20.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
hinsel@intermed.gen.tr Önce serbest radikalleri anlamakta yarar var. Serbest radikaller vücudumuzda oluşan ve bize zarar verebilen maddelerdir. Bu serbest radikallerin oluşmasında çeşitli sebepler vardır, bunların başında normal metabolizmamız, yani nefes alıp vermemiz gelir. Bize hayat sağlayan oksijen, bu açıdan bakıldığında bize zarar verebilmektedir. Yaşam için nefes alıp veririz, yani soluruz. Soluma sırasında oksijen alırız. Bu aldığımız oksijen hücrelerimizde bize enerji vermek için yakılırken, aynı zamanda serbest radikal dediğimiz, her türlü molekül ile birleşmeye hazır maddeler ortaya çıkar. Antiaging bilinci dünyaya hakim oldu olalı, devamlı duyar olduk serbest radikal ve antioksidan sözcüklerini. Aslında Antioksidan sözcüğü daha çok tanınıyor, çünkü o yutulabilen, yenebilen bir şey. Peki ne bunlar, böyle hayatımıza girdiler de elmadan, kapsüllere kadar aklımızın bir köşesinde dolaşıp duruyorlar? Bu serbest radikaller önlerine çıkan moleküllerle hemen birleşerek hücreleri görevlerini yapamaz hale getirir. Bu oksijenin etkisi aynı paslanma gibidir. Oksijenle oluşan bu serbest radikal etkisini, elmayı kesip açıkta bırakınca görürüz. Açıkta bıraktığınız kesik elmanın kısa bir süre sonra kahverengileştiğini görürsünüz. Bu "oksidasyon" yani paslanma, havadaki oksijenle temas eden elma dokusuna, bahsettiğim serbest radikallerin verdiği zarardır. Bu serbest radikaller nefes aldığımız hava ile oluştuğu gibi hava kirliliği, radyasyon, sigara içmek veya başkasının sigara dumanını solumak, kimyasal maddelerin etkileri, sağlıksız yaşam şartları gibi pek çok nedenlerden oluşurlar. Bunlar gitgide çoğalarak yıllar içinde etkilerini artırır ve yaşlanma hızımızı ciddi şekilde artırdığı gibi, bir çok ciddi sağlık sorunlarına neden olurlar. Antioksidanlara gelince, onlar da bizi, bu serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyan maddelerdir. Eğer yeterince antioksidan maddeye sahip olursa, insan vücudu normalde bu serbest radikallerin zararlı etkisi ile baş edebilir. Bazı yazarlara göre, eğer insan vücudunda hiç antioksidan olmasaydı, insan vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerine bir gün dahi dayanamazdı. Yıllar içinde etkisi artar Serbest radikalleri ve oksidasyonu azaltarak sağlığınızı korumak çok önemlidir. Yukarıda anlattığım gibi hücrelerle birleşerek onların yapısını bozan serbest radikalleri, antioksidanlar o hücrelerden ayırır ve kendi üstlerine alarak, hücreleri normal görevlerini yapmak üzere serbest hale getirir. Yani bir cins, bizim için hayatlarını veren, intihar eden, küçük dostlardır antioksidanlar.Vücudumuzda bir savaş sürmektedir. Her gün sayısız muharebe kazanılmakta, ya da kaybedilmektedir. Bir muharebeyi kaybettiğimizde bu, daha fazla kırışıklıkla veya "yaşlılık lekesiyle" sonuçlanır. Çok sayıda muharebeyi, peş peşe kaybettiğimizde ise savaş kötü gitmeye başlar ve hastalıklara açık hale geliriz. Savaşın kaybedilmesi kanser, kalp krizi, inme, romatoid artrit, katarakt ve alzheimer gibi 80 kadar farklı hastalıkla sonuçlanabilir.Bu savaş serbest radikallerle, antioksidanlar arasındaki bir savaştır, bu iki madde vücutta doğal olarak bulunur ama "dış yardımla" güçlerini artırır. İlaçlar, besinlerdeki katkı maddeleri ve koruyucu maddelerin yanı sıra sigara dumanı, çevre kirliliğine yol açan atıklar, güneş ışığı, radyasyon, duygusal stres ve bozulmuş yağlar serbest radikal ordusunu takviye etmektedir. Sağlıklı beslenmek ve gerektiğinde ilave desteklerin alınması ise antioksidan ordusunun savunmasını güçlendirmektedir. Bizim için ölen küçük dostlar Serbest radikaller hücrelerimize saldırmaktadır. Kan damarlarına saldırdıklarında kalp damar hastalığına katkıda bulunurlar. Hücrelerimizdeki DNA'ya saldırdıklarında (ve bazı tahminlere göre serbest radikaller her gün her hücredeki DNA'ya yaklaşık 10,000 defa vurmaktadır) kansere neden olabilirler. Serbest radikaller bize dışarıdan da güneş ışınlarıyla da hücum ederler. Ultraviyole (UV) ışınları derimize çarptığında serbest radikaller üretilir ve bu da derinin "yaşlanmasına" yol açar, daha ileri durumlarda cilt kanserine kadar giden etkiler oluşabilir.Antioksidanlar kendi başlarına güçlüdür. Ama biz şimdi onların gerçek yararlarını doğru şekilde birlikte çalışmalarında sinerjilerinde yattığını anlamaya başlıyoruz. Antioksidan ordusuna baktığımızda bu ordunun bileşenlerinin kendi başlarına güçlü olduklarını görmekteyiz ama onlara, başka antioksidanlarla birlikte çalışma fırsatı verildiğinde, hastalığı yenebilmek ve yaşlanmayı yavaşlatabilmek için çok daha güçlü bir savaş gücüne sahip olduklarını görüyoruz. En bilinen ve en etkili antioksidanlar E vitamini, C vitamini ve Beta karotendir. Bunların dışında çok çeşitli ve değişik yönlerden fayda gösteren antioksidanlar vardır. Bunların doğru şekilde bir araya getirilmesi bu günkü bilgilerimize göre en iyi sonuçları vermektedir. Bu nedenle herhangi bir antioksidan takviyesi kullanacaksanız, bunu doktorunuza danışarak yapın ki, fayda görüyorum diye boş yere yanlış kombinasyonlar yapıp, hem kıymetli yıllarınızı, hem de paranızı boşa harcamayın. Takviye için doktora danışın Yaşlanma hızımızı negatif yönde etkileyebilirler. Hücrelerdeki DNA'ya hasar vererek kanserleri başlatabilirler. LDL kolesterolün arter duvarlarına yapışmasına neden olarak kalp hastalığında artışa yol açabilirler. Katarakt oluşmasına ve göz merceğinin dejenerasyonuna yol açarak sonunda körlüğü neden olabilirler. Artritte eklemlerin iltihabına katkıda bulunabilirler. Beyin hücrelerine hasar vererek parkinson veya alzheimer hastalığı gibi nörolojik bozuklukları teşvik edebilirler. Belirsiz sorunlardan, ciddi hastalıklara kadar pek çok olumsuz durumları kötü yönde etkileyebilirler. Serbest radikallerin zararlarına bazı örnekler