ACİL ÜTÜ MÜHENDİSİ ARANIYOR
Ara ara dile getiriyorum… Çok da tepki alıyorum ama fikrim hâlâ aynı. Yaşam koçluğu denen mesleği bir yere oturtamıyorum kafamda…
İşinin erbabı kişilerin oyuncu, spor ve beslenme koçluğu gibi spesifik bir alana yoğunlaşarak bu işi yapması ayrı bir konu tabii…
Ama üç aylık kurs sonucu ‘yaşam koçu’ olmak biraz iddialı sanki.
Şu da var ki bu mesleğe soyunanların özgüvenlerinin hastasıyım! Hafta sonu yeni bir meslek dalıyla daha tanıştım. İki gayet hoş ve havalı hanım ‘ev doktoru’ olarak hizmet vermeye başlamışlar.
Evinden memnun olmayan ama kırma - dökme, mimari çalışma istemeyen kişilerin evlerinde inceleme yapıp, atılacakları atıp, kullanılabileceklerin yerini değiştirip, imalatları olan yeni cicilerle süslemek suretiyle yepyeni bir çehre kazandırıyorlarmış evlere…
Yani bir nevi rekonstrüktif plastik cerrah olduklarını söylemek mümkün bu yaratıcı kadınların. Bu iş yaygınlaşırsa bölümlere ayrılması da kaçınılmaz olacak.
Ne bileyim mutfak için ‘mutfak cerrahisi’; yatak odası için ‘jinekolojik - ürolojik ev tasarımı’, çocuk odasına ‘pediatrik ev yapılanması’, salon ve koridor için ‘endokrinel çalışma’ gibi...
Ne de olsa doktordur kendileri!
Tabii hanımefendiler üstün bir ticari zekayla yaratıcılığı birleştirip yepyeni bir şey ortaya çıkarmışlar. Saygımız sonsuz!
Benim bu tür ticari işlere kafam basmadığı için kıskanıyorum sanırım. Şimdi yaratıcı şahıslardan bazı ricalarım olacak izninizle…
Ütü mühendisi, temizlik artisti, bulaşık sanatçısı ve çamaşır direktörü gibi meslek dallarına acilen ihtiyacımız var.
Zira ütü, büyük bir sorunsal, özellikle erkek gömleklerinde mesela. Çamaşır deseniz ne, neyle; hangi renk, hangi deterjanla; hangi kumaş, hangi programda gibi bir sürü detayı var bu işin…
Mesela ben ne zaman makinaya çamaşır atsam ya bir kazak kids boyuta gelir; ya neon bir renk pastele dönüşür; ya da açılamayacak derecede buruşan bir örtü çıkar makinadan…
Bulaşık da öyle… Kimisi resim gibi dizer tabakları, temizle kirliyi ayırt edemezsiniz. Genel temizlikte durum daha vahim. Yanlış yüzeye yanlış deterjanı damlattın mı ayvayı yedin. Doğru bezi kullanma konusu ayrı bilim dalı sayılır!
Ee hal böyleyken bu işlerin doktoru, sanatçısı, mühendisi yetişsin bir zahmet!
‘İş bilenin kılıç kuşananın’ diye boşuna dememiş büyüklerimiz!
GÖZLER KEMER’DE OLSUN
Sosyal medyada ve gazete köşelerinde tatil deyince rota genelde Çeşme ve Bodrum tarafına akıyor.
Oysa gerek mevsim uzunluğu gerekse plajların çeşitliliği bakımından Antalya hâlâ turizmin başkenti.
Ben bu yazı çoğunlukla Antalya’da geçireceğim. Birkaç gün oldu geleli, Expo 2016 fuarını henüz ziyaret etmedim, o da benim ayıbım.
Bu sene Kemer, yerli turisti çekmek için çeşitli çalışmalar başlatmış. ‘Visit Kemer’ adıyla videolar yayınlıyor, yapılabilecek aktiviteleri her mecradan duyurmaya çalışıyorlar.
Kemer’in ve ona çok yakın beldelerin nefis bir sahil şeridi var. Dalış, trekking, outdoor sporlar; müzeler, antik kentler, mağaralar, gece barlar her şey mevcut turistler için…
Özellikle Beldibi, Göynük, Kiriş; Çıralı, Ayışığı, Adrasan plajları ve Olympos sahili gibi ‘dünyadaki cennet’ olarak tabir edilen yerler, otelde konaklayıp yeme - içme, güneşlenme faaliyetlerini rutine bindirmeyi sevmeyenler için ideal…