Evliliklerin sekiz ay; flörtlerin bir ay sürdüğü bir çevrede Sertab Erener - Demir Demirkan ayrılığı niye bu kadar olay oldu anlamıyorum. Bu ilişkinin 18 yıl sürmesi başlı başına bir başarı hikayesi…
Demirkan’ın biten ilişkisine ‘beşik kertmesi’ tanımı yapması çok esprili ve doğru bir yaklaşım. 24 yaşında başlayan bir beraberlik 18 yıl sonra ya biter ya da ‘mecburi’ bir ilişki - alışkanlık olarak devam eder.
İlişkinin ‘proje’ olarak adlandırılması kısmına gelince… Demir Demirkan bundan şikayetçi gibi görünse de bugün onu tanıyan kalabalık kitleyi, bu ilişkiye yani ‘projeye’ borçlu …
Ömür Gedik’in köşe yazısından öğrendiğim kadarıyla Ayşe Arman da eski ilişkisi hakkında konuşmak şartıyla röportaj yapmış kendisiyle.
Demirkan, Sertab Erener’le yaşadığı 18 yıllık ‘projeden’ daha çok uzun yıllar nemalanacak gibi görünüyor...
DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUN OKUL KAYDI
“Ali’yi hangi okula vereceksin?” diye sordu arkadaşım. Henüz bir buçuk yaşındaydı o zaman, boş boş baktım. “Çok geç kaldın, karar vermelisin” dedi.
Haklı. Hamileyken, daha cinsiyeti belli olmayan çocuğunu okula kaydettirip para yatıran insanlar biliyorum. Çocuğunu en pahalı okula gönderebilmek için masalara vura vura kocasıyla kavga eden kadın tanıdım. Tek istekleri iyi eğitim mi emin değilim.
Ankara’da seçeneğimiz sınırlı… TED Koleji, Tevfik Fikret Okulları, Bliss ve belki 1 - 2 tane daha…
Oğlum için hakkında hangisi hayırlıysa yolu ona düşsün diyorum. Seçerken aradığım tek şey ‘yabancı dil’ olmayacak onu biliyorum. Matematik ve sosyal zekaya yönelik eğitimlerin Amerikalı gibi İngilizce konuşmaktan daha önemli olduğuna inanıyorum. Bunlar şahsi fikirlerim. Ne eğitimciyim ne de pedagog…
Bizim çocuklar cin gibi...
Azılı çocukların ‘üstün zekalı’; çok bilmişlerin ‘olgun’; hırçınların ‘hiperaktif’ olarak tanımlandığı bir çağdayız. Oysa kimsenin çocuğu farklı filan değil. Bu devirde hepsi cin! Çevremdeki bütün çocuklar gitar, piyano derslerinde!
Bu harika! Sorun şu ki, herkes birer Fazıl Say yetiştirdiğine inanıyor. Çim sahada Arda Turan’lar; potada Hidayet’ler; teniste sürüsüne bereket Maria Sharapova’lar var. Hiç boş zamanları yok yavruların, sürekli oradan oraya koşturma halindeler.
Amaç çocuklara sporu, müziği sevdirmekse ayakta alkışlıyorum! Ama beklenti çıtası eldeki ürünlerin çok üzerinde gibime geliyor. Olası hayal kırıklıklarını kimsenin taktığı yok. Çünkü mutlu çocuk yetiştirme kaygısı yok sanki… Ebeveynlik işini de elimizdeki marka çanta gibi gösterişe dökmüş haldeyiz!
Neyse daha fazla kimseyi kızdırmadan minik Einstein’lara yeni dönemde başarılar, size de iyi bayramlar dilerim.