STiL iKONU iDDiAM YOK

Eski milli kaleci Rüştü Reçber’in eşi Işıl Reçber davetlerde stiliyle konuşulan isimlerden. “Stil ikonu olmak gibi bir çabam yok” dese de bu şekilde anılmak hoşuna gidiyor. Her gün birçok mail ve tweet cevapladığını söylüyor. “Alışverişe vaktim bile yok” diyen Reçber’in seçtikleri parçalar mağazadan kendisine gönderiliyor. En çok ayakkabıya para harcıyor. Reçber, bitmeyen ayakkabı tutkusu için “Sayısını bilmiyorum. Almadığım zaman rahat edemiyorum” diyor.

Rüştü Reçber’le 17’nizde tanışıp, 20 yaşında evlenmişsiniz. O yıllarda gelecekle ilgili ne hayaller kuruyordunuz?
Küçükken çevremdeki insanlar aileme, “Bu kız erken evlenir” diye espri yaparlardı ama ben onlara çok kızardım. Büyük konuşmuşum... Hayalim okulu bitirip, bir düzen kurmaktı. Fakat her şey çok farklı gelişti. 17 yaşımdayken tanıştık ama Rüştü için “Yıldırım aşkına tutuldum” ya da “Karşıma evleneceğim adam çıktı” gibi bir şey hissetmemiştim. Tanıdıktan sonra karar verdim. Şimdi çok mutluyum. İnşallah çocuklarım da bizimkisi gibi bir aşk yaşarlar. Bazen tanışma sürecimize, yaşadıklarımıza, benim Antalya’da onun İstanbul’da olmasına, o sırada hissettiklerimize bakıyorum, adeta Türk filmi gibi... Nişana kadar olan iki senelik süreçte, Rüştü bana her gün kırmızı gül gönderirdi. 16 yıllık evliyiz,
hala özel günleri atlamayız.

Rüştü Reçber peşinizden çok koşmuş. Daha çok aşık olan taraf o muydu?
Onun söylediği kadarıyla beni ilk gördüğünde hissettiği şey çok duygulu. Bense, tanıdıktan sonra aşık oldum. Çünkü yaşım küçüktü, o futbolcuydu ve doğal olarak bir önyargı olmuştu. “Çok gezerler, her gün farklı biriyle birlikte olurlar” algısı vardı. İki yılın sonunda “Senden sadece beni tanımanı istiyorum. Beni tanıdıktan sonra yine aynı şekilde düşünürsen, bir daha seni aramayacağım” dedi. Tanıma sürecinde, ona aşık oldum. Üçüncü görüşmemizde Rüştü yüzükleri
hazırlamıştı.

İnsanlar bana güveniyor
Son zamanlarda davetlerde giydiklerinizle gündeme geliyorsunuz. Stil ikonu olmak gibi bir çabanız var mı?
Hayır. Benim için giyinmek, modayı takip etmek, modanın içinde olmak keyif ve tutku demek.
Bu da fark ediliyorsa, beğeniliyorsa, sosyal medya üzerinden bana danışılıp sorular soruluyorsa ne mutlu
bana. Her gün birçok tweet ve mail cevaplıyorum.
İnsanların bana bu kadar çok güvenip, değer
vermeleri hoşuma gidiyor.

Stil ikonu olarak anılmak hoşunuza gidiyor mu?
Tabii ki. Zevkimi kendi üzerimde uyguluyorum.
Hiçbir zaman, hiçbir şeyi moda ya da trend diye kullanmadım. Tarzıma ve stilime uygun olarak, o sezonun trendlerini ve moda olan parçaları kendime kattım.

Nasıl bir tarzınız var?
Her zaman spor olmalıyım ama onu bastıran feminen ve rock tarzım da mevcut. Kendime has
bir şıklığım var ama hiçbir zaman abartıya kaçmadım.

FUTBOL CAMİASININ ÜÇÜNCÜ GÖZÜ
Profesyonel olarak modayla ilgili bir şeyler yapmayı düşünür müsünüz?
Artık daha ciddi bakıyorum. İleride kitap yazmayı da düşünüyorum. Futbol camiası üzerine, üçüncü bir göz gibi.

GECE KARAR VERİP, SABAH MONACO’YA UÇTUK

Beğenilmeniz eşinizin hoşunuza gidiyor mu?
Rüştü, klasik bir Türk erkeği. Belli etmese de kıskançtır.

Nasıl bir çiftsiniz?
Dışarıdan bakıldığında çok farklı gibi görünsek de, derine inildiğinde çok aynıyız. Deli doluyuzdur. Mesela gece “Monaco’ya uçak kaçtadır acaba?” deyip, sabah uçuyoruz. Günübirlik bile bir yerlere gittiğimiz oluyor.

GALATASARAY’DA MUTLUYUZ
Oğlunuz Mehmet, Galatasaray’ın alt yapısında oynamaya başladı. Çocuğunuzun futbolcu olmasını istiyor musunuz?
Elbette. Mehmet, yaklaşık iki senedir Fenerbahçe’den özel bir
hocayla çalışıyordu. Ama artık alt yapıda düzenli olarak antren-manlara başlaması gerekiyordu ve karşımıza Galatasaray çıktı. Kendisi de, biz de çok mutluyuz. Aslında Fenerbahçeli ama önemli olan Türk futboluna başarılı ve yetenekli futbolcular kazandırmak.

Ayakkabılarım çok değerlİ

Alışverişe ne kadar sürede bir çıkıyorsunuz?
Aslında alışverişe vakit bile bulamıyorum. Zaten yeni sezonun koleksiyonu baştan belli oluyor,
ben de istediğim ürünleri devamlı alışveriş yaptığım mağazalara
söylüyorum. Ürünler geldiğinde de hazırlanıp, ulaştırılıyor.

Kendiniz alışveriş yapmıyor musunuz hiç?
Sadece yurt dışında yapabiliyorum ve genelde yanımda kızım oluyor. Çünkü bana çok yardımcı oluyor.

Ayakkabı ya da çanta tutkunuz var mı?
Çok beğenerek bir çanta alırım ama bir kere kullandıktan sonra onun yüzüne pek bakmıyorum.
Ama ayakkabılarım çıkarttığım an temizlenecek, kutulanıp kaldırılacak. Benim için o kadar değerliler ki... Hiçbirinin ucu üst üste gelemez, birbirine sıkıştıramaz! Böyle takıntılarım var.

En çok parayı ayakkabıya harcıyorsunuz yani.
Herhalde en çok swarovski taşlı Louboutin ya da ‘limited edition’ üretilen ayakkabılara para harcamışımdır. Çünkü almadığım zaman rahat
edemiyorum.

Ortalama kaç ayakkabınız vardır?
“Ne gerek vardı bu kadar almaya?” düşüncesiyle kendime kızarım diye hiç saymadım. Ama ayakkabı tutkum bitmiyor. Her sezon başı ve sonu çok ciddi anlamda gardırobumu düzenlerim. Giymediklerim de doğru yerlere gidiyor. Günlük ayakkabıları ve kıyafetleri yardım kuruluşlarına gönderiyorum.

Ne giyeceğim önceden bellidirBir giydiğinizi bir daha giymiyor musunuz peki?
Sadece davetlerde buna dikkat
ediyorum. Çünkü orada bir giydiğinizi bir daha giymek gibi bir şansınız yok. Ama elimden geldiğince tekrar
kullanmaya çalışırım.

Bir davete hazırlanmamız ne kadar sürüyor?
İnsanlar bütün gün kendisine bakıyor, saçıyla makyajıyla uğraşıyor zannediyor. Gün içerisinde vaktimi en az ayırdığım şey saçım ve makyajımdır.
Kombinlerimi haftalık yaparım.
Ne giyeceğim önceden bellidir.