Op. Dr. Ziya Saylan

Op. Dr. Ziya Saylan

ziya@saylan.com

Tüm Yazıları

Geçen hafta Amerika’nın San Antonio kentinde sekiz bin doktor meme kanseri tedavisindeki son yenilikleri tartıştı. Ülkemizde bulunan 800 bin meme kanserliyi bu konuda bilgilendirmek istiyorum

ABD’DE MEMEYE TÜRK DAMGASI

Toplantıda “Toplumda Mamografi Taramaları” hakkında sunum yapan Dr. Beyza Özçınar ve Dr. Vahit Özmen ilgi topladı.

Bu toplantıda kendimize sorduğumuz ilk soru, “Acaba meme kanseri tedavisinde son zamanlarda ne kadar başarılı olduk?”tu. Bu sene hastaların ruhsal, sosyal ve hatta cinsel yaşamları ön plana çıktı.
Bence kongrenin en etkili sunumlarından biri, mesleğe hemşire olarak başlayan ve daha sonra psikoloji okuyarak İngiltere’de dünyanın en büyük meme kanseri merkezlerinden birinde hastalara psikolojik destek veren psiko-onkoloji uzmanı Dr. Lesley Fallowfield’in verdiği mesajdı.

En büyük sorun korku ve endişe
Dr. Fallowfield’e göre, meme kanseri tıbben acil bir durum değildir, kanser o memede seneler sonra belirti vermiştir. Acilen tedavi gerektiren, hastanın ruhsal durumudur. Kanser tanısı konduktan sonra olaylar o kadar çabuk gelişir ki, hastanın “Ne oluyor?” demeye bile vakti yoktur. Biz doktorlar bu süreci yavaşlatıp hastayı psikolojik olarak tedaviye daha iyi hazırlamalıyız. Tedavi sırasında hastanın yorgunluğu, eklem ağrıları, cinsel problemleri, uykusuzluğu, kemoterapi ve radyasyona bağlı şikayetleri mutlaka giderilmeli.
Yenilik olarak en dikkat çeken, bazı meme kanserlerinde ameliyat öncesi kemoterapi uygulamasına başlanması öne çıktı. Şimdiye kadar genellikle ameliyat sonrası yapılan kemoterapi, ameliyat öncesi verildiğinde ilerlemiş bir vakayı sanki yeni bir vaka haline getiriyor ve tedavi kolaylaşıyor.
Diğer bir yenilik de koltuk altı lenf bezlerinin her zaman çıkarılmayıp sadece ışınlanması, yani koltuk altı lenf bezleri eskiden olduğu gibi artık her vakada ameliyat edilmiyor. Sonuçlar daha yüz güldürücü olabiliyor. Koltuk altı alınmadan yapılan ameliyatlarda artık kolda şişme (lenf ödem) olmadığından hastalar kendilerini daha iyi hissediyor.

Karamsarlıktan kurtulmak birinci kural!
Bu arada her ne kadar bazı arkadaşlarım ve meslektaşlarım beni fazla iyimser bulsalar da Amerikan Kanser Derneği’nin yaptığı “2020 senesine kadar meme kanserinin ilacı bulunacak ve hatta halen kanserli olanlar bile bu ilaçtan faydalanacak” açıklaması beni çok ümitlendirdi. Senelerdir memenin tamamını çıkarıp koltuk altlarını kazıdık, şimdi daha azıyla daha iyi sonuçlar alabiliyoruz. Kök hücre çalışmaları da umut verici. Belki de yakın gelecekte kanser tanısından sonra, aynı bir antibiyotik tedavisi gibi alacağınız bir ilaç, metastazları önleyecek ve kanser dokusu ameliyatla çıkartılınca tamamen iyileşeceksiniz. Merak etmeyin, gelecek güzel olacak. Bakın bir zamanların korkulu hastalığı AIDS’ten artık insanlar ölmüyor.

Türk uzmanlar San Antonio’da buluştu
Kongreye yurt dışından ve yurt içinden çok sayıda Türk meme uzmanı akını vardı. Benim gibi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ihtisaslı Dr. Atilla Soran’ın, Pittsburgh Üniversitesi ve Türk Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu ile ortaklaşa yaptığı sunum, 2013 yılında meme kanserine yaklaşımı değiştirecek ilk sekiz araştırma arasına girdi. Konusu, ‘metastazlı memelerde ameliyattan zannedildiğinden daha çok fayda görülmesi’ olan araştırma çok değerliydi. Ayrıca meslektaşlarım Vahit Özmen, Nuran Beşe, Yeşim Eralp, Beyza Özçınar, Merdan Fayda, Mahmut Müslümanoğlu, Serdar Özbaş, Abdullah İğci ve Hasan Karanlık toplantıya katılan diğer Türk doktorlarından bazılarıydı.

Bildiklerimizi yeniden yazacağız!
Galiba yakın bir gelecekte haberlerde duyacağımız “Falanca ülkede falanca doktor kanser ilacını buldu” haberiyle bu kâbus bitecek ve meme kanseri romatizma gibi bir hastalık olup sevdiklerimizden ayrı düşmekten korkmayacağız.
Gelecekte bizi güzel günler bekliyor.