Kıbrıs’a borcunu filmle ödeyecekKıbrıslı anne ile yine Kıbrıslı olan babasının büyük aşkının ilk meyvesi Zeki Alasya. Şimdilerde Kıbrıs’ta çekmeyi düşlediği bir aşk filmi için gerekli parayı denkleştirmeye uğraşıyor...NURDAN AKINER Bir Buda hayranı olan ve evinde tam 571 tane Buda heykelciği bulunan Zeki Alasya’nın aslen Kıbrıslı olduğunu biliyor muydunuz? Biz de yeni öğrendik. Öyle ki, o, sınırları Kıbrıs’ı aşan büyük bir aşkın meyvası. Kimya öğretmeni olan Lefkoşalı eczacıkimyager Ahmet Reşat Bey’le Seniha Hanım’ın oğlu Zeki Alasya, eşine zor rastlanan bir aşkın ilk meyvası. Biz sorduk, o yaşamının gizli kalmış yönlerini anlattı.
İnsanların çoğunun aşka olan inancını kaybettiği günümüzde, hiçbir yerde anlatmadığınız bu öykü nasıl gelişmiş?
- Annem çok küçükken babamla nişanlanmış. Ama babam, üniversitede okumak için İstanbul’a gelince ayrı düşmüşler. Sarışın, yeşil gözlü ve çok güzel olan annemin ailesi de onu Türklerle Rumların birlikte yaşadığı bir köyün toprak ağasının oğlu Minur Bey’le evlendirmiş. Annem çok mutsuzmuş. Bu sırada iki yaş arayla üç erkek çocuk dünyaya getirmiş. Bir apandist ameliyatı için çocuklarını da yanına alıp İstanbul’a gelince bir daha geri dönmek istememiş. Annemle babam İstanbul’da çok büyük bir aşk yaşamışlar. Kıbrıs’taki kocası ayrılmaya razı olmayınca ancak 1948 yılında boşanmışlar. Ancak onlar boşanana kadar 1943’te ben, 1945’te kızkardeşim dünyaya gelmiş. Sadece diğer kızkardeşim onlar boşandıktan sonra doğmuş.
Aşklarını da hayatlarını da bağımsız yaşayan güçlü kişiliklerdensiniz, bu nedenle evliliğin size yakın olmadığı doğru mu?
- Herkes evlendi, ben bekar kaldım. İlk eşim çok iyi bir evlilik yaptı mutlu oldu. kızım evlendi mutlu oldu. Ben de evlenmeyip mutlu oldum. Şimdi Sema Yunak’la çok saygın bir beraberliğimiz var. Farklı evlerde yaşıyoruz ve mutluyuz.
Beraberliğinizin Sema Yunak’a zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
- Benimle beraber olduğu için acı bir fatura kestiler ona. Bugün ‘oyuncuyum’ diye geçinenlerin hepsinden, hem güzelliği hem de yeteneğiyle çok üstün. Bu işin yapanların insanlarla ilişkilerinde elastiki, mavi boncukçu ve cilveli bir polik tavır hakim. Sema, doğru bildiğini söyleyen tavizsiz biri. Bazen kendimi mafya liderleri gibi hissediyorum, hani onların yanındaki insanlara kolay kolay yaklaşılmaz ya.
Geçmişe dönük pişmanlıklarınız var mı?
- Metin’le birlikte Cumhuriyet döneminin en çok para kazanan oyuncularıydık. Metin, şu anda çok ciddi bir servetle rahat etmiş durumda. Ben 58 yaşımdayım. Hala kirada oturuyorum ve borcum var. İleriye dönük yaşamadım, para kaybettim ama aynı para yine elime geçse yine aynı şeyi yaparım. Ancak hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum dersem de yalan olur. Örneğin; 21 metrelik motorlu tekne yapmak yerine ev alsaydım şimdi böyle düşünmezdim. Kuzguncuk’ta eski bir Rum ilkokulu aldım. Boğaziçi İmar ve Anıtlar Kurulu çok uğraştı. Rüşvet alamayacaklar diye ruhsat vermediler. Ben de o evi satıp iki ev almaya çalıştım ama borçlarını ödeyemedim. Bankaya olan kredi borcumu öderken evler de elimden gitti.
Elinize para geçtiğinde gerçekleştirmek istediğiniz ilk şey nedir?
- Çok önemli iki sinema projem var. Birincisi 6-7 Eylül olaylarıyla başlayan ve günümüze kadar devam eden bir hikaye. İkincisi ise, anavatanıma olan sevgimi gösterme fırsatı bulacağım bir film. Gazimagosa’daki Maraş bölgesinin bügünkü halinde geçiyor. Öyküde, Rum ve Türk iki sevgilinin bu boş bölgede kendilerine gizli bir
dünya kurmasını anlatılıyor. Bu film için Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş her konuda destekleyeceklerini, TSK’nın da yardımcı olacağını söyledi.
MAGAZİN