CaddeSahnede Funda Arar evde Funda oluyorum

Sahnede Funda Arar evde Funda oluyorum

10.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Türk Sanat Müziği albümüyle “Rüya”sını gerçekleştiren Funda Arar, sırada Türk Halk Müziği albümü olduğu müjdesini veriyor. Arar, “Sahnede Funda Arar olmak, evinde o kabuğu çıkarıp Funda olmak güzel” diyor

Sahnede Funda Arar evde Funda oluyorum

İstanbul Teknik Üniveristesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda okuduğu yıllarda hep bir sanat müziği albümü yapma hayalini kuran Funda Arar, sonunda “Rüya”sını gerçekleştirdi. 2000 yılında başladığı profesyonel müzik kariyerine beş albüm, 23 video klip, TV programları ve sayısız konserler sığdıran Funda Arar, herkesin hareketli şarkılarla çıktığı yaz aylarında inadına sanat müziği yaptığını söyledi. Savaşçı bir ruha sahip olduğunu ve bu nedenle sanat müziği okuduğunu söyleyen Arar, “Şarkıları artistlik yaparak okumadım. Benden önce okuyanlar onları yemiş, yutmuş. Onlardan iyi okumak ne haddime” dedi. Arar, birkaç yıl sonra bir de Türk Halk Müziği albümü çıkaracağı müjdesini verdi. 

Türk Sanat Müziği albümünüz geçen hafta piyasaya çıktı. Kaç yıllık rüyanızı gerçekleştirdiniz?
Konservatuvara girdiğim yıldan beri böyle bir rüyam vardı. 10 yılı geçmiş bir dönemden bahsediyorum. Ve en sonunda rüyamı gerçekleştirmiş oldum. Bu nedenle albümün adını ‘Rüya’ koydum. 

Bugüne kadar tüm rülayarınızı gerçekleştirdiniz mi?
Hayatımda olmasını istediğim, her şey gerçekleşti. Hem özel hayatımda, hem müzik anlamında olmasını istediğim her şeyi yaptım diyebilirim. Çok iyi bir ailem var. Konservatuvara gitmek ve müzikle ilgili bir eğitim almak istiyordum oldu. Öğretmenlik yapmak istiyordum yaptım. Şarkı söylemek, albüm yapmak, konser vermek istiyordum oldu. Güzel bir yuvam ve beni seven bir eşim olsun istiyordum, beni seven, anlayışlı, birbirimizi sevdiğimiz bir eşim var. İleride bu yuvamızın çocukla yeşermesini istiyorum şimdi de. Allah hiçbir zaman yüzümü kara çıkarmadı.

Bundan sonrası için neler hayal ediyorsunuz. Mutlaka olmasını istediğiniz şeyler neler?
Önümüzdeki yıllarda bir halk müziği albümü yapmak istiyorum. Sonrasında tamamen kendi şarkılarımdan oluşan bir albüm istiyorum. Birkaç sanatçı arkadaşımla yapmayı istediğim projeler var. Var oğlu var (gülüyor). Yurtdışında bazı kayıtlar yapmak istiyorum. Hayal ediyor insanoğlu. Yarın ne olacağı belli değil ama hiçbir zaman hayallerimizden vazgeçmemek gerekiyor. 

Sahnede Funda Arar evde Funda oluyorum
“Rüya” albümünün hazırlanış süreci nasıl oldu?
Şubat ayından beri bu albüm için çalışıyoruz. O kadar çok şarkı vardı ki seçmemiz çok zor oldu. Müzik yönetmenliğini Yaşar Okyar yaptı. Onunla birlikte besteleri makamlarına göre ayırdık ve eledik. Çevremizdeki insanlara sorduk. Binlerce sanat müziği şarkısı var ama biz iki yüze yakın şarkı arasından seçtik şarkılarımızı. Çok yapılmış şarkılar olmamasına dikkat ettik. 

Bu albümün devamı gelecek mi?
Hemen ardından değil ama birkaç albümden sonra yine yapabilirim Türk Sanat Müziği albümü. Bu albüm ve devamları benim müzik kariyerimde bir parantez. Ben kendi tarzımda şarkılar söylemeye devam edeceğim. Arada parantezler açıp sanat müziği, türkü okuyacağım. 

Albümde yer alan şarkılar arasında olmazsa olmaz, dediğiniz, özel bir yeri olan şarkı var mı?
Hepsi çok sevdiğim şarkılar ancak olmazsa olmaz dediğim “Gönlümün İçindedir, Gözden Irak Sevgili” şarkısı var. Onu okumayı çok istiyordum ancak çok kolay olmadı. Albümde daha 20. Yüzyıl bestekârlarını ele aldık. Herkesin kulağına çalınmış şarkı olsun istedik. Hem bizim yaştakilerin hem de bizden küçüklerin daha aşina oldukları şarkılar bunlar. 

Dizilerde, filmlerde ve şarkılarda eskiye bir dönüş var. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Ben çocukluktan beri sanat müziği söylüyorum. Şimdiki gençler daha trend şarkılar dinliyorlar. Yaş ilerleyince eski şarkılara, eskiye bir tutku olmaya başlıyor. Eski duygular, ilişkiler, aşklar o kadar naifmiş ki. İnsan o zamanları arıyor. Günümüzde böyle naiflikler yaşanmıyor çünkü. Boşanmalar, aldatmalar had safada. Eski tutkular, bağlılıklar kalmadı. Belki insani duyguların özlemi. Arkadaşlık, dostluklar ikinci plana atıldı. İnsanlar birbirlerinin gözlerine bakmadan konuşuyorlar. Böyle böyle dünyanın sonu gelecek diye düşünüyorum. Teknolojinin bir şekilde insanlığı yok edeceğini düşünüyorum. Şarkılarda, dizilerde eski naif duygular anlatılıyor. İnsanlar bunu özlüyor ve eskiye dönmek istiyor. 

Sizin teknolojiyle aranız nasıl?
Az çok tabii ki içindeyim ama çok fazla içinde de olmak istemiyorum. Bilgisayardan, telefondan mesaj atmayı sevmiyorum. Akşamları oturup tıkır tıkır bilgisayarda konuşmak işime gelmiyor. Kendimi ifade edemiyorum. Ben yüz yüze, göz göze konuşmak, görüşmek taraftarıyım. 

Fotoğraflarda bir “Zeyna” durumu söz konusu. Saçlar, zırhlı kıyafet bir savaşçı kadın durumu var sanki?
Daha önceki albümlerde hep farklı görünüyordum. Fotoğraflarda yarım kalan bir şeyler vardı. İnsan tecrübe kazandıkça, bazı şeylerin ne kadar önemli olduğunu fark ediyor. Bu albümde stil danışmanı Esra Başıbüyük’le çalıştım. İnsanlar yaptığın müzik kadar, ne giydiğine de dikkat ediyor. O bende var olanı ortaya çıkardı. Çok duru, sade ama şık bir görünüm oldu. Türk Sanat Müziği söylüyorum diye kokoş kokoş giyinmek olmaz diye düşündük. Kıyafetler Arzu Kaprol ve Tuvana Büyükçınar imzalı.

Bu kadar farklı çıkmışsınız ki, insanlar sizi tanımıyorlar.
Evet bana da “O sen misin. Çok başka, çok duru ve güzelsin” diyorlar. Kostüm altın olunca saçım açık olmasın istedik. Ayrıca postişle saçlarımı uzattık ve koyulaştırdık. 

Daha önceki fotoğraflarda Nilüfer’e benziyordunuz. Bu fotoğraflarda o benzerlik tamamen kaybolmuş. 
Evet herkes çok benzetiyordu Nilüfer’e. Bende bazı bakışlarımı benzetiyordum kendisine. Hatta son çıkardığı single’daki fotoğraflarına baktığımda kendime çok benzettim. Yüz yapımız ve elmacık kemiklermiz benziyor. Bu fotoğraflarla birlikte o benzerlik de kayboldu, haklısınız. 

Savaşçı bir ruhum var

Piyasa şarkılarının yapıldığı bir zamanda Türk Sanat Müziği albümü çıkarmak cesaret işi değil mi?
İşte bu konuda fotoğraflarda dediğiniz gibi savaşçı bir ruha sahibim. Tabii şirketim de öyle. Herkes belli bir trendin peşinden koşarken, popüler şarkı yaparken, biz sanat müziği söyledik. İnadına Türk müziği diyenlerdenim. İnsanlar dinleyecekse her mevsim dinlerler. Yazı, kışı, baharı olmaz albümün. Herkes daha sattıracak, her yerde çaldıracak şarkıların peşindeyken, sanat müziği yapmak tabii ki bir riskti ama her şey çok güzel gidiyor. Bir ülkenin sanatçısı kendi kültürüne bir şekilde hizmet etmek durmunda. Ben şimdiye kadar popüler kültüre çok fazla hizmet etmedim. Geri durmayı tercih ettim. Özel hayatımla, kendimle ve yaptıklarımla he rgün ortada olan biri değilim. Sadece şarkı söyledim, albüm yaptım. Bir ülkeyi tanıtan sanatçı herkesten daha önemlidir. 

AŞKI DA ÖZLEMİ DE YAŞIYORUZ

Eşiniz Fabyo Taşel’le birlikte çalışıyorsunuz. Karı-koca çalışmak zor oluyor mu?
Bazen çatıştığımız zamanlar oluyor ama bu genellikle müzikle alâkalı. Biz çalışırken, biri işi yapaken kendi münasebetimizi, evliliğimizi bir tarafa bırakıyoruz. Fabyo benim profesyonel olarak çalıştığım bir aranjör, ben de onun için eşi Funda değil, Funda Arar’ım. Onu ayırt etmek lazım bence. Beni tanıyan arkdaşlarım ‘Sen bizim Funda’sın ama sahneye çıkınca başka bir şey oluyorsun’ diyorlar. Yanımda çalışan bir arkadaşım ‘Funda Hanım ben sizi sahnede görünce âşık oluyorum’ diyor. Bunu yakalayabilmek de başka bir şey. Sahnede Funda Arar olmak, evinde o kabuğu çıkarıp Funda olmak güzel. Ben her şeyde bunu ayırıyorum. 

Aşkta özlem iyidir derler. Siz birbirinizi sürekli gören bir çift olarak sıkıldığınız zamanlar oluyor mu?
Sürekli birbirimizi gördüğümüz yok aslında. Hem evliler, hem de işte hep beraberler diye bir şey söz konusu değil. Öyle çok görüşen, sürekli yan yana, göz göze olan bir çift değiliz. Dışarıdan öyle görünse bile biz birbirimizi özlüyoruz ve aşkımızı sürdürüyoruz. Bazen aynı evin içinde birbirimizi görmediğimiz bile oluyor. O yukarıda çalışıyor, ben aşağıda başka işlerle uğraşıyorum. Onun işleri de, benim işlerim de yoğun. Bazen öyle oluyor ki, konsere gittiğimiz zaman bile birbirimizi ancak sahnede görebiliyoruz. Yani aşkı da, özlemi de yaşıyoruz.