Yakın bir arkadaşım geçenlerde yeni biriyle ilk kez yemeğe çıktı. Anlatıyor nasıl geçtiğini akşamın. Çok spor yapıyormuş adam. Bizimki de kilosuna takık. Karın bölgesinde büyük bir yağ kütlesi (benim göremediğim) olduğuna inanıyor. “Nil hocayla çalışıyorum, karın yağları kasa dönüşsün diye” demiş adama. Adamdan nasıl bir yorum beklersiniz? Bir erkek ilk kez yemeğe çıktığı 36 beden bir kadına ne der bu cümlenin akabinde?
“Spor yetmez, karbonhidratı kesmen lazım” demiş, arkadaşım risottosunu ağzına götürürken. “İlk buluşmada bunu mu söyledi?” dedim.
“Bunda ne var ki?” dedi arkadaşım. Doğru. Çağımızın düşmanı karbonhidrat, başkası değil!
Geçtiğimiz aylarda ‘Güneşin Kızları’ dizisinde Selin karakterini canlandıran Hande Erçel, “Beş kilo verirsen rol senin” dedikleri için bir hafta sebze çorbasıyla beslenip kiloları attığını anlatmıştı bir röportajında. Diziye her rastladığımda çorba güzeline takılıyor gözüm. Merak ediyorum beş kilo fazlanın o güzelim kıza dizide nasıl bir zararı olabilirdi? Ama tabii yağ - kas kütlesi dışında hiçbir şey önemli değil!
Benim de kesmem gerekecek
Hayatımda ne şişman ne de zayıf oldum. Vermeye çalıştığım 2-3 kilo fazlayla gezdim durdum. Aslında sebzeye çok düşkünüm. İşi tatlı bozuyor. Her türlüsüne bayılıyorum, kilolarca çikolata yiyebilirim. Geçenlerde rutin tahlillerimi yaptırdım. Nur topu gibi insülin direncim ve yeni yeni türemeye başlamış hipoglisemim var artık! Normal değerlerin içinde ama yüksek sınıra yakın çıktı rakamlar! Bu durumda yemeği salatayla geçiştirip üç porsiyon tatlıyla noktalama günlerine elveda! “Tehlike çanları” dedi doktor. Siz siz olun tahlil yaptırmak için ciddi belirtilerin oluşmasını beklemeyin.
İşlenmiş karbonhidratla yollarımız ayrıldı anlayacağınız, o artık benim eski aşkım! Ailelerimiz ilişkimize izin vermemiş gibi! Arada kaçamak buluşmalar yaşamamız kaçınılmaz bu durumda!