CaddeNASIL OYUNCU OLDUM?

NASIL OYUNCU OLDUM?

30.05.2011 - 23:59 | Son Güncellenme:

İspanyol aktris Penelope Cruz, ‘Karayip Korsanları’ serisinin son filmiyle adından söz ettiriyor. Oyuncu GQ dergisinin haziran sayısına, seriye dahil olmasından Scarlett Johansson’u öpmesine, kariyerinden Woody Allen’la ilişkisine kadar pek çok şey anlattı

NASIL OYUNCU OLDUM

Penelope Cruz söze, ‘Karayip Korsanları’ projesine nasıl dahil olduğunu anlatarak başlıyor: “Rob’la (Marshall) bir yemekte bir araya gelmiştik. Bana ‘Sana bir şey sormak istiyorum ama hayır demenden korkuyorum’ dedi. ‘Hadi sor’ dedim. ‘Benimle ve Johnny’le (Depp) Korsanlar’ı yapmak ister misin?’ dedi. Bunu duyunca çığlık attım. 2009 yılında ‘Nine’ adlı bir müzikalde Rob’la beraber çalışmıştık. Onunla tekrar çalışmayı dört gözle bekliyordum.”
Aktris, “Bu işe ilk başladığımda, 16-17 yaşlarında, bir projeyi kabul etmeme ihtimalim yoktu. Sadece çalışmak istiyordum. Birlikte çalıştığım insanların bazılarının kibar, bazılarınınsa eşşoğlu eşşek olduklarını biliyordum. Ama şimdi, bunca yıllık tecrübeden sonra, bir proje için görüşme yapmaya gittiğimde karşımdaki kişi eşşoğlu eşşekse işi kabul etmiyorum. Ne olursa olsun” diyerek iş prensibini anlatıyor.

Haberin Devamı

Korkutucu derecede tehlikeli
Güzel oyuncu ‘Karayip Korsanları-Gizemli Denizlerde’de Blackbeard’ın kızı Angelica’yı oynuyor. Film, en son 10 yıl önce, ‘Blow’da rol alan Depp ve Cruz’u yeniden bir araya getirdi. Oyuncu, aktör için şunları söylüyor: “O, harika bir arkadaş. Samimi ve benzersiz. Onunla çalışmayı özlemiştim.” İkilinin dostluğu aslında çok eskilere dayanıyor. Cruz, “Amerika’ya ilk geldiğimde İngilizce söyleyebildiğim iki şey vardı. Bunlardan ikincisi ‘Johnny Depp’le çalışmak istiyorum’du” diyor.

Sürpriz yolda
Filmin çekimleri başlamadan önce, aktrisin hem Marshall’a hem de Depp’e söyleyecekleri vardı. O günleri şöyle hatırlıyor: “Hamile olduğumu öğrendim. Bunu, önce güvenlik sonra da dürüstlük adına onlarla paylaşmalıydım. Enteresan bir açıklamaydı çünkü bir aksiyon filmi çekiyorduk. Provalar sırasında, hamile olduğumu bilmeden önce çalıştığım aksiyon sahneleri vardı. Bunlar değiştirildi. Kıyafetlerim genişletildi. Tehlikeli çekimlerin hiçbirini yapamadım. Ancak kılıç savaşları beni yormadı, dans etmek gibiydi. Bunun dışında her şey güvenliydi, kendimi iyi korunmuş hissettim. Başka türlü bu işi beceremezdim.”

Haberin Devamı

İlk oyunculuk sınıfı
Penelope Cruz ve iki kardeşi, annesinin kuaför salonunda çok vakit geçirmiş zamanında. Burası için “İlk oyunculuk sınıfımdı. Durup, kadınları seyrederdim. Onları çok etkileyici bulurdum” diyor. Pedro Almodovar’ın yönettiği ‘Time Me Up! Time Me Down’ filminin oyuncu olmasındaki payı büyük. Yönetmene yakın mesafede oturan Cruz, onunla tanışma ve filmlerinde oynama fikrini kafasından atamamış. “Takıldığı barlara ya da film seyrettiği sinemalara gidiyordum. Onu uzaktan pek çok kez gördüm. Ama onunla konuşamayacak kadar utangaçtım” diyerek o günleri hatırlıyor. Kendine bir ajans bulan Cruz, menajer Katrina Bayonas’ın “Birkaç yıl sonra gel” tavsiyesini ikiletmemiş! Bir hafta sonra üç kere Bayonas’ı ziyaret etmiş, pes eden menajer bugün hâlâ Cruz’un yanında.

Video klip yolu açtı
Bir müzik grubunun video klibinde oynayan Cruz böylece sektöre ilk adımını attı. Ardından ‘Belle Epoque’ ve ‘Jamon Jamon’ filmleri geldi. Sonra da hayatının en büyük hayali... Evde otururken gelen “Almodovar, telefonda” haberi, hayallerin gerçeğe dönüştüğü an oldu. Cruz o anı, “İnanılamayacak kadar mükemmeldi. Ona her şeyi itiraf ettim. Kendisini takip ettiğimi, peşinde olduğumu. Beni oyunculuk seçmelerine çağırmak için aramış” diye hatırlıyor.
1996’da ‘Live Flesh’le ilk kez yönetmenin kamerasının karşısına geçer Cruz. Filmin sadece ilk sekiz dakikasında rol alan oyuncu, o sahneyle parladı: “Otobüste doğuran bir hayat kadınını canlandırıyordum. Her şey görülüyordu, renkli bir sahneydi.” Ardından 1999 yapımı ‘All About My Mother’ ve ilk kez İngilizce konuştuğu ‘The Hi Lo Country’ geldi. Ancak bu dönemde İngilizcesi yetersiz olan aktris sette zor zamanlar geçirmiş: “Sadece kendi repliklerimi biliyordum. Sette neler olup bittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kimseyle konuşamıyordum. Bu durum, daha çok çalışmak için beni kamçıladı.” Sonra sırasıyla ‘Vanilla Sky’, ‘Captain Corelli’s Mandolin’, ‘All The Pretty Horses’, ‘Volver’ ve ‘Vicky Cristina Barcelona’ geldi.
‘Vicky Cristina Barcelona’da birlikte çalıştığı yönetmen Woody Allen’la Cruz, birbirlerinden çok etkilenmiş. Cruz, “Bana yedek gözlüklerini verdi. Onları kullanamıyorum tabii. Bir kere denedim ama neredeyse kaza yapıyordum. Woody’le çalışmayı çok seviyorum. Ve görünüşe göre daha çok birlikte çalışacağız” diyor. Allen ise “Karşı konulmaz” bulduğu aktrise bakamıyormuş bile...

SCARLETT JOHANSSON’LA ÖPÜŞMESi
“‘Vicky Cristina Barcelona’da Scarlett’le çok iyi anlaştık. Öpüşme sahnesini çekmek ikimiz için de sorun olmadı. Ama bu konuda Woody Allen’la biraz dalga geçmek istedik. Ona, ‘Öpüşme sahnesini nasıl çekeceksin? Tek kamera mı olacak, farklı açılardan mı çekeceksin ya da yakın bir çekim mi olacak?’ diye sorduk. Kafasını eğip, elinin üzerindeki bir lekeye odaklandığını fark ettim. Beni duymamış gibi yaparak, ‘Bu güçlü İspanya güneşi konusunda endişeliyim. Hemen bir dermatoloğa gitmeliyim’ dedi.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler