilgili. Bizim tarafımızdan hiçbir engel yok. Biz Yılmaz Güney filmlerini göstereceğiz” dedi. “Çok memnun oldum” dedim ama aradan bir sene geçti, Fethullah Bey de sözünde duramadı. Bugün hâlâ böyle bir bariyer var Yılmaz Güney ve filmlerinin önünde.
YARIN: FATOŞ GÜNEY, NASIL BiR SÜRPRiZE HAZIRLANIYOR?