Cadde"Kocam Beşiktaşlı"

"Kocam Beşiktaşlı"

16.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fanatik Fenerli. Dünyası, iki oğlu ve ailesi üzerine kurulu. Amacı kadınları tribünlere çekmek ve holiganizmi yok etmek. Herkesin peşinde olduğu Zeynep Sabancı, Şenay Düdek ile konuştu...

Kocam Beşiktaşlı

lk kez karşılaştık ve tanıştık. Gözlerinin içi gülen, sıcak bakan, sevecen, saygılı, kocasına aşık, dürüst, çok güzel bir kadın Zeynep Sabancı. İyi bir anne ve eş. Cemiyet ve sosyete sayfalarında pahalı mücevherler, tantanalı giysilerle yer alan sosyetiklerden değil. Akıllı, eğitimli, dolu. Onu tanıdığım için mutluyum. Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Sabancının medya danışmanı olan sevgili arkadaşım Barbaros Şansala kocaman bir teşekkür borçluyum. Evet, buyrun medyanın peşinden koştuğu Zeynep Sabancı ile yapılan ilk röportaja... İlk kez karşılaştık ve tanıştık. Gözlerinin içi gülen, sıcak bakan, sevecen, saygılı, kocasına aşık, dürüst, çok güzel bir kadın Zeynep Sabancı. İyi bir anne ve eş. Cemiyet ve sosyete sayfalarında pahalı mücevherler, tantanalı giysilerle yer alan sosyetiklerden değil. Akıllı, eğitimli, dolu. Onu tanıdığım için mutluyum. Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Sabancının medya danışmanı olan sevgili arkadaşım Barbaros Şansala kocaman bir teşekkür borçluyum. Evet, buyrun medyanın peşinden koştuğu Zeynep Sabancı ile yapılan ilk röportaja... ŞD-Fenerbahçe tutkusu sizde ne zaman başladı? Fanatik misiniz? ZS-Tutku doğuştan. Fanatik sayılırım. Maçlarda acaip heyecanlanıyorum, Galibiyetlerde aşırı sevinip yenilgilerde müthiş sinirleniyorum. ŞD-Hiç tribünlerde maç izlediniz mi? ZS-Defalarca. ŞD-Fenerbahçe 1940 yılında, hem de erkek voleybol takımında, kadınları profesyonel anlamda spora kazandıran bir kuruluş. Siz Fenerbahçe içinde nasıl bir misyon üstleneceksiniz? ZS-Amacım, çağdaş Türk kadınına sporu sevdirmek, spor yapan bayanların sayısını arttırmak. Ayrıca tribünlerde yaşanan çirkinlikleri yok etmek, holiganizmi kaldırmak, Süreyya Ayhan gibi yeni sporcular keşfetmek, Anadoludaki yetenekli sporcu genç kızlarımızı spora kazandırarak milli menfaatler sağlamak... Sosyal komitede görevliyim. Türkiye genelinde kulüpler arası koordinasyon ve komünikasyonu yükseltmeye çalışacak bir proje var. Şirketleşme grubunda da görevliyim, bu proje globalleşme ile birlikte yürütülecek. Fenerbahçe Lisesinde eğitimi yükseltmek ve üniversiteyi hayata geçirmek de görevim. İcra kurulunda da etkinliğim var ama, bence Fenerbahçedeki misyonum daha önemli. ŞD-Hangi sporları yapıyorsunuz? ZS-Çok sportmen değilim. Çocukluk yıllarında bisiklete biner, çok misket oynardım. Amerikan misketleri toplar, top sporları ile uğraşırdım. Ailede tek kız çocuğu benim. Yaşamım erkekler arasında geçti. İki ağabeyim var. Kalamış Tenis Kulübünde genç kızlığımda bol tenis oynadım. Lise yıllarında da voleybol. Çocuklarımı da böyle yetiştiriyorum. Büyük oğlum profesyonel anlamda tenis oynar, yüzer ve kış sporları yapar. ŞD-Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, tribünlerde küfüre savaş açtı. Kadın yönetici olarak siz ne yapmayı düşünüyorsunuz? ZS-Sevgili basın danışmanım Barbaros Şansal ile (ünlü modacı Yıldırım Mayrukun ortağı) bir projemiz var. İlk kez size açıklıyorum: Taraftara Mektup. Bu, tabii ki Fenerbahçe Yönetim Kurulu adına olacak. Taraftara, maç biletiyle birlikte bir mektup ileteceğiz. Küfüre hayır diye duygusal, sıcak bir mektup olacak. Çok etkili olacağını düşünüyorum. ŞD-Eskiden Galatasaray tribünlerinde kadın taraftar sayısı fazlaydı. Son zamanlarda Fenerbahçede arttı. Bu konuda sizin bir çalışmanız olacak mı? ZS-Amacım kulüp yönetiminde bayan sayısını arttırmak, böylece maçların daha seviyeli olmasını sağlamak. Ne kadar çok bayan yönetici olursa, kadın izleyici de o kadar çok artacak bence. ŞD-Yönetime seçilmeyi gerçekten istediniz mi? Yoksa bir hava mı bu? Seçildiğiniz an neler hissettiniz? ZS-Hava olayı kişiliğime çok ters. Çoğu zaman kimliğimi saklarım. En basiti, tanımadığım bir doktordan randevu alırken bile adımı söylerken çekinirim. Soyadımı hiç prestij olarak kullanmadım. Yönetime girmem sürpriz oldu. FB Otomotivin yönetim kurulundayım. Fenerbahçe Kulübü ile çok işler yaptık. Araba alım satımı gibi. Fenerbahçenin reklam ajansı da İzmir ve Ege Bölgesinde bizim arabalarımızın reklamını yaptı. Yani aramızda bir tanışıklık vardı. Aziz Bey ile görüşüyorduk zaten. ŞD-Teklif onlardan geldi yani? ZS-Evet, önce kabul etmedim. Ama Aziz Beye müthiş saygım vardı. Aziz Yıldırım ve ekibi olmasaydı teklife sıcak bakmazdım. Aziz Bey beni yönetimde görmek istediğini eşim Mehmet Beye de söyleyince, iş ciddileşti. Aziz Bey ben Çeşmedeyken adımı listeye yazmış. Eşim de çok ısrar edince girdim. Seçilince önce şaşırdım. Sonra cesaret geldi, mutlu oldum, sevindim. Türk sporuna katkıda bulunma açısından da onur verici. Beni İstanbul camiasında tanımazlar. Sabancı Ailesini tanıdıklarını, ama benim arka planda kaldığımı söyledikleri zaman inanın daha çok hoşuma giderdi. Ben şimdi Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi olarak tanınmaktan gurur duyuyorum. Yani Zeynep Sabancı olarak bir düğünde taktığım mücevherler, giydiğim pahalı elbiselerle tanınmaktansa böyle bir tanıtım daha hoş, daha gurur verici. ŞD-Aziz Yıldırımı nasıl bulursunuz? ZS-Çok tatlı, çok beyefendi. Kendisine büyük bir sevgi besliyorum. Sanki Aziz Yıldırımı çocukluğumdan beri tanıyor gibiyim. Dayım, amcam gibi, aileden. İlk tanıştığımda da bunu hissettim. Son derece doğal, sempatik, babacan. Yönetimde kızdığı anlar oluyor tabii. Ama önce insan ve insanlara saygılı. Dürüst, kişilikli... ŞD-Erkek yöneticiler arasında tedirginlik yaşadınız mı? ZS-Asla. Dedim ya, hayatım erkekler arasında geçti. Üniversite yaşantımda da üç kız öğrenciydik. Yani erkeklerle aynı ortamda olmaya alışkınım. ŞD-İlk yönetim kurulunda ne yaptınız? ZS-Sağolsun, eşim Beşiktaşlı olduğu halde Aziz Bey onu da davet etti. Onun gelmesine tabii ki sevindim. Beylere beni bir erkek olarak görmelerini, kendilerini rahat hissetmelerini, hatta küfür bile edebileceklerini söyledim. Çünkü hepimiz aynı amaç için bir aradayız. Şu an herkes rahat. ŞD-Peki kadınlarımızın spordaki yeri ne olmalı sizce? ZS-Bu çok önemli. Atatürkün bir sözü var, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur". Sağlıklı nesillerin yetişmesi için kadınlarımızın spora gereken önem ve değeri vermesi şart. Spor kitleleri kaynaştıran, başarmayı, azmi sağlayan bir şey. İnsanın bedenine, çevresine saygı göstermesine yol açıyor. Bu nedenle kadınlar konken, çay partilerinden sıyrılıp sporla iç içe yaşasınlar ve profesyonel olmasa da sporun her alanıyla ilgilensinler. ŞD-Maçlarda eşinizle sürtüşme yaşanıyor, tatlı kavgalar oluyor mu? ZS-İkimiz de çok heyecanlı oluyoruz. Eşim fanatik ama, pek dışarıya vurmuyor. Benden daha sakin izler, zaten yapısı öyle. Beşiktaşın maçlarını büyük oğlumla birlikte statta izler. Ama Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarını mutlaka evde izleriz. Ben bağırıp çağırırım. Oturma odasında iki divan vardır, eşim tek başına oturur. Ben ve Fenerli olan oğullarım da karşı divana otururuz, rekabet başlar. Üçe karşı tek kalır Mehmet Bey. Biraz sinirlenir, bir paket sigara içer. Bazen kendisine özel günlerde sarı-lacivert kravat armağan ederiz. Ama kaybeden taraf bizsek, fanatik büyük oğlum ile acaip bozuluruz, Mehmeti tebrik bile etmeyiz. Eşim bizden centilmen, kazanınca bizi kutlar. Zaten bir süre sonra rekabet unutulur, akşam yemeğinde sofranın başında oluruz. Aslında bunu vurgulamak istiyorum. Yani tatlı rekabet hoş, bence bu topluma da yansımalı. ŞD-Peki eşiniz bir Beşiktaşlı olarak oğullarınızın isimlerinin baş harflerinin F ve B olarak seçilmesine karşı gelmedi mi? 9 yaşındaki Faruk (Fenerbahçe), 3 yaşındaki Burak (Beşiktaş), yani iki takımın baş harfleri. Şirketin adı da Fast & Beauty, yani hızlı ve güzel. ZS-FBnin anlamını açıklayayım. ŞD-1966 Ankara doğumlusunuz. Ne eğitim gördünüz? ZS-Ankara doğumluyum ama babamın kalp hastası olması nedeniyle çok küçük yaşlarda İstanbula yerleştik. Ben Kadıköy Kız Koleji mezunuyum. Daha sonra, erkeklerle büyüdüğüm için babam beni İsviçrenin Lozan kentindeki leydilik okuluna gönderdi. Ardından da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bülümünü kazandım. Ama kısa süre sonra ailemin isteğiyle International University of Europe, Amerikan Üniversitesinin Londra kampüsünde iş idaresi ve turizm eğitimi gördüm. ŞD-Aktif bir iş yaşamınız var mı? ZS-Fenerbahçe öncesi vardı, ama şimdi azaldı. Artık yük eşimde. ŞD-Eşinizle nasıl tanıştınız? Aşk evliliği mi oldu görücü usulü mü? ZS-Eşim benden büyük. Aynı okulda okuduk, fakat samimi değildik. Çocukluk arkadaşım Suzan Sabancı, eşimin kuzeni. Çok rahat söylüyorum, eşime aşık oldum. Çok karakterli, dürüst, dünya iyisi, insansever, müşfik. Allah başımdan eksik etmesin. Ailemdeki erkekler çok sertti. Özellikle babam. Hiç unutmuyorum, bir gün bana "Bu kadar okumanın nedeni ne? Sonunda tava sapı tutacaksın" demişti. Suzan sayesinde Mehmeti yakından tanıdım ama, yanımda hep ağabeyim vardı. Mehmet beni tanıdığında evliliği kafasına koymuş. ŞD-Aşka inanıyor musunuz? Hala eşinize aşık mısınız? ZS-İnanıyorum tabii. Hala aşığım ve bu aşkın ömür boyu süreceğini biliyorum (Eşinden sözederken gözleri ışıl ışıl ve sevgi dolu oluyor). ŞD-Sizce aşk mı sevgi mi ağırlıkta? ZS-Sevgi, çünkü uzun süreli. Nefret ettiğiniz bir insanı sevmeye devam edebilirsiniz. Sevgi ve saygı ön planda. ŞD-Bir gününüz nasıl geçiyor? ZS-Saat 06.00da uyanırım, oğlumu okula hazırlar, kahvaltısıyla yakından ilgilenirim. Evde dadı olmasına rağmen bir anne olarak eksikliğimi hiç göstermem. Daha sonra FB Otomotive giderim. Çocuklarım hayvansever. Evde kaz, ördek, balık, 14 köpek var. Onlarla ilgilenir, alışveriş yaparım. Akşam davet varsa katılırız. Gece kulüplerini değil, aile ortamını severiz. ŞD-Sizin diyete ihtiyacınız yok anladığım kadarıyla. Yiyecek, içeceklerinize dikkat eder misiniz? ZS-Pek sağlıklı değil, dengesiz besleniyorum. Kahvaltı yok, 4 bardak kahve içerim. Et yemem, vejateryenim. Balık, deniz mahsulleri de yok. Ama her türlü sebzeyi deli gibi yerim, çocuklarıma da onu aşıladım. Alkolle aram yok gibi. Eşim nadiren viski alır, ben Absolut Vodkayı severim. ŞD-Moda ile aranız nasıl? ZS-İlgilenirim ama klasiğim. Yakışanı tercih ederim. Pantolon, ceket ağırlıklı. ŞD-Marka düşkünlüğünüz var mı? Nerelerden giyinirsiniz? ZS-Var ama, ısrarcı değilim. Günlük ve gece kıyafetlerimi, kokteyl elbiselerimi Yıldırım Mayruk hazırlar. Yıllardan beri Yıldırım Beyin hayranıyım. ŞD-Siz köklü bir aileye gelin geldiniz. Sizce sosyetenin anlamı ne? Siz sosyetik misiniz? ZS-Sosyetenin Türkçedeki karşılığı sınıf. Bence halk da varoşlar da zengin sınıf da sosyete. Türkiyede yaşanan kavram kargaşasında sosyete de kurban edildi. Türk medyasına göre sosyete, her gece in yerlerde olan, pahalı mücevher takıp marka giyen, basında yeri olan insan grubu. Ama sosyete bu değil. Türkiyede tabii ki sosyete var. Nesillerin getirdiği veraseti, bilgiyi, kültürü taşıyan, eğitimli, ortalıkta görünmeyen, asude hayatları olan, tanınan kişiler. Sabah mesaileri olduğu için onları eğlencede göremezsiniz. Benim sosyete olup olmadığıma siz karar verin. ŞD-Hayır kurumlarına ya da herhangi bir derneğe üye misiniz? ZS-1907 Fenerbahçeliler Derneğinin ilk kadın üyesiyim. Sabancı vakıflarına da üyeyim. Young Present Organization-Genç Başkanlar Derneğine üyeyim. Çok güzel aktiviteleri olan, konferanslar düzenleyen bir kuruluş. ŞD-Yemek yapmasını bilir misiniz? En iyi yaptığınız yemek ne? ZS-Yıllarca yalnız yaşadım, her yemeği bilirim. ŞD-En iyi yaptığınız yemeği tarif eder misiniz? (Gülüşüyoruz, çünkü Zeynep Hanım sınavdan geçiyor) Orman Kebabı. Etler kuşbaşı, bezelye, patates, havuç, biraz soğanla yapılıyor. Basit bir şey ama, adı güzel ve eşim çok seviyor. ŞD-Sizce kadın, erkeği nasıl etkiler? ZS-Önce fiziksel görüntüsü, sonra güleryüzüyle. Erkekler civelek hanımları severler. Ve tabii zekasıyla. ŞD-Güzel, akıllı ve soylusunuz. Sizce bunların hangisi önemli? Seçmeniz gerekse oyunuzu güzelliğe mi akla mı verirdiniz? ZS-Tabii ki akıl. Akıllı insan her zaman başarılı ve güzeldir. ŞD-Müzikten hoşlanır mısınız? ZS-Yıllarca piyano çaldım. Güzel müziği severim. Klasik Türk Sanat Müziği biraz ağır basar. Zeki Müren, Ferdi Özbeğen hayranıyım. Tarkanı da beğeniyor, başarılı buluyorum. ŞD-Beğendiğiniz sanatçılar kim? Sizce Türkiyede gerçek star var mı? ZS-Yeni sanatçıları pek tanımıyorum. Bence onların arasında star yok. Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Behiye Aksoy, Muazzez Abacı birer star. ŞD-Kitap okur, film izler misiniz? ZS-Yurt dışında bol sinemaya gideriz, burada vaktimiz olmuyor, o nedenle DVD izliyoruz. Son olarak The Gifti izledim. Kitap okumayı da severim. Ayfer Tunçun Bir maniniz yoksa annemler size gelecekini okudum. ŞD-Türkiyenin şu anki siyasi durumu hakkında görüşünüz ne? ZS-Kendimi, çevremi ve toplumu üzen olaylardan uzak kalırım. Türkiyede de siyaset kötü gidiyor, o nedenle uzağım. Siyasi görüşüm yok. Siyasete de asla atılmam. Demokrasi, sporda tarafsız ve hoşgörülü olduğu için spora yöneldim. ŞD-Hobileriniz var mı? ZS-Yazın su, kışın dağ sporları. Müzik, kitap okumak, film izlemek, yemek yapmak. Son yıllarda da hat sanatı ile ilgili kurslara gittim. Eşimle iyi bir koleksiyon toplamak isterim. ŞD-Ya fobileriniz? ZS-Müthiş derecede uçak ve yılan korkum var. Psikolog da yaramadı. ŞD-Hayattan ne bekliyorsunuz? Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr ZS-Önce iki evladımı sağlıklı ve başarılı bir şekilde yetiştirmeyi. Sonra da birey olarak topluma iyi hizmetler vermek istiyorum.