19.12.2012 - 19:33 | Son Güncellenme:
Gökhan Akçura
İskelet elbisesi ve maske giymiş bir katilden yaratılan kahraman. Fotoromanlarda hayat bulmuş, çizgilerle desteklenmiş, filmlere konu olmuş. İstanbul’a gelmiş, Galata Kulesi’nden yuvarlanmış. Ama temel özelliği hep kötülük ve ölüm olmuş. Neden insanlar ona bu kadar tutkun acaba?
Killing ilk kez, İtalya’da fotoroman olarak 1965’te yayımlanmaya başladı.
19 maceralık bu ilk seri, ardından Fransa’da, bu kez ‘Satanic’ adıyla yayımlandı. Dizinin esin kaynakları arasında, 1911’de Marcel Allain ve Pierre Souvestre’nin kaleme aldığı, ‘Fantoma’ adlı roman öne çıkıyor. ‘Fantoma’nın da kötü kahraman olduğu açık. Maskeli oluşu, zaman zaman düşmanlarının yüzlerini de maske gibi kullanması, benzerliği artıran etkenler. Ama onun ‘Killing’ kadar acımasız ve kötü olduğu söylenemez. Zaten şunu hemen belirtmeli ki, popüler kültür tarihinde hiçbir karakter ‘Killing’ kadar olumsuz öğelere sahip değildir. En acımasız kahraman Killing’dir.
‘Fantoma’nın popüler olması sonucu İtalya’da benzer ‘Diabolik’, ‘Kriminal’, ‘Demoniak’, ‘Zakimort’, ‘Mister X’ gibi olumsuz kahramanlar ortaya çıktı. 1962’de iki kardeş Angela ve Luciana Giussani, maskeli ve tayt giyen ‘Diabolik’ adlı kahramanı yarattılar. 1964’teyse iskelet maske ve elbiseleriyle ‘Killing’in doğmasına kaynaklık edecek ‘Kriminal’ adlı çizgi roman piyasaya sürüldü. Öte yandan ‘Killing’in, yakın tarihlerde Amerika’da ‘Sadistik’ (‘Bin Maskeli Canavar’) adıyla yayımlanmaya başladığını da biliyoruz. Hemen ardından da fotoroman olarak baskıları yapıldı.
Bir sado-erotik kahraman
Popüler kültür tarihinde kötü kahraman çoktur, bunlar olumsuz kahramanlardır, okuyucu/seyirci onaylamaz. Katiller, vampirler, kurt adamlar bu kapsamda ele alınmalı. Ama bunların karşısında olumlu kahramanlar vardır. ‘Killing’se alanında tektir. İnsanın ‘ölümü’ kahraman yapışının belki de tek örneğidir. Ölüm, dehşet ve cinayetle gelir. Adı da ‘Killing’dir.
‘Killing’in ikinci önemli özelliğiyse erotikliğidir. 1960’larda İtalya’da çekilen sado-erotik filmlerin, ‘Killing’ fotoromanının doğuşunda önemli payı vardır. ‘Killing’ her macerasında sevgilisi Dina’yla ve karşımıza çıkan birbirinden güzel kadınlarla sevişir, bunların da tümünü öldürür. Tabii Dina hariç. Çünkü Dina, ‘Killing’in sevgilisi, arkadaşı ve önem verdiği tek insandır.
Vapur’da ‘Son’, ‘Son’da ‘Killing’ okunur
Türkiye’de (aslında dünyada da) ‘Killing’i film kahramanı yapma düşüncesi, ilk kez Yılmaz Atadeniz’in aklına düştü. Türk sinemasına yönetmen, yapımcı ve senarist olarak 150’ye yakın film kazandıran Yılmaz Atadeniz, ‘Killing’in sinemalara geliş macerasını şöyle anlatıyor: “Vapurdayken baktım ki herkes ‘Son’ gazetesi okuyor. Ama gazetenin sadece bir sayfasına bakıyorlar. Okudukları bir fotoroman: ‘Killing’. İşte o zaman aklıma geldi: Madem herkes merakla okuyor, ‘Killing’den iyi film yapılabilir...”
Atadeniz, gazetedeki fotoromanın altında şöyle bir ibare görür: “Bu fotoroman taklit edilemez.” Telif hakları yasası yoktur ama dikkatli davranır. ‘Killing’in adı bir ‘l’ çıkarılıp, bir ‘k’ eklenerek ‘Kilink’ yapılır. Elbisede değişiklikler olur. Gerisini yine Atadeniz anlatsın: “Böylece fotoromanla yakınlığım kalmadı, konularını da almadım. Fotoromandaki hikayeyle ilgisi olmayan bir öykü yazdık.”
Filmde ‘Killing’ rolünde Yıldırım Gencer vardı, karşısındaysa (fotoromanda zinhar olmadığı gibi) olumlu bir kahraman. Yani ‘Uçan Adam’. Oynayansa İrfan Atasoy...
‘Killing’ elbisesini kim dikmişti? Yönetmen Atadeniz gülerek, “Muammer isminde bir setçimiz vardı. Bir manada sanat yönetmeni... Lasteks bir mayo aldık, siyah... Vücuda eşofman gibi yapışacak biçimde diktirdim. İskelet çizgileri üzerine fosforlu bir boyayla çizilmeye başlandı. Kafa kısmını yaptılar ve ben içine girecek insanı düşünmeye başladım. Bunun herhangi biri olmaması gerekiyordu. Yıldırım Gencer’i düşündüm. Yıldırım’a giydirdik, fakat maskenin ağzı, herhalde Yıldırım’ın çenesi geniş olduğundan, gülüyor gibi görünüyordu. Muammer’e ‘Kafa kısmını resmet, fakat ağız kısmını Yıldırım giydikten sonra çiz’ dedim. Böylece o maskeyi elde edebildik. Bu çalışmalar sonunda elimizde dört ‘Killing’ elbisesi oldu. İlerde bunları sinema galalarında veya film sinemada oynarken oradaki görevlilere giydirip, filmin reklamını yapmak için kullandık. Bir de dublör kullanırken işe yaradı. ‘Killing’ herhangi bir sütunun arkasından geçerken, o sütunun arkasına ikinci bir ‘Killing’ koyuyordum. Böylece aynı plan içinde birçok hareketleri ona yaptırma fırsatını kazanıyorduk. Yani aynı planda iki ayrı ‘Killing’i sürpriz şekilde çekme şansını yakalıyorduk. Bunlar o dönemde önemli şeylerdi.”