27.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Muzo, sivri dilinden dolayı Türkiye'de çalıştığı radyoları en çok kapattıran radyo programcısı. Yıllardır gecelerin sesi oluyor ve şiirli şarkılı duygulu programlara 'karşı' bir ses yükseltiyor. O hayata karşı da hassasiyetini bağırarak, kızarak hatta küfrederek gösteriyor! Muzo 97.6 frekansından yayın yapan Radyo Tatlıses'teki eğlenceli programıyla dikkat çekiyor. İlk dinleyenler bol küfürlü ve bel altı tabir edilen muhabbetlerini duyarak kendisini Nuri Alço'nun filmlerdeki karakterinin radyodaki hali gibi düşünebiliyor. O bu düşüncenin aksine duyarlılığı mizaha katarak neler öğretebilirim derdinde. Bir neslin büyümesine tanık olan Muzo, 14 yıldır mikrofonun başında. Gençlerin sırlarını paylaştığı abisi, gece çalışanların zaman su gibi akıp gitti tesellisi! Ama pek demokratik bir yayıncı değil. Programlarda dinleyicisiyle karşılıklı konuşuyor, ama tepesi attı mı telefonu kapatıyor, ağzına geleni de ardına koymuyor. Bir soru sorduk, devamı geldi ve Muzo'yla bol veryansınlı bol biiipli bir söyleşi yaptık, biiipli kısımları satır aralarına sakladık, siz boşlukları doldurun! 22.00-01.00 saatleri arasında Muzo ile Yastık Sohbetleri'ni dinleyebilirsiniz... Sürekli güldürmeye çalışmıyorum. Bunu yapanlar antipatik gelir ve yapay olur. Öyle bir kaygım olmadı. Çok komik sinirleniyor olabilirim. Söylediklerim, gün boyunca asabımı bozan şeylerin tezahürüdür. Kıl biriyim, düzgün yaşayıp aklını yitirmeden kalabilmek zor. Muzo ile Yastık Sohbetleri'ne eğlenceli, gülmeceli bir program diyebilir miyiz? Nelerden bahsediyorsunuz? Benim yayın yaptığım saat itibariyle çok opsesif bir kitleye sahibim. Çok takıntılılar, malzeme bol. Genelde nöbette olanlar doktorlar, polisler, öğrenciler o saatte çok dinliyor. Hep gece yayın yaptım, ama beni isterseniz kuşluk vaktine koyun, önce tereddüt ederler sonra alışırlar. Dinleyici kitlesi açısından sizce gece program yapmak zor mudur? O kadar pespaye ve eğreti ki bazı şeyler, dayanamıyorum, söylüyorum ve küfürler biiiplenerek üstü kapatılıyor. İlk başta dinleyicinin bu dikkatini çekiyor. Ama dinleyici kazanmak için değil, RTÜK'le başa çıkmak içindi, artık teknik bir şey haline geldi. İnsanlar her şeyini, konuşmayı yemek sürelerini sevişme vakitlerini dizilere, programlara göre ayarladılar, söyleniyorum tabii... Dinleyiciler de "Hay ağzına sağlık" diyor, bu dille kolay taşınabilir biri değilim. Radyo dünyasına kazandırdığınız bol sansürlü 'biiip'li programlarınız sizinle özdeşleşti. Dayanamıyor musunuz? Çalıştığı radyoları en çok kapatan programcıyım! Son zamanlarda ya ben terbiyeliyim ya da onlar alıştı. Eskiden radyo bütün gün kapatılır, herkes izin yapardı, şimdi böyle değil, sadece programa ceza geliyor. Programlarımda birçok insandan bahsettiğim için kurumlar tazminat öderdi. Peki RTÜK sizi taşıyabildi mi? Evet, dil olarak kabul edilecebilecek bir adam değilim, ama dinledikçe yıllarca dinleyeceğinden eminim. Liseden beri beni dinleyen, ardından üniversiteyi bitirip evlenen dinleyicilerim var. İlk dinleyen biri için kolay kabul edilir gibi gelmiyor programlarınız. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? duyarlılığı mizaha çevirip insanlara bir şeyler anlatma derdindesiniz.Ülkenin birçok yerini gezdim ve gösterilerimde de anlattım. Bakın bu adam yalın, yayında öksürüğü geldiğinde bile düğmeye basacak bir adam değil diye. Bazen "Senin ağzını burnunu kırmak geliyor içimizden o kadar ağzı bozuksun, ama o kadar da doğru söylüyorsun ki" diyorlar. Ben söyleyeceklerimi didaktik değil, eğlenceli şekilde anlatıyorum. Düşünülenin aksine siz Empati kurmasa bu kadar uzun yıllar beraber olabilir miyiz? Ben klasik Türk ailesinde yetiştim, onları anlayabiliyorum. Yöneticiler sadece kendi egoları için yayıncıya karışmıyorsa, o program çok eğlenceli, güzel ve özgür oluyor. Dinleyenleri asıl cezbeden kendi hayatlarında söyleyemedikleri şeyleri sizin canlı yayında 'özgür' bir şekilde söyleyebilmeniz olabilir mi? Ağzım bozuk ve kimine göre radyoculuğu kirletiyorum. Eleştirir eleştirir, yayınlarıma katılır, dere tepe düz gider, ama yine beni dinler! Sizin söylediklerinize katılanlar da var, sinirlenip eleştirenler de... Amacınız gelene gidene laf atayım ağzını kapatayım ise bu belli olur. Belin üstü vücudun bir bölümüyse, altı da senin! Haset dolu suçlamalar. Çamur atılıyor! 'Bel altı muhabbet'lerinizden dolayı da sürekli eleştiriliyorsunuz ve bir o kadar da seviliyorsunuz ki sohbetleriniz dinleyiciyi uykusuz bırakıyor... Hayatta farklı olmak gerekir. Ne işi yaparsanız yapın ve o işte sivrilin! Gece gelir işimi yapar, giderim. Programlarımda işime gelirse konuştururum, gelmezse düğmeye basar kapatırım! Radyoda 'farklı' olmak önemli mi? İnşallah Sadettin Saran bir televizyon alır! Daha geniş bir kitleye ulaşmayı elbette çok isterim. Muzo'nun Yastık Sohbetlerini televizyonda yapma hayali var mı? 'Sözlerimden Nuri Alço'nun radyodaki haliyim sanıyorlar!' Sohbetlerimden 'biiip'lerden dolayı ağzı bozuk küfürbaz, libidosu yüksek, seks düşkünü biri olarak, hatta Nuri Alço'nun filmlerdeki karakterinin radyodaki hali olduğumu düşünüyorlar. Oysa duyarlı olduğum konular anlaşılsın diye uğraşıyorum. Dinleyiciler tarafından hiçbir şeyi dert etmeyen, umursamayan biri profili çiziliyor...