29.03.2012 - 01:00 | Son Güncellenme:
NEŞE MESUTOĞLU nese.mesutoglu@milliyet.com.tr
Mihrabat Korusu size ne zaman devredildi?
2004 yılında... İstanbul’da burası gibi sanıyorum 50’ye yakın yer, 2004’e kadar ihaleye çıkarıldı. Şehrin her tarafındaki mesire alanları bizim gibi işletmecilere verildi. Sonrasında projeleri hazırlayıp faal hale geçirmemiz 2006 yılı gibi oldu.
2004 yılı öncesinde nasıl hizmet veriyordu?
Orman Bakanlığı’na devrolmadan önce atıl kaldı. 1970’li yıllarda mesire alanı oldu. Üzerinde hiçbir tesis yoktu. Günübirlik, konaklaması olmayan, dinlenebilecek yer oldu. 2004’te yapılan özelleştirmelerle burası gibi yerler bizler gibi kiracılara verildi. 2011’de de ‘Tabiat Parkı’ ilan edildi, artık mesire alanı değil. Özelleştirmelerde temel politika hem halk için doğaya yakın bir ortam sunmak, hem de yeni iş alanlarının kazandırılmasıydı. Orman Bakanlığı’nda bulunduğunda hem kira alınamıyor, hem buradaki bekçilere maaş ödeniyordu.
Ne kadarlık bir alandan bahsediyoruz?
200 dönüm. Kapalı bir restoranı ve bahçesi olan ‘Masal Bahçe’de bin kişi ağırlanabiliyor. Yukarıdaki ‘Kale Bahçe’deyse 500 kişi ağırlanıyor. Ayrıca anfitiyatro, spor sahası ve eğitim alanları olan bir çocuk kulübü var. Tesis içinde
1.5 kilometrelik yürüyüş parkuru bulunuyor. Bir de ‘Hedera’ isimli kafemiz var.
Bu alanda tarihi kalıntılar var mı?
1-2 ahır kalıntısı var ama tarihi değer taşımıyor. Birkaç su deposu var. Bir söylentiye göre buradaki sarnıçtan girince Hidiv Kasrı’na kadar gidiyormuş. 18’inci yüzyıldaysa Mihrabat Kasrı yapılıyor, ancak kasır inşa edildikten sonra öfkeli yeniçeri daha kimse taşınmadan yakıyor. O kasrın nerede olduğuna dair bir bilgi edinemedik..
Ne tür davetlere ev sahipliği yapıyorsunuz?
Düğün, nişan, nikah, ürün tanıtımı, iş yemekleri, konferanslar, dernek organizasyonları gibi bütün etkinlikleri yapıyoruz. Buraya gelen, evimize gelen misafirden farksızdır. Sadece sayısı daha fazla, üstelik üzerine para alıyorsunuz. Müziği, kokusu, güleryüzle karşılanması, sorulan soruya verilen yanıtla kaliteli bir hizmet sunuyoruz..
Restoran konsepti nedir?
Türk-Osmanlı mutfağı hazırlıyoruz. Izgarası, kebabı, tandırıyla zengin bir mönümüz var. Sabah, öğle, akşam tercih edilen bir yer. Aşçıbaşı ve yiyecek içecekten sorumlu arkadaşımla devamlı farklı restoranlara gidiyoruz. Rakiplerinizi ne kadar iyi tanırsanız, kendinizi de o kadar iyi tahlil edersiniz. Bu konuda çok hassasım. Et ve yağ seçimine, soslara özen gösteriyorum. Sunumuna da önem veriyoruz.
Anadolu Yakası sakinlerine mi hitap ediyorsunuz?
Avcılar ve Maslak’tan gelenler de var. Tabii hepsinin tercihi hafta sonu. Bizim gibi cadde üzerinde olmayan, geçerken uğranılamayan mekanların kaderi bu. Yazın akşam 19.00 sonrası da cazip oluyor.
Yılda kaç kişi ağırlıyorsunuz?
250 bin kişi. Bunun 25-30 bini davetlere, 30-40 bini kahvaltıya geliyor. Nisan sonu ve haziran başı arasında
20 bin öğrenci ‘Doğada Bir Gün’ adı altındaki okul gezisinde çocuk kulübüne getiriliyor. Çocuk kulübünde hemşiresi, animatörü, eğitim danışmanlarıyla günde 80-100 kişinin çalıştığı oluyor. Çocuklar sabah kahvaltı yapıyor, aktivitelere katılıyor, sonrasında öğle yemeği yiyor. 2 bine yakın okul portföyümüz var. Gelecekte yaz okulu projemiz de olacak.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün ışıklandırılması akşamları ilgiyi artırdı mı?
Boğazı panoramik açıdan görüyoruz, iki köprüyü de en iyi gören manzara burada. Fatih Köprüsü 2011 yazında aydınlatıldı. Projesi birkaç sene sürmüş. Mimarlar Odası karşı çıkmış. Bir anlam yüklenmesini istemiş. Şimdi görsel olarak daha şenlikli oldu. Akşam çekilen fotoğraflarda arkanızdaki köprünün aydınlatılmış olması hoş bir görüntü veriyor. Bize göre bu açı çok güzel. Ama Cemile Sultan Korusu’ndaki İTO’yu işletenlere sorun, en güzel manzara onlarındır.
Ama ünlü şiirler buradan yazılmış.
Öyle. Özdemir Asaf ve Yahya Kemal bazı şiirlerini buradan bakarak yazmış.
“GIDA SEKTÖRÜ iÇiN BAKANLIK KURULMALI”
Yiyecek-içecek sektöründe devlet politikaları değiştirmeli. Hatta bunun için özel bir bakanlık kurulmalı. Turizmde en önemli faktör, yiyecek-içecek. Bu sektörde çok sayıda kişi istihdam ediliyor. Tamamiyle el emeğiyle dönüyor. Gerek eğitim, gerek kalitenin artırılmasıyla ilgili bazı yatırımlar dikkatle gözetilmeli. Türkiye’ye gelen turist bir şekilde yemek yiyor. Ama büfede ama restoranda... Türkiye hizmet sektöründe başarılı değil. Herkes bu işe soyunabiliyor. Biraz elinden geliyorsa “Ben kebap yaparım” diyor, restorancı oluyor. İşletmelere ruhsat verilirken altyapıya dikkat etmeli.
MiHRABAT KASRI’NI YENiÇERiLER YIKTI
Kanlıca’da Fıstıklı yokuşundan körfeze inen alandaki Mihrabat Korusu, I. Mahmut zamanından itibaren padişahlar tarafından atla gezinti alanı olarak ilgi görür. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış, III. Ahmet’e armağan edilmiştir. Mihrabat Kasrı, yeniçeri isyanıyla yapıldığı hafta içinde yakılarak yok olmuştur. Yahya Kemal’in İstanbul’u seyretmek için seçtiği Mihrabat Korusu, çeşitli yazar ve şairlere güzel manzarasıyla ilham vermiştir.
ÖZDEMiR ASAF’IN DiZELERiNDE
“Şu anda İstanbul’da olmak isterdim. Mihrabat Korusu’nun dar yollarında seninle Yan yana, yana yana yürümek...
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul’u.”