Öykü Çelik, ekranın aranan yüzlerinden biri... Kendisini sınayabileceği ve geliştirebileceği karakterleri tercih ediyor. Oyuncu, “Şöhret, hiçbir zaman hedefim olmadı. İşimi yapmak beni daha çok ilgilendiriyor” diyor. Mesleğe ara verdiği dönemin kendisine çok iyi geldiğini belirten Çelik’le, Mövenpick Hotel İstanbul'da buluştuk, ‘yeniden doğuşunu’, şöhrete ve aşka bakışını konuştuk.
Rol aldığınız proje ekrana veda etti. Şu an nasıl hissediyorsunuz? Dinlenmek iyi geldi mi?
Set bittikten sonra eve gittim, koltuğa oturdum ve bir saniye sonra “Evet, şimdi ne yapabilirim?” diye düşündüm. CrossFit, uzun yürüyüşler, okumam gereken kitaplar ve izlemem gereken filmlere vakit ayırmaya başladım. Bunların dışında zaten senaryo okuyorum ve küçük notlar alıyorum. Amatörce bir şeyler yazıyorum. Set temposunda bunlara çok vakit olmadığı için şu an zamanımı iyi değerlendiriyorum.
Çalışma arkadaşlarınız da boş durmaktan çok hoşlanmadığınızı ve enerjinizin hep yüksek olduğunu söylüyor...
Tescilli bir hiperaktifim aslında. Enerjim yorucu değil, pozitiftir. Çalışmak beni çok mutlu ettiği için setlerde normalden biraz daha hareketli olduğum doğrudur. İnsanların pozitif olmasından beslenirim.
Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
İki sene önce “Artık biraz duracağım. Özlemem gerekiyor” deyip, uzun bir ara vermiştim. 6-7 ay sonra “Acaba mı?” dedim. Üzerinden 4-5 ay daha geçti ve dönmek istedim. Sonra üç film çektim, geçtiğimiz sene ‘Savaşçı’da oynadım. Sonrasında TRT’de bir dizide rol aldım. Bundan sonra daha dengeli yaşayacağım, ne körü körüne çalışmak, ne de durmak... Akışına bırakmayı, daha yavaş ve anda olmayı öğrendim. Yeniden doğdum diyebilirim.
Yaşadıklarınızı sorgular mısınız?Tabii ki sorgularım! İnsan gelişen ve gelişmesi gereken bir varlık ama bu pişmanlıktan çok, tecrübe... Deneyimlerimden kendime olumlu ya da olumsuz ders çıkarırım ve benim için bu kazanımdır. Aksi halde insanların aynı hataları yapması kaçınılmaz olur. Gece yatarken eğer o gün başıma güzel bir olay gelmişse, şükrederim. Eğer bir hata varsa ve bu benden kaynaklıysa üzülür, bir daha yapmamaya gayret ederim.
10 yıldır bu sektördesiniz, neler öğrendiniz?Bir şekilde kafayı tamamen kapatmak ve anda olmak çok önemli. Bu çok zor bir şey. Ben her an öyle olamıyorum. Bir de yaratıcı meslek yapan her insanın içinde bir eleştirmen vardır. Onunla araya mesafe koyabilmek ve bırakabilmek de önemli.
Yıllar içinde aşka bakışınız değişti mi?Hiç değişmedi.
Yengeç burcuyum, aşk benim için çok önemli. Gerçekten dünyayı daha eğlenceli ve zevkli kılıyor. Kendimizi geliştirmemizde de büyük rol oynuyor. Bu matematiksel tarafı benim için. Duygusal tarafı, ben sevmeyi çok seviyorum. Severken çok özgür hissediyorum. Bu dönem değil ama şimdi “İşimle aşk yaşıyorum” derler ya, şimdi öyle. Aşk dengemi alt üst edebilir diye biraz kapattım kendimi.
Yaşadığınız ilişkilerden sonra erkeklere karşı güven problemi yaşadınız mı?
Güven erkek ya da kadına ait bir sorun değil, insanlarla ilişkime güvenerek başlarım. Kimileri buna “Kredi vermek der” ama ben öyle de bakmıyorum. Kimsenin yaşattığı tecrübeleri başka birinden çıkarmam, sonuçta her hikaye kendine özeldir.
‘Şöhret benim için hedef değil’Bayramda ne yapacaksınız?İlk iki gün Ayvalık’ta ailemle olacağım, belki uzatabilirim de. Bayram benim için ailelerin toplandığı, yemeklerin yendiği büyük sofralar demek... Biz küçükken bayram harçlığı hedefi vardı. Bayramı dolu dolu hissederdik. Şu an insanlar dokuz gün tatil, ‘Nereye gitsem?’ diye bakıyor.
Yeni projeler var mı gündeminizde?Bir sinema filmi var, bakalım.
Sektörde her gün yeni birinin adını duyuyoruz, dizilerin başrollerinde de yeni isimler var. Bu bir tedirginlik yaratıyor mu?Herkes tabii ki şansını denemeli. Kısmet, nasip işi. Herkesin bir günü var, buna çok inanıyorum. İnanılmaz yetenekli gördüğüm, harcanıyor dediğim arkadaşlarım daha yeni parladılar ve aşırı ünlü oldular. Ben onları 10 senedir biliyorum. Herkesin bir zamanı var demek ki... Bunu kendi adıma da söylüyorum.
Şöhret sizin için ne ifade ediyor?Çağatay Öztürk, “Senin sorunun, ünlü olduğunun farkında değilsin” demişti. Gerçekten de öyle... Ünlü olmak ya da olmamak ne demek, bunun çok farkında değilim. Şöhret, hedefim olmadığı için çok ilgilenmiyorum. İşimi yapmak beni daha çok ilgilendiriyor.
'KENDİMİ AŞMAYA ÇALIŞIYORUM'Bugüne kadar birçok farklı rolde gördük sizi. Proje seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?Kendimi tekrar etmemeye özen gösteriyorum. Genelde birbirine zıt karakterler seçmek, kendi renklerimi, katmanlarımı keşfedip görmek ve göstermek en büyük isteğim.
Seyircilerin yorumlarını dikkate alırım, bu kendimi aşmama ve farklı bakış açısı kazanmama sebep olur. Kendimi sınayabileceğim ve geliştirebileceğim renkli karakterler tercih ediyorum. Oyunculuğun keyfini o zaman daha çok alıyorum.
Hem komedi hem de dram işlerinde yer alıyorsunuz, sizin için hangisi ağır basıyor?Komedi-dramdan çok karakterin ve olayların alt metni olması, en dikkat ettiğim şey. Tabii ki seyircilerin ve yönetmenin sizi nerede görmek istediği de önemli bu noktada. Ben kendimi aşmaya, ikisinde de başarılı olmaya çalışıyorum. Kötüyü oynamak da hoşuma gitti. Bu zamana kadar oynadığım
tatlı ve sempatik kız çizgimin dışında bir rolü canlandırmak açıkçası çok doyurdu.