Cadde Şimdi moda Beyrut

Şimdi moda Beyrut

13.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çok hareketli ve çok renkli Downtown, Restaurant Halabi tam bir Lübnan mutfağı, Bedreddin Emir Sultan Sarayı, La Cigale, Radisson SAS Hotel sınıfta kaldı, taksi çok pahalı...

Şimdi moda Beyrut

Tabii bu verdiğim numaralar, Lübnan'dan aramalı. Yemekten sonra tur rehberimiz Yavuz Selim, sağolsun, Şenay Abla'sına güzel bir tur attırdı sizler için. Place L'Etoile Cafe&Restaurant'a gittim. Paris'dekine sevgili Sema Çelebi, Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal ile iki kez gitmiştim. Buradaki o kadar lüks değil yalnız. Telefonu: 0961 1985 219. Yine çok meşhur olan, Şamdan, Ulus 29, Paper Moon ayarı süper bir yer de al Balad. Telefonu: 0961 1985 375. Dowtown, Paris'teki Champ Elysses gibi bir yer. Tek fark erkek ve kadınların kafelerde keyifle tüttürdükleri, benim de kokusunu doya doya içime çektiğim aromatik nargileler. Tatlı krizim tutunca Yavuz Selim ile, Dubai'de de şubesi olan Beyrut sosyetesinin gittiği, yazlığı ve kışlığı bulunan Petit Cafe&Restoran da oturduk. Dondurmalar doğal, tropikal meyvelerden yapılıyor. Yemeden dönmeyin. Her gün değişik tatlarda top top götürdüm. Üç top 4 YTL. En pahalı şey su; 7 YTL. Bira ve 50 cl'lik şarap bile daha ucuz. Sıcak ve soğuk içecekler 7-10 YTL. Bir de taksiler çok pahalı. Zaten gece bulmak zor. Bulduğunuz da dökülüyor. Mutlaka pazarlık edin. Bir zamanlar Ortadoğu'nun İsviçresi olarak adlandırılan Lübnan'ın başkenti Beyrut'daydım efendim. 17 yıl süren savaşın ardından Beyrut eski şaaşalı günlerine dönme yolunda. Türk turistlerin de büyük ilgisini çekmeye başladı. E ben eksik kalmamalıydım tabii ki. Düştüm yollara. İlk gün attığımız şehir turunda Ömer Camii, Birleşmiş Milletler Binası, Başbakanlık, Parlamento Binası, tarihi Yunan ortodox ve katolik kiliselerini bir arada görme şansını bulduk. Özellikle bir zamanlar hıristiyanlarla müslümanlar arasında en şiddetli çarpışmaların meydana geldiği alan günümüzde Solider ya da Downtown olarak biliniyor. Ama burası bana Paris sokaklarını hatırlattı. Birbirinden şık kafeler, restoranlar, alışveriş merkezleri, ünlü markalar hemen her yerde karşınıza çıkıyor. Şehir iki bölüme ayrılıyor. Güneyi Müslüman kesimi, kuzeyi ise hıristiyan bölgesi. Orta da, Solider. Müslüman kesimde yer alan Hamra, Zeytuni gibi semtler bir zamanların en güzel yerlerindenmiş. Hemen bir hatırlatma; Beyrut'a gitmek öyle atla deve değil. Ben Bosfor Turizm ile, Axess kartıma on taksit yapıp gittim. Beş yıldızlı otelde kaldım, ayda 150 milyon TL ödeyeceğim. Ama orada harcadıklarım ve vize işlemlerim hariç. Bu kısa bilgilerden sonra dönelim yine yolculuğumuza. Havaalanında uzun süredir göremediğim 25 yıllık arkadaşım Arzu Tok ile karşılaştım. Oğlu Mert acayip yakışıklı olmuş. Üstelik aynı babası. Ana-oğul Almanya'ya gidiyormuş. Arzu'nun annesi de yanındaydı. Özlem giderdik. Uçak tam zamanında kalktı. Helal THY! Sevgili arkadaşım Ali Genç buranın Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü oldu, uğurlu geldi herhalde. Bosfor'dan biraz söz edeyim size. Büyük ve güvenilir, bir de yeri evime yakın diye tercih etmiştim bu şirketi. Ama ilk golü havaalanında yedim. Söylendiği üzere saat 09.30'da geldim. Oysa onların görevlisi 11.00'de geldi. İyi ki bilet ve pasaportum bendeydi, kendi işimi kendim hallettim. Bu arada rehberimiz Yavuz Selim çok iyi bir arkadaş çıktı şansıma. Ramazan ayının son iki gününü Beyrut'ta geçirdim. Alandan şehre girişte korkunç bir manzara karşılıyor sizi. Çokkatlı gecekondular. Ama asıl yoksulluk, şehirde gırtlağa dayanmış. Halkın yüzde 60'ı müslüman, kalanı hristiyan. Bir öğretmen maaşı 600 milyon TL. Yani bizdeki gibi geçim sıkıntısı var. Eski Beyrut yeni yeni onarılmaya başlamış. Lübnan halkı 14 Şubat 2005'de bir cinayete kurban giden eski başbakanlarından Refik el-Hariri'ye hayran. Hala fotoğrafları süslüyor şehrin dört bir yanını. Beyrut'un merkezindeki 5 yıldızlı Radisson SAS'da kaldım. Londra'daki şubesini bildiğim için tercih etmiştim. Ama yanıldım, bizim otellerle kıyaslandığında üç yıldız. Phoenicia Street Ain El Mreysseh'de. Telefonu: 0961 1368 111. Sizlere de turizm şirketlerine de jest yapayım; Hemen çevresinde, üstelik sahile daha yakın başka otellerde var. Bunlardan biri dört yıldızlı Le Beryt Hotel. Telefonu: 0961 1361 100. Diğeri de NY Suites Hotel. Telefonu: 0961 1367 543. Buraları tercih edin bence. Üstelik bar ve gece kulüpleri, minik kafeler hep bu otellerin çevresinde. Yazın cıvıl cıvıl. Bakımlı ve süslü hanımlar, beyler için Nikolas&Julion erkek ve kadın kuaför salonu da burada. Orucumu otelde 'hafiften' açtım. Akşam ve yatsı namazlarının ardından Beyrut'ta eğlencenin kalbinin attığı Downtown'a geçtim. Unutmadan; Otelden istediğim seccade İstanbullu Başak Kadife adlı fırmanın çıkınca hoşuma gitti. Şehir turunda gözüme kestirdiğim ve mutlaka 'gidin' diyebileceğim Restaurant Halabi'de güzel bir yemek yedim. Buranın ünlü yerlerinden. Lübnan mutfağı ağırlıklı. İstanbul'da aynı ayarda restoranlara oranla fiyatları düşük. Halabi'nin telefonu: 0961 1988 444. Bedreddin Sarayı Aman yarın ha PAZAR POSTASI'nı almayı unutmayın. Hoş kalın. Sabahın köründe kalktım, kafamı suyun altına tutup kendime geldim. Neyse ki Türkiye'nin zirvedeki kuaförü Mehmet&Metin Bahçecik kardeşlerden sevgili Kadir özel bir ilaçla saçıma yaptığı düzleştirme sonunda tatil boyunca kuaför aramaktan kurtuldum. O günün güzergahı DDR-Az Gamar (Eski Başkent), Bedreddin Emir Sultan Sarayı ve Q Asr Musa Müzesi'ydi. Ama grupta su koyverenler olunca ikinci bir ekip oluşturduk. Ekibimizde şu isimler vardı; Sanayici ve iş adamı Ertuğrul Küçük, eşi Selma, yakışıklı oğlu Sinan, Balkan Transport'un sahibesi Seher Hanım, eşi Yüksel, cici kızları Ceyda Mesut, sevimli rehberimiz Yavuz Selim ve ben. Bir Mercedes Triporter ve özel şoför tuttuk. Sonraki tüm turları da aynı grupla bu rahatlık içinde yaptık. Çok uyumluyduk. Merkezden 40 kilometre ötede Dürziler'in yaşadığı, Velid Canbolat adlı Dürzi liderinin ailesine ait olan Bedreddin Sarayı'na doğru yol aldık. Beyrut dağlarının görkemli manzarası müthiş. Zengin muz bahçeleri ve zaman zaman şiddetini arttıran yağmur hoş bir görünüm yaratıyor. Uludağ'a tırmanır gibisiniz. Rakım 645. Tabii o kadar yüksekte dişlerimiz takırdadı. Siz mevsime filan aldırmayın, gelirken yanınıza kalın bir şeyler alın. Sinan, künefeye benzer irmik, şeker ve gülsuyundan yapılmış bir Lübnan tatlısı getirdi. Nefisti. Lübnanlılar bunu bizim simide benzer çıtır çıtır ekmekler içinde yiyorlar, baymasın diye. Bedreddin Emir Sultan Sarayı 19. yüzyılda, Osmanlı döneminde yapılmış. Saray, büyük sırların konuşulduğu birinci kısım, 1984-90 yılları arasında Velid Canpolat tarafından restorasyonu yapılmış ve Lübnan Cumhurbaşkanı tarafından yazın kullanılan ikinci kısım, Canpolat Ailesi'nin yaşadığı üçüncü kısımdan oluşuyor. Bu arada yolda, eski başkentin içindeki tipik bir Fransız kafesi Vieux Moulin'de keyif yaptık. Mutlaka gidin ve buranın sahibi Maram Ghayaa'nın hazırladığı fasulye pilavdan tadın. Telefonu: 05/500 560. Kişi başı 5 milyon TL ödeyerek gezdiğimiz saraydan dönerken acıktık. Hamra ve Achrafieh'de de şubeleri bulunan Zalka'daki La Cigale'e girdik. Baget sandviçlerle doyduk ama La Cigale'nin bir şubesine mutlaka gidin. Çünkü çok özel bir mutfağı var. Üstü de otel zaten. Nefis fast-food, şarküteri çeşitleri, tropikal meyveler, Araplar'a özgü ama jumbo karidesli olan kuskus... Ay, vallahi yazarken canım istedi. En iyisi bugünkü yazımı burada kesmek. Devamı PAZAR POSTASI'nda. Sevinçleriniz okyanuslar, üzüntüleriniz ise kum tanesi kadar olsun. DİKKAT Hiç yakışmadı sdudek@posta.com.tr Ben izlemedim ama çevremdekiler olayı 'rezalet' olarak niteledi. Neyi mi? Karadeniz delikanlısı Kaya Çilingiroğlu'nun, boşanmalarına rağmen aynı odayı paylaştığı eski eşi Hülya Avşar'ın horlama sesini magazin programı Canlı Canlı'da tüm Türkiye'ye dinletmesini. Hiç ama hiç yakışık almadı. Şimdi merak ediyorum acaba gaz çıkarmalarını ne zaman halka duyuracaklar? Duyurmadıkları bir bu kaldı da... Gerçi Hülya Hanım bu horlama sesini inkar ediyor ama... Biri Türkiye'nin starı, diğeri Karadeniz delikanlısı olan bir çift, bu kadar özel bir şeyi ifşa ederek Türk halkıyla kafa buluyorsa onu bilemem.