Sevda Demirel: ‘Bazı röportajlarda neler söylediğimi ben de okurlarla birlikte öğreniyorum. Seksi kadınım diye bana seksi sözler söylettiriyorlar’
Sevda Demirel Türkiye'de bir akımın öncüsü... Hangi sanat dalında istihdam edildiğini uzun yıllar kendisi dahil kimse öğrenemedi. Çok meşhur bir "ünlü sanatçı" olmuştu. Her yerde fotoğrafları yayınlanıyordu.
Baraj sorusu
Sevda Demirel'in "hayatı ve sanatı" üzerine derinlikli bir araştırma yapınca onun hakkında "yakında kaset çıkartıyor" haberlerine de rastlanabiliyordu. En azından Sevda Demirel ile "şarkıcılık sanatı" arasında irtibatı sağlayabilmek için aşağıdaki baraj sorusu kaçınılmaz hale gelmişti:
Sizin kaset haberleriniz basında yer aldığı günlerde Birecik Barajı'nın gövde inşaatı henüz başlamamıştı. Baraj inşaatı bitti, Halfeti yavaş yavaş sulara gömülüyor. Kasetiniz nerede?Ben Türkiye'ye geldiğimde Asım Can Gündüz'ün vokalisti olarak sahneye çıkıyordum. Sony Müzik'ten teklif aldım. Kontrat imzaladım. Bana okutacakları şarkıları başka birine verdiler. Hayal kırıklığına uğradım. Bu yüzden kasetim çıkamadı. Benim ilk adımım şarkıcılık yönündeydi. Mankenlik ya da fotomodellik değil...
Bir kaset için mutlaka on şarkı gerekmiyor artık... Single diye bir şey çıktı. Tek şarkıyla da gayet rahat şöhret olunuyor.Bunu yapabilecek ekonomik gücüm yok. Eskiden plak firmaları finanse ederlerdi. Şimdi durum değişti. İnsanlar cebinden ödüyor.
Yatan röportajlar
Bir pazar dergisinde 'Ben yatakta erkeğimi çıldırtırım' dediniz. Bu becerinizin hangi sanat dalına dahil edilmesini istersiniz?Ben sözünü ettiğiniz röpotajımda neler söylediğimi okuyucularla aynı anda öğrendim. Seksi kadınım diye seksi cümleler söyletiyorlar. Bu cümlelerin hangi 'sanat dalı' içine konulacağının elbette farkındayım. Asla böyle bir cümle sarfetmem.
Yani sizinle konuşulmadan mı yayınlanıyor bunlar?Sana iki sayfa ayırdık çok beğeneceksin diye
haber veriyorlar!
Bakın şimdi sizin gibi genç, güzel ve iyi bir gazeteci olan Ayşe Arman'a 'ben kadınlarla sohbet etmeyi, yemek yemeyi, banyo yapmayı seviyorum' diyorsunuz. Sonra da 'bana lezbiyen diyorlar' diye yakınıyorsunuz. Medyanın sizi kötü gösterdiği iddianız haklı mı?Lisede basketbol oynuyordum. O zamandan beri 'kız takımı' geleneği var bende... Kız arkadaşlarımla birlikte hamama gitmekten söz ettim. Öğrencilik yıllarına dönüyoruz orada. Hamam konserleri veriyoruz. Şamata yapıyoruz. Yoksa Tinto Brass filmleri çekmiyoruz.
Bir sanatçı olarak kendinize entelektüel yatırım yapıyor musunuz?Sahnede fazla entelektüel olmaya gerek yok. Bu çok sıkıcı olur çünkü. Kendim için okuyorum. Ama esas yapmak istediğim yazmak. Yazı yazmayı seviyorum.
Köşe yazarı olmayı düşünüyor musunuz?Hayır, haddimi biliyorum. Ben kendim için yazıyorum, günce - deneme arası bir şeyler işte. Kimseyle paylaşmak da istemiyorum.
Sevdiğiniz yazar vardır herhalde?Orhan Pamuk'u, Kürşat Başar'ı beğeniyorum.
İkisi de yakışıklı...Yok öyle değil, ben kitaplarını beğeniyorum.
10. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Sevda Demirel arasında ne fark vardır?Şöhret açısından farkımız yok. Sadece o çok ciddiye alınıyor, ben alınmıyorum.
İki S. Demirel'den birer simge söyleyin?Onda şapka, bende göğüs!
Röportaj bitiyor. Bu bölümde halka bir mesaj verin.Nefret etmek için birden fazla neden anında bulunuyor. Aynı çaba sevgi için gösterilmiyor. Sevmek lazım gibi geliyor.
Teşekkür ederim.İZLENİM Arşiv başka sen başka...YILLAR önce onu bir diskoda görmüştüm. Bütün objektiflere poz veriyordu. Kendisinden "yakında şöhret olacak bir kız" diye söz ediliyordu. Bunu hatırlattığımda dedi ki: Şöhret olma isteğiydi... Ama yanlış bir arzuymuş!
Röportajın sonunda "sizden bir istekte bulunabilir miyim" dedi:
- N'olur bu röportajdan sonra da benden nefret edenler arasına birkaç bin kişi daha katılmasın!
- İğnelerim ama canınızı yakmam.
- O kadar çok canım yandı ki, farketmez.
Konuşurken sürekli "inanın" diyordu. Ben bazen şaşırıp "sahi mi" diye sorunca vasiyetsel bir çıkış yaptı:
- Mezar taşıma 'Ne olurdu bana inansaydız' yazdıracağım!
Röportajın sonunda Aziz Nesin'in "Sürname" adlı romanının kahramanı berber Hayri geldi aklıma... Küçük bir çocuğun ırzına geçip, onu öldürmekten idama mahkûm olmuştu. Kitabın sonuna doğru öğreniyorsunuz ki, tecavüz etmemiştir. Berber çırağı Hayri, kendisine zorla tecavüz eden ustasından intikam almak, aynı şeyi onun oğluna yapmak istemiştir. Ama başaramayınca da korkusundan çocuğu öldürmüştür. Hapiste geçen uzun yıllar sonunda rafine bir insan haline gelmiştir. İdam sehpasında boynuna ilmiği geçirip "
son sözlerini" istediklerinde şöyle der:
- Siz başka bir insanı asıyorsunuz!
Arşiv haberlerinden çıkarttığım sorularla konuşmaya gittim. Sorularımı sordum yanıtlarını aldım.
Acaba konuştuğum kadın başka bir Sevda Demirel miydi?