18.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
92.3 LİG RADYO Gazetecilikten radyoculuğa geçişiniz var... Gazetecilik mezunuyum. 1995'te radyoculuğa başladım. Önce gazeteciyim, sonra radyocuyum. Maç anlatıyorum, spikerlik yapıyorum. Lig Radyo başarılı bir radyoysa kökeninde habercilik ve gazecilik yatar. Bir yılda çekirdek kadroyla çok başarı elde ettik. Bu radyonun bugünlere gelmesinde at yarışının da çok büyük bir payı var. Spor radyoları dinleyicilerin rehabilitasyon merkezi gibidir. Dinleyiciler arasında eşit bir duruş, takımlar arasında adaletli bir duruş sergilemelisiniz. Dinleyici kurt, bir yere ait olduğunuzu hissederse cezayı kesiverir. Ben bu radyoda ne yapmayacağımı iyi biliyordum. Gazetecilik radyoculuğu oldukça besler, gazeteci olarak bu radyoda neler yaptınız? Türkiye'de futbol adına ne çirkinlik varsa bu kapıdan içeriye giremedi. Fanatik yazarlar giremedi, çalışanlar fanatik olmadı, absürd şeylere de yer verilmedi. Olaylı maçların ardından o maçlar özellikle konuşulmadı. Ne yapmadınız? Bunu yapmak o kadar basit ki, her şeyden evvel tuttuğunuz takımı belirtirsiniz. Oradan gaz verirsiniz, insanlar size düşman olur. Yayına bağlananları kızıştırırsınız, bunun adı reyting olur. Biz bu yolu seçmedik. "Konumuz futbol, malzememiz yeterince ateşli" diyerek bu ateşi 'reyting' uğruna körüklemediniz mi? Lig TV'nin stüdyo programlarını alıyor, görüntüye dayalı olanları almıyoruz. Marka bağı ve görüş birliğimiz var ama Lig TV'dekiler eleştirilmez değil, herkes eleştirilebilir. Bu radyonun böyle bir özelliği var. Herkes herkesi eleştirebiliyor. Lig TV'yle ortak yayınlarınız var, yayın desteği radyoyu nasıl etkiliyor? Küfür, hakaret yayına yansımaz. Yayında 8 saniye geciktirme var. Herkes her şeyi konuşabilir, yeter ki centilmenlik olsun ve dinleyeni rahatsız etmesin. Kimsenin fark etmediği halde yayında bağlantıyı kestiğimiz dinleyicilerimiz de olmuştur. İnteraktif bir radyosunuz dinleyiciler de tartışmalara katılıyor, yayına yansıyabilecek olumsuzlukları nasıl önlüyorsunuz? Hiçbir futbolcuyla tanışıklığım yok! Ayrıca hiçbir yöneticiyi de tanımıyorum. Dışarıda futbolcuyla iletişiminiz olursa özgür olamazsınız. Bu yüzden futbol camiasına girmek istemiyorum. Bu marifet mi bilmiyorum, ama büyük özgürlük getiriyor. Futbol camiasıyla aranız nasıl? Yeni yayın döneminde herkes için spor diye bir program düşünüyoruz. Sporun ruh ve beden sağlığına katkılarının anlatıldığı teorik bir program. Trabzonspor saati yapacağız, adı da Öteki Trabzon olacak. Yeni yayın döneminde Mehmet Demirkol, Gökben Özdemir ve Mert Aydın bizlerle. Sizin güçlü transferleriniz var mı? Fenerbahçe bir adım önde. Oturmuş kadrosundan dolayı Fenerbahçe'nin şampiyon olacağını düşünüyorum. Galatasaray da çok iyi kadro kurdu, ama iki takımın da ciddi kaleci problemi var. En iyi top oynayan takım ise Beşiktaş. Tahminleriniz ne yönde bu dönem? Yağmur demek, trafik demek, trafik demek, maç zamanı radyo dinlemek demek. O saatte maç yayımlanırsa en çok o radyo dinlenir ve reklam olur. Bizim en büyük reklam kaynakları-mızdan biri de Nihat Sırdar! Her sabah bizden bahsediyor ve çok etkili oluyor. Maç zamanlarında Lig Radyo adını yüksek sesle duyuruyor olmalı... "Sabahlara kadar futbol programı izlerim" 15 yıldır radyo yayıncısıyım. Ortaokulda formalarımla radyoya gidiyordum. Bu işe ilk başlayanlardan biriyim. Büyük fiyatlarla çok farklı bir iş yapabilirsiniz, çok önemli biri olabilirsiniz ama bu mesleğe alıştınız mı başka hiçbir şey sizi tatmin etmez. Radyo ve yayıncılık bir aşk. Gecesi gündüzü bayramı seyranı yoktur, ama o aşk olmasa yapamazsınız. Bu bir meslek ve 15 yıldır bu meslekten hayatımı kazanıyorum, hobi olarak görenlere de çok kızıyorum. Biz DJ değiliz, yayıncı ve sunucuyuz. Radyo âlemiyle tanışmanız nasıl oldu? Yüzde yüz hit şarkıları popüler müziği dinletiyoruz. Ebru Gündeş'i de Sibel Canı da çalıyoruz. Hit olan nostaljilere ve slow şarkılara da yer veriyoruz. Bol bol futbol, bol bol müzik diyorsunuz... Sabah müzikle başlıyoruz. Gece daha çok slow şarkılara ağırlık veriyoruz ama harmanlıyoruz. Bir yabancı bir Türkçe 1970'lerden 2000'lere kadar unutulmayan aşk şarkılarını çalıyoruz. Herkesin bildiği, özlediği şarkıları dinletiyoruz. Şampiyonluk dönemlerinde takımların marşlarına da yer veriyoruz. Yayın akışını nasıl düzenliyorsunuz? Gündüz yayın akışımız ağırlıklı olarak spordur. Bazı programların içinde müzik var. Gece Lig Radyo'yu duyabilir ve slow şarkılardan birine denk gelebilir, evet şaşırabilir, ama sonra o da bizim dinleyicimiz olabilir. Spor programlarının arasından şarkıların geçmesi, gece yayınlarında ağır ritimli aşk şarkılarına da yer vermeniz dinleyiciyi şaşırtmıyor mu? Arabesk, Fantezi ve Türk Halk Müziği çalmıyoruz. Biz de şarkılar ya çalıyor, ya çalmıyor öyle bir kriterimiz var. Seçiciyiz. Kimsenin hatırına şarkı çalmıyoruz. "Lig Radyo bu tarzı çalmaz" dediğiniz türler var mı? Fanatik bir Fenerbahçeliyim. Maçlara gidiyorum, çok seviyorum Fenerbahçe'yi. Kadınlar sporu sevmez derler, ben inanılmaz takip ediyorum. Sabahlara kadar maç programlarını, yorumlarını izliyorum. Sinirleniyorum, mesajlar atıyorum. Lig Radyo beni hiç zorlamıyor, yayını dinlemem gerektiğinde zevkle dinleyebiliyorum. Objektifim. Şampiyonluk zamanı müzik listelerine Fenerbahçe marşlarını eklemiştim ama Galatasaray şampiyonluğunda onun marşını da çaldım. Futbolla aranız nasıl? Hangi takımın taraftarısınız?