“KARDEŞiM, SEVGiLiMi BABAM YÜZÜNDEN ÖLDÜRDÜ”

Sol yanağında iki santimetre çapında koyu gri bir iz duruyordu. 30 yaşlarındaki bu adam, gözleri kapalı, kanepeye yığılmış durumdaydı. Sol elinde televizyon kumandasını tutuyordu. Sağ elinin altında, çakmak, tütün ve sigara kağıdı duruyordu.
Los Angeles polis memuru Monsue’nün bu yeni müşterisi, bir sigara içip televizyon izlemeyi umuyor olmalıydı. Ona ateş eden kişiyse yan odada kelepçeli olarak oturuyor ve “Öldürmek istemedim. Tabancayı elimden almaya çalıştı. Kanepenin üzerinde boğuştuk. Bu bir cinayet değil. Lütfen bana inanın, böyle bir şeyi planlasam babamın evinde mi yapardım?” diyordu. Monsue, gezegenin bu en lüks semtinde böylesinde dokunaklı bir sahneyle karşılaşacağını tahmin etmemişti. Tabanca bulunmuştu. En az 800 dolar değerinde 45 kalibrelik yarı otomatik Sig Sauer, uzmanların ya da başka deyişle gangsterlerin kullandığı bir silahtı.

Şaşırtan isim
Ev sahibini görünce şaşırdı. 66 yaşındaki Marlon Brando’nun konuşmaya başlamasını bekledi. Brando, 1990 yılının 16 Mayıs gecesi evine gelen polisi bizzat kendisi çağırmıştı. Telefonda kurbanın 20 yaşındaki kızı Cheyenne’in erkek arkadaşı Dag Drollet olduğunu söylemişti.
Brando, oğlu Christian ve Cheyenne’in o akşam dışarıda beraber yemek yediklerini anlattı. Cheyenne erkek kardeşine Dag’ın onu sürekli dövdüğünü söylemişti. Christian tabancayı bir arkadaşının evinden almış olmalıydı. Kimse silah sesi duymamıştı. Brando televizyon odasına geldiğinde, oğlunu elinde bir tabancayla bulmuştu. Evet, tetiği çeken oğlu Christian Brando’ydu. Babasına Dag’ı öldürdüğünü söylemişti. Monsue, Brando’ya cinayet saatini sordu. Yanıt “Evde saate bakmam ama 22.00’ye geliyordu” oldu.

Tesadüf değildi
Monsue, vakayı inceleyebilmek için Brando’nun hayat hikayesini öğrenmek istedi. Üç evlilik, onlarca sevgili, 2-3 ev, çılgınca seçimler ve dokuz çocuk. 1957’de 33 yaşındayken filmleri ona başarı ve servet getirmeye başlamıştı. Sekiz aylık hamile Hint oyuncu Anna Kashfi’yle evlendiğinde bir yuva kurma telaşındaydı. Mulholland Drive’daki bu sade eve yerleşmişlerdi. İki hektar üzerindeki 300 metrekarelik evde, iki yatak odası vardı. Ortalama bir zevkle dekore edilmişti. Güzel bir bahçesi ve büyük havuzu vardı.

Zalimlikle suçlandı
En baştan itibaren bu ev, fırtınalı anlara sahne olacaktı. İlk oğlu Christian, 1958 yılının mayıs ayında dünyaya geldiğinde, eve neşe getirmedi. Annesi Anna çok içiyordu ve çocuk, 78 IQ’yla normal zekanın çok altında doğdu. Dört ay sonra Anna, Brando’ya boşanma davası açtı. Christian’ın velayet savaşı 13 yıl sürdü ve kazanan babası oldu. Babasının yokluğunda annesinden pek çok defa dayak yemiş ve cinsel istismara uğramış Christian’ın silah merakı ve uyuşturucu bağımlılığı vardı.

Cheyenne’i çok sevmişti
Cheyenne, dayanılmaz cazibesiyle kadınların ilgi odağı olan ve şöhretin tadını çıkaran Brando’nun rol arkadaşı Tarita Teriipia’dan olan kızıydı. Ünlü oyuncu, 1970’de dünyaya gelen bu kıza büyük bir sevgiyle bağlandı. İniş çıkışlı ruh hali ve öfke nöbetleriyle tanınan bu kırılgan genç kız, mutluluğu uyuşturucuda arayacaktı.
Bir gün Brando’yu Toronto’da film setinde ziyaret etmek istedi. Babasının kendisini reddetmesi üzerine öfkeden çılgına dönen genç kadın, saatte 150 kilometre hızla sürdüğü cipiyle hayatını karartacak bir kaza yaptı. 19 yaşındaydı. Kazadan sağ kurtuldu ancak yüzü yara izleriyle tanınmaz hale geldi. Brando, en iyi estetikçilerin operasyonları sayesinde kızının aynaya ağlamadan bakmasına yardımcı etti. Ancak bu süreçte genç kızın tüm psikolojisi paramparça olmuştu.
Cheyenne, bir dargın bir barışık olduğu sevgilisi Dag Drollet’den hamile kaldı. Sürekli sakinleştirici kullanıyor ve durmadan sigara içiyordu. Brando, doğum için kızını ve Dag’ı evine davet etmişti.

Sonra intihar etti
Bunalımlı ve sorunlu obez bir adama dönüşen eski seks sembolü için yakın bir dostu “Kilosu sürekli artıyor, yaşama sevinci ve hayata ilgisi azalıyordu” diyordu. Alkolik ve şiddet eğilimli oğlu, uyuşturucu müptelası hamile kızı, kızını döven sevgilisi bu mutsuz dünyasına neşe getirmiyordu.
Bir hafta birlikte yaşayan aile sakinlerinin hali, evden çıkan bir cesetle özetlenmişti. Christian, Dag’ı öldürmüştü. Milyonlarca dolarlık servetine ve parıltılı kariyerine karşın ünlü aktör, oğlunu kurtara- madı. Christian, 10 yıl hapis cezası aldı. Cheyenne, Tuki adını verdiği bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Ama dram sona ermemişti. Beş yılı psikolojik tedaviler ve intihar teşebbüsleriyle geçirdi. 1995’te ‘Paris Match’a verdiği bir röportajda “Eğer 1990 yılında sanık olarak ifade verebilseydiniz, ne söylerdiniz?” şeklindeki soruyu, “Bu cinayetten babamın sorumlu olduğunu söylerdim. Ben hep Marlon Brando’nun ‘kurbanı’ oldum, onun kişisel mutluluğu için kurbanlık bir koyun gibiydim” diye yanıtlamıştı. Bu röportajdan birkaç ay sonra da evinde kendini asmış olarak bulundu. 25 yaşındaydı.