Cadde“ŞENER ABİ'YLE EN GÜZEL PROJE AKŞAM SOFRALARINDA BULUŞMAK”

“ŞENER ABİ'YLE EN GÜZEL PROJE AKŞAM SOFRALARINDA BULUŞMAK”

16.01.2013 - 22:14 | Son Güncellenme:

Nerede kalmıştık? Uğur Yücel anlatıyordu, biz de dinliyorduk. Söyleşimizin ikinci bölümünde Yücel, bu kez eski güzel günlere gidiyor. Şener Şen’le muhabbetlerini, Kenan İmirzalıoğlu’nun oyunculuğunu, yeni projelerini anlatıyor

“ŞENER ABİYLE EN GÜZEL PROJE AKŞAM SOFRALARINDA BULUŞMAK”


* Sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?Gün yerine gece, başrolde hayatımızda. Bu sahneden gelen bir his. Sahne insanları bütün gün geceye hazırlanırlar. En güzel zamanlar insanların uykuya daldıkları, hayatın sustuğu zamanlar. Amma romantik yaptık. Ben de gece adamıyım. Gündüzün uykulu bir aptallığı vardır. Hiç sevmem.

* Hasan Saltık, Erkan Can, Olgun Şimşek, Kenan İmirzalioğlu’yla dost sohbetlerinde buluştuğunuzdan bahsetmişti. Ne sıklıkla bir araya geliyorsunuz? Nasıl geçiyor o akşamlar?Öyle kemik bir kadro yok. Yani aynı takım haftaya da aynı yerde buluşur gibi bir durum yok. Genel olarak oyuncu arkadaşlarımla buluştuğumda bu herkesin efkar dağıttığı, eğlenceli biten sofra muhabbetleridir. Mutlaka kıyıdan köşeden bir müziğe bağlantı olur. Hadi bir araya gelip, birbirimizin bunalımını artıralım şeklinde geçmez. Bol mavra...

Haberin Devamı

“Kenan öğrenmeye de çalışmaya da aç”

* Kenan İmirzalioğlu bir röportajında, “Keşke Uğur Abi ‘Yazı-Tura’ gibi filmler çekse de oynasam” demiş. Ne dersiniz bu söze?

Bu konuşma yılbaşı akşamı da oldu telefonda. O film, bütün oyuncuları ve çalışanları için unutulmaz zamanlardı. ‘Yazı-Tura’ gibi dediğimizdeki anlam bir meslek hazzı. Kenan, çok farklı özelliklere sahip bir adam. Hep geleneksel olanı hatırlatır insana. Tam kasaba, mahalle adamıdır. Saygısı karşısında ceket iliklersiniz. “Efendi adam” lafı artık kullanılmıyor mesela. O tam bir efendidir. Cakasını da, fiyakasını da hiç kaybetmez. Bir de çocuk gibi, neşeyle güler. Çok iyi insandır. Ayrıca bütün yönetmenlerin çalışmak isteyeceği bir oyuncu tipidir. Öğrenmeye ve çalışmaya açtır.

Haberin Devamı

“Bu hayat çok gaddar”

* Yeni projelerinizden bahseder misiniz?Önce şu ‘The Sopranos’ hikayesinden gireyim. O işle ilgili görüşmeler sürüyor ve prodüksiyonu devam ediyor bir yandan. Kanalla uzlaşma olduğunda, şubat ortası gibi başlamayı düşünüyoruz. Bizim yapacağımız özgürce bir uyarlama olacak.

* Beklenen reytingi alamadığı gerekçesiyle dizilerin erken final yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu hayat çok sert ve gaddar. Ne denir ki! Gazino hayatına benzer. Bütün masaları dolduruyorsan kapıya kadar geçirir patron, işler düşmeye başlayınca telefona bile çıkmazlar. Bu kadar basittir.

* Çekimleri tamamladığınız ‘Soğuk’ nasıl bir film oldu?

Soğuk oldu desem. Hem hava çok soğuktu, hem de senaryosu ve anlatılan hikaye soğuğun içinde bir daha üşütüyor insanı. Tren rayları, buzların içinden gelen çığlıklar ürkütücü.
İlginç bir not soğuğa dair, çok üşüdük ama İstanbul ekibinden kimse hastalanmadı. Bir Rus bir de hakiki Karslı hastalandı. Bu şehrin sinemacılarına fare zehiri bile işlemez... Şimdi filmi festivallere gönderiyoruz. Ayrıca bir komedi filmi yapmak istiyoruz yaza.

“‘Eşkıya’da kendimi beceriksiz buldum”
* Şener Şen’le başrolünü paylaştığınız ‘Eşkıya’ tüm zamanların en iyi filmlerinden biri. Bu filmin sizin hayatınızdaki yeri nedir?
Ben sinemasever olarak ‘Muhsin Bey’i daha çok severim mesela. ‘Eşkıya’ filminden sonra ben uzun süre oyunculuğu bıraktım. Kötü bir zamandı. Kendimi bir türlü akord edemediğim bir zaman. Kişisel bir dertten bahsediyorum, kimseyle ilgili değil. Bütün hayatım detoneydi. Sette berbattım.

* Neden?
Kimi oyuncuların böyle kendileriyle ilgili problemleri olur. Kimisine de Allah bir ferahlık vermiştir, ne yeteneğinin farkındadır ne de bir derdi vardır. Mutlu mutlu yaşarlar. İmrenilecek insanlar bunlar. Ama bazısına da hayat dert veriyor. ‘Eşkıya’ döneminde kendimi son derece beceriksiz buldum. Sette beş metre yürüyüp, dönüp oradan konuşamıyordum. Çünkü paralize olmuştum. Oyuncularda bazen gerçekten devre kapanır. Algılamaz. Bir şey söylersiniz, duymaz. Ben o durumdaydım.

* Sizi tekrar oyunculuğa döndüren proje hangisiydi?‘Balalayka’. Ama o işte de birazcık mecburen oynadım. Kemal Sunal’ın öldüğü gün, Atatürk Kültür Merkezi’nde Atıf Yılmaz bir konuşma yaptı, “Orada bir film seti bekliyor, birilerinin gidip o seti bitirmesi lazım” dedi. Bana da “Gel oyna, şunu artık bitirelim” dediler. Bir şekilde filmin bitmesine çare olduk. Öyle bir zorunluluk olmasaydı, oynamazdım herhalde.

Haberin Devamı

“ AZDIRIP KONUŞTURUYORUM”

* Şener Şen’le tekrar ne zaman aynı projede rol alacaksınız?Bana en çok sorulan soru bu. İkimiz de kılı kırk yaran insanlarız. Birinin bir şey yazıp getirmesi lazım. Şimdilik Şener Abi’yle en güzel proje akşam sofralarında bir araya gelmek. 30 kere dinlediğim hikayeleri yeniden anlattırırım. Kalabalık ortamlarda onu azdırıp, konuşturuyorum. Belli maceralar var, onları anlattırıyorum. Her seferinde başka bir
yerinden komik bir şeyler çıkarıyor.
Galiba en çok o zaman
gülüyorum.