Parti Ajanı

Parti Ajanı

parti@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BARBARLARIN iSTiLASI


Beyoğlu, Etiler tarafından kuşatıldı. ‘Eller havaya’ kültürü Asmalımescit’e geliyor.

Bir sabah uyanıyorsunuz ve gece çıkıp eğlenmek adına bildiğiniz, yaşadığınız her şey ters yüz olmuş, sil baştan, hepten bitik hepten yitik halde. Sıkıcı, stresli şehir hayatından kaçmak, rahat bir nefes almak adına gittiğiniz barlar, restoranlar sosyetik barbarların istilasına uğramış. Asmalımescit, Şişhane, Tepebaşı’ndaki mekanların; düşmanlar tarafından fethedilmiş, savaş sonrası yağmalanmış, sıcak bölgelerden farkı yok. Sokaklarda kendinden emin bir tavırla rahat rahat dolaşan, her gece tekrar tekrar aşık olduğunuz kızın yerini elde Louis Vuitton çanta, suratta 10 kilo makyaj, ağır ablalar almış. Mekanların kapı görevlisiyse pişkin bir edayla, tek bir söz bile söylemeye gerek duymadan, bakışlarıyla kapıdan geri çeviriyor. Biri bizi bu kabustan uyandırsın.
Rahatlığın, sokak kültürünün simgesi yerler, bugün istilaya uğramış can çekişiyor. Filmi başa saralım, işin özüne dönelim: Biz nerede yanlış yaptık? Yetinmeyi hiçbir zaman bilmemiş, kişi, mekan, marka ayırt etmeden öğütmeye programlanmış, kaymak tabaka, yeni oyuncağı olarak gözüne İstanbul’un en kendine has, en rahat eğlence bölgesini kestirmiş, acımasızca eğlenmesine bakıyor. Nişantaşı’ndaki içi geçmiş barlardan sıkılındı, gözler başkasının çöplüğüne dikildi. Kimisi Crystal kültürünü, kimisi parfüm kokulu Bebek havasını aldı getirdi beraberinde. Eğlenmek bahane, göstermek şahane! Gösteren gösterene. Kimisi derin yırtmacını, kimisi spor arabasını, kimisi kapıda olan forsunu... Sebep gerçekten güzel içki, güzel müzik eşliğinde eğlenmekse bu ne şiddet bu celal! Her hafta sonu Public’in, 11:11’in, Nu Club’ın kapısında ve içeride yaşananlar, çarpık sosyalleşmeden ibaret. İş bitmiş, işletmeciler ya çaresizlik ayağında ya da kasasının ne kadar dolu olduğundan başka bir şeyle ilgilenmiyor. Kapısı kontrolden çıkmış, kapı görevlileri ayrı telden çalıyor. İsminiz, cisminiz umurlarında değil. Olmasın da. Kapının sırrı, yüz aşinalığından başka bir şey değil. Güç bela içeri girseniz bile dışarısını mumla arıyorsunuz. Yeni yetme 29/Anjelique gençliği, gecenin kurdu Reina müdavimi avcılar, ‘Süreyya Yalçın’a beş kala’ makyajlı/kıyafetli hanımlar...
Haberin Devamı

Dağdan gel, bağdakini kov
Küçük, kendine has bölgelerin nasıl hunharca katledildiğini gözümüzü kırpmadan seyrettik. Yazın Çeşme’nin Alaçatı’sına yapılan, kışın İstanbul’un Asmalı/Tepebaşı/Şişhane’sine yapılıyor, Beymen Brasserie’de, Masa’da içkiler yudumlanırken yapılan 'ne kadar trendsetter’ım/nasıl da cool takılıyorum' muhabbetlerine meze oluyor. 'Görmek ve görülmek' kültürü, sessiz ve derinden, hiçbir toplumun canını bu kadar yakmamıştı. Herkesin her yerde eğlenmeye hakkı var. Ama gittiğiniz yerin havasına, suyuna uyum sağlayıp, kültürüne karşı saygıda kusur etmemek gerek. Sosyete barbarlarına da, tıpkı üniversite gençliği gibi, şehrin tüm kapıları açık. Gelin Otto’da bir shot atalım, Babylon’da canlı müzik dinleyip, oradan Nupera’ya geçelim. Ama dağdan gel bağdakini kov, sonra da pişkin pişkin tereceyi tere sat durumu biraz ayıp olmuyor mu? Gerçekten buraları hissetmek, buralarda takılmak istiyorsanız önce kendinizi bırakmanız, rahatlamanız, makyajınızı silmeniz, sarıp sarmalamış yapaylıktan arınmanız gerekecek. Ne gerek var, böyle boş işlere! Bildiğiniz yolda, bildiğiniz biçimde eğlenmenize bakın. Çevreye verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı özür dileyin ve ait olduğunuz yerin yolunu tutun.