13.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
malphan@milliyet.com.tr Yolunuz düşerse müzikali izlersiniz ama elimde müzikalden veya şu an çekilmekte olan Hollywood filminden çok daha etkileyici bir şey var. Esas "Grey Gardens" bu. Araştırınca müzikalin aslında aynı adlı belgeselden uyarlama olduğunu öğrendim. Belgeseli nereden bulacağımı fazla düşünmem gerekmedi. Evinde bir DVD cenneti olan eski patronum, Sabah Ekler Yayın Yönetmeni Elçin Yahşi'yi aradım. Ve tabii belgesel mevcuttu arşivinde.Acayip bir hikâye! Bugünkü reality şovların babası olarak nitelendirilebilir. Kahramanlarımız, "Küçük Edie" ile annesi "Büyük Edie", yani Edith Ewing Bouvier. Bouvier soyadı tanıdık geliyor mu? Evet, bu kadınlardan yaşlı olanı, first lady Jacqueline Bouvier Kennedy Onassis'in (Jackie O) teyzesi, genç olan ise kuzeni. Fakat bu anne-kızın kaderi pek Jackie'ninkine benzememiş. Bunlar New York'un zengin semti East Hampton'da 28 odalı, 75 kedili bir çöp evde, beş parasız yaşıyorlar. Kediler her yere tuvaletini yapmış. Duvarlardaki deliklerden rakunlar girip çıkıyor. Kadınlar yatakta dondurma ve mısır yiyor; hatta mısırı yatağın yanındaki ocakta kaynatıyorlar. Bir arkadaşım Broadway'de "Grey Gardens" müzikalini izlemiş, anlata anlata bitiremedi. Müzikal bu yıl iki dalda Tony ödülü aldı, önümüzdeki dönemde de Londra'da sahnelenecek. Başrollerini Drew Barrymore ile Jessica Lange'in paylaşacağı "Grey Gardens" filmi ise 2008'de vizyona girecek. Bu anne-kız vaktiyle havalı hayatlar yaşamış, aristokrat çevrelerde büyümüş. Küçük Edie aranan bir model o yıllarda; Joe Kennedy, Jr ile nişanlanıyor, dünyanın en zengin adamlarından J. Paul Getty ile flört ediyor. Bir ara Manhattan'da yaşıyor. 1952'de hasta annesine bakmak için onun yanına taşınıyor. Büyük Edie'ye 1923'te bu ev verildiğinde Doğu kıyısındaki en güzel bahçeye sahip ama gelin görün ki belgeselde bu bahçeden eser kalmamış. Büyük Edie'nin babası öldüğünde sağlam bir miras bıraksa da abisi parayı kendi kızları Jackie ve Lee (Radziwill) arasında paylaştırıyor. Büyük Edie'nin payına ayda 300 dolar gibi komik bir rakam düşüyor. Anne-kız evdeki Tiffany marka gümüşleri satarak geçiniyorlar. 1971'de sağlık müdürlüğünden adamlar evi teftişe geliyor ve skandal patlıyor. Temizlenmezse eve el koyacaklarını açıklıyorlar. Skandaldan rahatsız olan Jackie Onassis "yardım elini" uzatıyor, verdiği 32 bin dolarla ev temizleniyor, bin adet çöp torbası çıkarılıyor. Jackie O yardım ediyor İki kadın şöhreti Maysles Kardeşler'in 1975 tarihli bu belgeseliyle yakalıyor. Belgeselde anne-kız arasındaki güçlü bağ ortaya konuyor; gündelik hayatları, kavgaları gözler önüne seriliyor. Sürekli geçmişe gönderme yapılıyor, eski fotoğraflara bakılıyor. Kadınların bedenleri yaşlandığı halde, geçmişte takılı kalmışlar ve bu ev zamanın unuttuğu bir yere dönüşmüş. Küçük Edie saatin kaç olduğunu bilmiyor, annesi tarihi sorduğunda yanıtlayamıyor. Aynı sözleri tekrarlıyor, aynı şarkıları söylüyor.Hep gitmekten söz ediyor ama lafta; alıp başını gidebilecek gibi değil. Bu yolla annesini tehdit ediyor ama annesi kızının güvensizliklerine parmak basarak onu kontrol altında tutmayı biliyor. Kontrolcü davranışlara Edie şarkı söyleyerek, dans ederek karşılık veriyor. Annesi bazen kızının sesini, tipini, okuduğu şiirleri övüyor, hemen ardından onu hiç evlenmediği için aşağılıyor. Sürekli kendini anneye beğendirmeye çalışma hali, başaramamanın yılgınlığı ve çocuk kalmak... Kâbus gibi ama bu ilişki farklı. İki kadın birbirlerinin yansıması aslında. Geçmişleri, müzik ve hayvan sevgileri, ailenin kutsallığına olan inançları ortak. Toplumdaki marjinal konumları da onları birbirlerine bağlıyor. "Grey Gardens", hayattaki seçenekleri sınırlanmış belli bir sosyal sınıfa ait kadınları anlatan bir film aslında. Kadınlığın geleneksel üst sınıf mevhumlarına karşı duran Büyük ve Küçük Edie birlikte dünyayı karşılarına almış bir anne-kız. Amazon'dan mı sipariş edersiniz, yurtdışına giden birinden mi istersiniz bilmem ama ne yapıp edin bu filmi mutlaka izleyin. Geçmişe gönderme "Grey Gardens" belgeselinde bu iki aristokrat kadının nasıl sürünecekleri noktaya kadar düştükleri anlatılmıyor. Öncesini bilmiyorum ama belgeselden sonra, dünyanın onların varlığını öğrenmesi dışında hayatlarında çok bir şey değişmiyor. Küçük Edie ancak annesi öldükten sonra özgürlüğüne kavuşuyor. 1979'da evi Washington Post'un eski genel yayın yönetmeni Ben Bradlee'ye satıyor. Bugün bu evin bulunduğu sokakta Steven Spielberg'in de evi var. Küçük Edie daha sonra yıllardır hayalini kurduğu Manhattan'a taşınıyor, kabarede çalışıyor, şarkı söylüyor ve renkli hayatından kesitler anlatıyor. Hayatının son günlerinde Florida'da yaşıyor ve beş yıl hiç kedi sahibi olmuyor. 2002'de ölüyor. Kedilerden vazgeçiyor