Kadınlar, adeta doğuştan bir kamuflaj ve maskeleme ustasıdır. Tarih boyunca birçoğu, genç ve güzel görünmek adına, bugünkü modern uygulamaların temelini oluşturan pek çok yöntem denedi
Marilyn Monroe, ayakkabılarını farklı yüksekliklerde yaptırıp daha çok kıvırarak yürürdü.
Ortaçağda kadınlar, suçiçeği izlerini cilde konan kumaş yamalarla kapatıyor, saçlarını topuz yapıp yanaklarını yukarı çekip yüzlerini geriyordu. Geçen yüzyılda şapkalarının önüne taktıkları dantellerle yüzlerindeki kırışıkları ve lekeleri gizlediler, kocaman küpelerle erkeklerin dikkatini yüzlerinden başka yerlere çektiler. Eski Roma’da kadınlar gözlerine bir damla (güzel avratotu, bugün tıpta kullanılan Atropin) damlatarak göz bebeklerini büyüttü. Günümüzde doktorlar bu damlayı göz dibi muayenesi için kullanır ve hasta sonrasında saatlerce normal göremez.
Türk kadınları da yaptı
Romalıların ve Türklerin hamamda keselenerek bir tür cilt bakımı yaptıkları biliniyor. Ortaçağda kadınlar günümüzün cilt soyma ve yakma işlemlerini çoktan keşfetmişti. Türk kadınları gözlerini deri parçalarıyla kapatıp alevle yüzlerini yüzeysel olarak yakıp derilerini gençleştiriyordu (modern lazer uygulamaları gibi). Arap kadınları çöl kumuyla hayvan yağını, İtalyan kadınlarıysa mermer tozunu zeytinyağıyla karıştırıp mekanik zımparalamayla derilerini gençleştirdiler.
Rus Çariçesi Katerina kölelerine dudaklarını ısırtıp, kanatıp onları daha dolgun hale getirirdi. Almanya’da senelerce ısırgan otuyla dudaklar kalınlaştırıldı, yanaklar kızartıldı.
1960’lardaysa Twiggy modasıyla zayıf kadınlar gözde oldu. O zamanlar Kim Nowak’ın ufacık burnu da modaydı. Greta Garbo’nun dışarı fırlamış gözleri ve alınmış kaşları, büyükannelerimizin en büyük süsüydü.
İngiltere’de Viktorya döneminde yaygınlaşan metal korselerle ince belli olmak isteyen kadınların sağlıkları bozuldu ve ölenler bile oldu. Şimdilerde Madonna ve Beyonce, bu metal korseyi güncel hale getirdi.