10.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
İskender Paydaş çok sever şarkıyı, bu utangaç çocuğu da... İstanbul'da birbirlerinin izini kaybetseler de, Fergan Mirkelam kaderini değiştirecek bu tanışmanın peşine düşer, Paydaş'ı arar, bulur. İdeallerini birleştirir, yıllarca bir dargın, bir barışık sürecek bir yola düşerler. Gene Kayahan'ın vesile olacağı bir gecede "parlamalarına" ise daha 10 yıl vardır. Tam 20 yıl önce, Marmaris'te bir yaz gecesi. Kayahan konserden çıkmış, yanında ekip arkadaşları, iskelede gitarıyla bir şeyler çalmakta... 20 yaşında çekingen bir genç yaklaşır yanlarına, "Ben de bir şey çalabilir miyim?" diye. Gitarı alır, çalar ve söyler: "İstanbul'da bir barda / Bir bardak şarap yanımda..." Urfa'nın ünlü bir ailesidir Mirkelamlar. Hatta yeğeninin en popüler olduğu dönemde Şanlıurfa milletvekili olan amcası Ferit Aydın Mirkelam "Sayın Mirkelam nereye koşuyor?" esprilerine maruz kalır. 20 Mayıs 1966 İstanbul doğumlu Fergan Mirkelam, adını Orta Asya'daki Fergana Ovası'ndan alır. Müzikle, özellikle alaturkayla küçük yaşta tanışır. Babası avukat Nazım Mirkelam, ut ve piyano çalar. "Gül ağacı değilem, her gelene eğilem" şarkısının bestecisi Necip Mirkelamoğlu da ailedeki müzisyenlerden. Babasından müzik genleriyle beraber şarkılarına da yansıttığı, hayallerinin peşini bırakmayan çocuk ruhunu alır. Alaturkayla büyür Çoğu yayımlanmayan polisiye ve bilimkurgu romanları yazmış, adliyede gördüğü bir evrak çantasından etkilenerek eşini, dostunu ve oğlu Fergan'ı oynattığı "Kara Çanta" adında bir soygun filmi çekmiş bir babadır Nazım Bey. Ama eşinden ayrıldığı için oğluyla çok yakın olamazlar, annesi ve anneannesi tarafından büyütülen Fergan Mirkelam meseleleri aklıyla değil duygularıyla çözen bir çocuk olur.İlkokulu Fındıkzade Çapa, ortaokulu Özel Kalamış, liseyi Fenerbahçe Lisesi'nde okur. Beste yapmaya ortaokulda, şarkı söylemeye Saint Joseph Lisesi'nin orkestrasında başlar. 1984'te Yıldız Üniversitesi Kocaeli Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği'ni kazanır. Üniversite yıllarında Ortaköy sokaklarında yürür, duygularını tartmasını, şiir yazmasını hep orada deniz kenarında öğrenir. Yürürken kalbinin, aklının sesini dinler. Yıllar sonra bu kez Yenibosna ve Ahırkapı sokaklarında yürüyerek ve koşarak girecektir hayatımıza. Babasının filminde oynar Mühendisliği sevmez Hayatının hiçbir döneminde çok hırslı bir adam olmaz. Çocukluk hayali balıkçılıktır. Mühendisliği sevmez. Tezgâhtarlıktan fabrika işçiliğine kadar yapmadığı iş kalmaz. Bir müddet radyolarda DJ'lik de yapar ve ileride bütün bu işlerin müziğine katkısı olduğuna inanır. Doğrudur da, muhtemelen bu kadar sahici ve 'bizden' olmasının nedeni bütün bu hayat bilgisidir...İskender Paydaş'la tanıştıktan sonra şarkıları da değerini bulur adeta. Tarkan'ı da ünlü yapan İstanbul Plak'ın sahibi Mehmet Söğütoğlu'na "Bizim böyle şarkılarımız var, satmayabilir, seni kurtarsın, biz de müzik yapmaya devam edelim yeter" derler. Hedefleri mütevazıdır, ama sonuç öyle olmaz. 29. yaşgününde, 20 Mayıs 1995'te, bir bayram günü Kayahan'ın programına konuk olarak 'koşar adım' girer hayatımıza Mirkelam. Umur Turagay'ın klibi, Serra d'Autry'nin yarattığı imaj ve İskender Paydaş'ın sihirli düzenlemesiyle "Her Gece" bir gecede dillere dolanır. Henüz albüm çıkmamıştır bile. Kendi adını taşıyan albüm bir günde 200 bin, toplamda 750 bin satar. Lakin kendisinden bekleneni yerine getiremez genç adam. Ne barlardan çıkarken görülür, ne de katıldığı programlarda afili konuşmalar yapabilir. Aksine biraz tutuktur ve Laf Lafı Açıyor programına katıldığının ertesi günü "Mirkelam hayal kırıklığı yarattı" gibi yorumlar çıkar gazetelerde. İşin şov kısmını pek kıvıramamaktadır. "Yıldız değilim, üretken bir ayım" diye tanımlar kendini. Popülerliği bünyesi kabul etmiyordur söylediğine göre. Ama parladığı hızla söneceğine inananlara inat, ağır ve istikrarlı adımlarla ilerler müzik yaşamında. Sadık bir dinleyici kitlesine sahip olur ve onları hiç hayal kırıklığına uğratmaz. Hem ritmik ve eğlenceli, hem de çok duygusal şarkılara imza atar. "Mutluluğun reçetesi keman ile darbuka" da dese, "Kalbimde parmak izin var" da, daha ilk notasından tanınır bir Mirkelam şarkısı. Hem ritmik hem eğlenceli İkinci ve üçüncü albümlerini İskender Paydaş'sız yapar, dostluk nadasa bırakılmıştır. 2001'de ikili yeniden bir araya gelir ve yine çok parlayan şarkılar çıkar ortaya, AB'ye hitaben "Kokoreç" dillere dolanır, terk eden sevgililer için ise "Unutulmaz". 2003'te üniversiteden sınıf arkadaşı Arzu'yla 10 yıl süren evliliğine nokta koyan Mirkelam, 2004'te en 'depresif' albümünü yapar. Evet, arada "Aşkımsın" gibi kıpırtılı şarkılar vardır ama "Katilimsin" daha baskındır. 2006'nın bitmesine birkaç gün kala bir son dakika sürpriziyle bildiğimiz Mirkelam omuzunda bir martıyla döndü. Ona göre mutluluğu simgeliyordu martı ve DMC - Pasaj Müzik etiketiyle çıkan albümün adı da "Mutlu Olmak İstiyorum" zaten. İskender Paydaş'la yine bir ara vermişler belli ki, albümün aranjörü Volga Tamöz. Sözler her zamankinden de eğlenceli, Mirkelam'ın tüm renkleri yerli yerinde. Ali Kırca 1995 yılında "90'lar Türkiye'sinin plastik kahramanlarının sonuncusu... Koşuyor koşuyor bir yere varamıyor" diye yazmıştı onun için. Oysa aradan 12 yıl geçti ve Mirkelam startta aldığı hızla yorulmadan devam ediyor. Bir uzun yol koşucusu gibi. Tüm renkler yerli yerinde