CaddeOYUNCU ROLÜYLE HALVET OLMALI

OYUNCU ROLÜYLE HALVET OLMALI

04.12.2013 - 19:50 | Son Güncellenme:

“Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Sokullu Mehmet Paşa’yı canlandıran Yıldırım Fikret Urağ, “Bu rol bana hayatın bir lütfu” diyor. Deyim yerindeyse oyuncuların rolüyle halvet olması gerektiğini söyleyen Urağ, aynı zamanda “Yolcu” adlı tiyatro oyunda yönetmen koltuğunda...

OYUNCU ROLÜYLE HALVET OLMALI

“Uçlar” isimli yeni bir oyunun hazırlığındasınız. Konusu nedir?
Aslında en kısa haliyle özetlemek gerekirse, çok can sıkıcı bir konu olan tecavüzü işliyoruz. Ne yazık ki artık tahammül sınırlarını aşan bir boyuta geldi... Daha provanın çok başındayız. Zorlu bir yola çıktık ama yaptığı işe inanan bir ekiple birlikteyiz. Hem zorla hem de zevkle çalışıyoruz.
6 Ocak’ta da prömiyer yapacağız.

“Yolcu”yu da farklı bir resimle izleyiciyle buluşturdunuz...Bu benim ikinci Nazım Hikmet oyunum. Daha önce “Kuvayi Milliye Destanı”nı sergilemiştim. Nazım Hikmet’le ilgili çok fazla cümle kurmaya gerek yok aslında. Deyim yerindeyse o bizim yüz akımız. Bu oyunu sergiliyor olmak da, başlı başına bir heyecan ve büyük sorumluluk. Yanlış hatırlamıyorsam 36 yıl önce Şehir Tiyatroları çatısı altında Savaş Dinçel sahnelemiş. Ben tiyatronun her zaman bir bayrak yarışı olduğuna inanırım.
Ustalar, bayrağı yetiştirdikleri çıraklara devrederler. 36 yıl sonra “Yolcu”yu sahneliyor olmak tam da bu duyguyu yaşatıyor bana. Savaş Abi’den aldığımız bayrağı taşıyoruz. Hiçbir oyunu diğerlerinden ayıramam ama “Yolcu” sanki başka bir
yerde duruyormuş gibi. Şehir Tiyatroları’nda oynamaya devam ediyoruz. Ortaya farklı bir “Yolcu” yorumu çıktı.

Bir oyuncu olarak, yönetmen koltuğunda oturmak nasıl bir his?

Aslında biraz taşıması zor bir sorumluluk. Çünkü o dünyayı kurmakla, yaşatmakla ve tüm ekibi o dünyaya inandırmakla mükellefsiniz. Büyük bir tiyatro ustasının çok sevdiğim bir sözü var: “Yönetmen doğru yolu kendisinin de bilmediği bir ormanda kılavuzluk eden kişidir.” Benim yönetmenlikten anladığım, doğru yolu bilmediğin o ormana dalıp bütün ekibi hedefe ulaştırmaya çalışmak. Bir taraftan da her zaman oyuncunun hizmetinde olmak. Zor ve keyifli bir şey yani.

Haberin Devamı

Sokullu’yu oynamak bana hayatın bir lütfu
-Dizi, sinema, tiyatro... Farklı alanlarda çalışmanın keyfi ayrı mı?Aslında bakarsanız hepsinin ortak bir özelliği var: Oynama güdüsü. Bu insana has bir duygu ve belki de son nefesini verdiği ana kadar hiç vazgeçmediği güdülerinden biri. Ama tabii her ne kadar evcilik ya da kovboyculuk oynama enerjisiyle çakışsa da yaş ilerledikçe oynadığınız oyunların derinliği artıyor ve karmaşık hale geliyor.

“Muhteşem Yüzyıl”ın hayatınızdaki yeri ne oldu?
“Muhteşem Yüzyıl”da canlandırdığım Sokullu Mehmet Paşa benim lise yıllarında, pek çok öğrencinin aksine sevdiğim bir karakterdi. Çünkü hanedan olmadığı halde, sıfırdan başlayıp hiç gerilemeden çıkabileceği en yüksek yere çıkan ve 15 yıl boyunca Vezir-i azam olarak devleti yönetmiş bir adam. Sokullu’yu oynamak bana hayatın bir lütfu diye düşünüyorum.

Sizi heyecanlandıran başka roller var mı?

Murathan Mungan’ın bir öyküsünü oyunlaştırdığım “Binali ile Temir” vardı. Oyunda canlandırdığım Binali rolünü hayatım boyunca unutmayacağım.

Haberin Devamı

TiYATRO PERiLERi “BEKLE” DiYOR

“2007-2008’de yazdığım Irak işgalini anlatan bir oyun var. Onu oynamak henüz kısmet olmadı. Ben kendi kendime “Tiyatro perileri ‘dur bekle’ diyor, bir bildikleri var herhalde” diyorum. En büyük hayalim bir gün onu sahnelemek. Bahtiyar Engin’le birtakım projelerimiz, hayallerimiz var.”

BURAK’LA GURUR DUYUYORUM

Bir yandan da oyuncu koçluğu yapıyorsunuz. Oyunculuğun olmazsa olmazları neler?
Oyunculuk bir tutku meselesidir. Şan, şöhret ve benzeri getiriler ikinci planda olmak zorunda.
Rolü oynama isteği, işe tutkuyla yaklaşmak olmazsa olmazlardır. Bunun hayattaki karşılığı, o rolle yatıp o rolle kalkmak. Oyuncunun özellikle bir role hazırlanmaya başladığı günden sonuna kadar yapması gereken en önemli şeylerden biridir bu. Onunla halvet olmak deyim yerindeyse.

Son dönemde çalıştığınız isimler kimler?
“Çalıkuşu”nun hazırlık sürecinde Burak Özçivit ve Fahriye Evcen’le çalıştık. Burak’la 3-4 senedir çalışıyoruz zaten. Onunla öğretmen-öğrenciden çok, abi-kardeş ilişkisi yaşıyoruz. İbrahim Çelikkol, Melike İpek Yalova, Merve Boluğur çalıştığım diğer isimler. Engin Öztürk’le de derslere devam ediyoruz. Onları izleyince duygulandığım zamanlar oluyor. Geçen gün bir sahnenin üzerine Burak’ı arayıp “Aferin” dedim. İyi bir performans izlediğimde çok mutlu oluyorum, çünkü bir maceraya birlikte giriyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler