Sevgilinizi kolunuza takın ve La Mouette’ye mutlaka gidin. Mekan adını, güzel manzaralı romantik terasında yemek yerken, bolca seslerini duyduğunuz martılardan almış
Bu sizi ne kadar rahatlatır veya rahatsız eder bilemiyorum ama İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre, insanların yüzde 93’ünün davranışları önceden tahmin edilebiliyormuş. Türkiye’de de açılan her restoran bana biraz bu araştırmanın sonucunu anımsatıyor.
Geçen hafta gittiğim ‘La Mouette’ ise çölde bir vaha gibi geldi. Yaratıcı yemekleriyle çok iyi bir akşam geçirdim. Galata’da Tomtom Suit’in terasında, güzel manzara eşsiz yemeklerle birleşince, İstanbul’un en iyi kombinasyonu ortaya çıkmış.
İki tane pırıl pırıl gencin başarısı bu lokanta. Cihan Kipçak ve Uryan Doğmuş yurt dışında gastronomi eğitimi alıp Türkiye’ye dönmüşler. Birkaç tecrübeden sonra Uryan Mikla restoranda, Cihan ise altı ay kadar bizimle birlikte Mimolett’te çalıştı. Cihan kendi lokantasını açmak için bizden ayrılmak istediğini söylediğinde, doğrusu üzülmüştüm. Yetenekli bir gencin gitmesine üzülürken, şimdi onun başarılı lokantasını görmek gurur kaynağı oldu.
Türk mutfağının güzel motiflerini her tabakta çok iyi bir şekilde yorumlamışlar. Başlangıç olarak yediğim karpuz ve peynir tabağı, değil İstanbul’da, bu sene dünyada yediğim en başarılı yemeklerden biriydi. Neredeyse buz kıvamında gelen karpuz küpleriyle beraber verdikleri Ezine peyniri dondurması müthişti. Ezine peynirini doğru kıvamda bir dondurma olarak vermek cesaret ister. Tuzluluk oranı ve kıvamı, her şefi imrendirecek derecede ustalıkla ayarlanmış. Özellikle, bu sıcak günlerde yenilebilecek daha güzel bir şey düşünemiyorum.
Sonrasında yediğimiz damla sakızlı karnabahar püresi eşliğinde gelen barbun ve küşneme böreği çok başarılıydı. Burada bir parantez açıp, tabakların prezantasyonundan bahsetmek istiyorum. Hepsi bir sanat eseri güzelliğinde. Tabakları bozmamak için, lokmalarımı korkarak aldım diyebilirim.
Yaratıcı tatlılar
Ana yemek olarak yediğim kaya levreği, bir şefin biraz çalışırsa, sıradan balık zincirinin nasıl dışına çıkabileceğinin iyi bir göstergesiydi. Ama asıl vurucu nokta tatlılardı. Güney’in yerel lezzetlerinden bir tanesi olan bici bici tatlısını çok iyi yorumlamışlar. Gül ve roze aromalı buz parçalarının üzerinde gelen puding yaratıcılık ve lezzet sınırlarını zorluyordu. Hep inandığım bir konu var. Türk mutfağı, dünya gastronomi haritasında hak ettiği yere, yerel lezzetlerini rafine hale getirerek girecek. Bunun en güzel örneklerinden biriydi anlattığım bu tatlı. Dünyadaki herhangi bir Michelin Yıldızlı lokantanın mönüsüne rahatlıkla girebilecek bir yemek. Diğer tatlı ise sahlep dondurmalı soğuk çilek çorbası.
Şarap listesi genişleyecek
İki küçük şey var, eğer mutlaka bir eleştiri getirmek gerekecekse. Birincisi otelin önüne arabanızı park edemediğinizden, 50 metre kadar uzaklıktaki otoparkı kullanıp, birazcık yürümeniz gerekecek. İkinci konu ise şarap listesi. Bu kadar güzel yemeklerin daha geniş ve iyi şaraplardan oluşan bir mönüyü hak ettiğini düşünüyorum. Konuştuğumda, bu konu ile ilgili hazırlıklar yaptıklarını ve çok kısa bir süre içerisinde şarap listesinin içeriğinin genişleyeceğinin müjdesini verdiler.
Derim ki sevgilinizi kolunuza takın ve bu terasa mutlaka yaz bitmeden uğrayın. Restoranın ismi olan ‘La Mouette’, Fransızca’da martı demekmiş. Güzel manzaralı bu romantik terasta, yemek yerken bolca seslerini duyduğunuz ve gördüğünüz bu hayvandan esinlenmişler. Bana ise isimleri, Türk mutfağında yaptıklarını anımsattı. İsimlerini ileride çok daha sık duyacağımıza emin olduğum bu ikili, gökyüzünün özgür ve çalışkan kuşu martılar gibi, Türk mutfağınını çok daha yukarılardan uçmasına büyük katkılar sağlayacaklar. Çetin Altan Usta’nın dediği gibi “Enseyi kararmamak lazım.”