Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye’de güzel şeyler de oluyor. Bunca kargaşa ve kötü haberi kenara bırakıp iç açıcı bir durumdan, Lüfer Bayramı’ndan bahsetmek istiyorum


Lüfer Bayramı yaklaşıyor

Bundan böyle ekim ayının üçüncü cumartesi günü ‘Lüfer Bayramı’ olarak kutlanacak. Balıkçısından aşçısına, denize ve İstanbul’a aşık herkesin katılımına açık olan bu kutlama, Fikir Sahibi Damaklar önderliğinde yapılan lüferin avlanma boyutlarına dair kampanyanın devamlılığı açısından oldukça önemli. Gelecek nesillerin de lüfer yiyebilmesi yönünde son bir sene içerisinde ciddi adımlar atıldı. İyi bir kamuoyu ilgisi ve bilgisi yaratıldı.
Kampanyanın başarılı olmasının, lüfer soyunun devamının sağlanmasının yanı sıra başka boyutları da var. Bu kampanya, bildiğim kadarıyla tutkum ve mesleğim olan gıda konusunda, Türkiye’de sivil toplumun ilk büyük başarısı olarak tarihe geçecek. Avlanma boyunun 24-25 santimetre aralığına çekilememesi ve pazarlık usulü yapılması, tam bir zafer kazanıldığı izlenimini vermese de ileride yapılacak diğer sivil toplum hareketlerinin yolunu açacaktır.

Haberin Devamı

Yarışmalar, seminerler, söyleşiler
Peki Lüfer Bayramı’nda neler yapılacak? Birçok etkinlik planlanıyor. Bunlardan biri, en büyük lüferi yakalama yarışması... Bu yarışmayla hedeflenen, her sene yakalanan en büyük lüferin boyunun, yani bir anlamda o yılın bereketinin kayıtlara geçirilmesi. Bunun dışında; gelecek nesile lüferin tanıtılması amacıyla çocuklar arasında
resim yarışması ve ayrıca birçok seminer düzenlenmesi planlanıyor. Bu
söyleşilerde, lüferin bolluk zamanlarında doğmuş eski ustalar anılarını
paylaşacak.
Gelelim kampanyaya başından beri destek veren restoranların Lüfer Bayramı’nda neler yapacağına... Yaklaşık iki senedir lüfer neslinin devamının sağlanması için bizce yasal ölçüler olan
24 santimetrenin üzerinde dahi olsa, mutfaklarına bu balığı sokmamış lokantacılar, o gün bir sivil toplum zaferinin kutlanması amacıyla mönülerine bu balığı koyabilecekler.

Sivil toplum başarısı
Emin olun; doğa duyarlılığın daha yüksek ve sivil toplum örgütlerinin daha kuvvetli olduğu Batı toplumlarında bile, böyle sonuç almak pek kolay olmazdı. Arada sırada endüstrinin sığlığından bahsediyoruz. Bu durumun tahminimce böyle kampanyalarda sonuç almak için sağladığı bir kolaylık var. Muhatap olduğunuz balıkçı, market, restorancı ve gazeteci sayısı iki elin parmaklarıyla sayılabildiğinden vurucu darbeyi yapmak nispeten daha kolay oluyor. Yanlış anlaşılmak istemem. Bunu katiyen kampanyaya sahip çıkanların emeklerini göz ardı etmek için belirtmedim. Aksine, ellerindeki gücü açığa çıkartmak için anlattım. Ben ömrü hayatımda çok az sayıda sivil toplum hareketinin istediğini aldığına tanık oldum Türkiye’de. Gıda konusundaysa bir ilk oldu. Kulağıma bu kampanyayla bazı eleştiriler geliyor. Bunların temelinde şöyle bir düşünce tarzı var: Gıda konusunda birçok başka sorun ve nesli tükenmekte olan başka varlıklar da varken, neden sadece lüfere odaklanılıyor? Lüfer kampanyası başarıya ulaştı ve diğerleri için yol gösterici oldu. Şimdi bu eleştirileri yapanlara, haklı olarak saptadıkları diğer sorunlarla ilgili benzer kampanyaları hazırlamak düşer. Bizler de umarım her ekim ayının üçüncü cumartesi kutlayacağımız Lüfer Bayramı gibi, ileride birçok bayramı hep birlikte kutlarız.