Cadde‘Türkler beğendiğini değil, başkasında gördüğünü alıyor’

‘Türkler beğendiğini değil, başkasında gördüğünü alıyor’

07.01.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Lüks alışveriş mabedi Harrods’da yıldızlara styling hizmeti veren İpek Çelebioğlu Timurkan “Türkiye’de yeniyi tüketmeye alışığız. Burada aristokrat İngilizler 100 senedir Harrods’dan alışveriş yapıyor” diyor

‘Türkler beğendiğini değil, başkasında gördüğünü alıyor’

Madonna, Elizabeth Hurley, Rod Stewart, Johny Depp, Emma Thompson, Trudie Styler-Sting... Londra’da yaşayan dünya starları lüks alışveriş mabedi Harrods’tan alışveriş yapıyor. Harrods’ın birinci katında ‘By Appointment’ (randevu ile) bölümünde ünlü yıldızların gardırobunu hazırlayan, evini, teknesini ya da jetini dekore eden 10 alışveriş uzmanı bulunuyor. Aralarında bir de Türk var, İpek Çelebioğlu Timurkan. 1.5 yıldır Harrods’ta çalışan Timurkan’la lüks tüketim üzerine konuştuk.



Harrods’ı Harrods yapan ne?
Harrods’ı Harrod ailesi bir süpermarket olarak kurmuş. Knightsbridge o zaman hiç popüler değilmiş. Bir yılbaşında dükkanda yangın çıkmasına rağmen bütün müşterilerin isteklerini evlerine göndermişler. 1920’lerde moda ön plana çıkınca, modaya yönelmişler. Her şeyin geçmişi olması, geçmişini bugüne getirmesi lazım. Türkiye’de yeniyi tüketmeye alışığız. Herkes Akmerkez’e bayılırken İstinye Park açılınca Akmerkez unutulup İstinye Park’a koşuluyor. Burada aristokrat İngilizler 100 senedir Harrods’dan alışveriş yapıyor.

Bir alışveriş danışmanı ne yapar?
Harrods’ta dünya çapında insanlara servis verdiğiniz için müthiş beklentileri var. Hata kesinlikle kabul etmiyorlar. Ünlü yıldızlara styling hizmeti veriyorum. Bu işte müşterinin bir sonraki ihtiyacını tahmin edebilmek lazım. Kıyafet denerken “Tatile gitmeyi düşünüyorum” dediğinde “Harrods By Appointment olarak size tatil programı yapalım” diyorum. Müşteri o tatilden memnun kalırsa evinde bir davet vereceği zaman da sizden catering alıyor. Bu bazen bir Lamborgini araba da olabiliyor çok özel bir mücevher de. Her gün 24 saat iyi bir servis vermek görevim. 190 bin poundluk bir Christofle çatal bıçak seti satarken hepsini teker teker sayıyorum. Bir müşterimin oğlunun doğum günü için 10 bin poundluk şekeri Suudi Arabistan’a gönderiyorum, o şekerlerin uçakta erimemesi de benim sorumluluğumda.

Ünlü müşterileriniz arasında kimler var?
İsim veremiyoruz, ama Londra’da yaşayan, buraya yolu düşen bütün ünlüler diyebiliriz.

Ünlü isimlerle çalışmak nasıl?
İlk işe girdiğimde çok şaşırtıcıydı. Nasıl hitap edeceğimi şaşırıyordum. Mağazaya gelenler de oluyor, ama birçok dünya starının kişisel asistanlarıyla çalışıyorum. Örneğin ev ya da jet dekore edeceğimiz zaman asistan bir iç mimar ile birlikte geliyor. Eve tencere, tava alınacaksa aşçı mutlaka gelip bakıyor.

Kaç alışveriş danışmanı var Harrods’ta?
Benim gibi on kişi var. Mühendis, iç mimar olan var. Herkesin 1-2 asistanı var. Herkesin ortak noktası moda ve trendleri tutku halinde takip etmesi.

Herkes alışveriş danışmanlarından randevu alabiliyor mu?
Normalde bu gibi işlemler için önceden bir ücret alınır. Ancak biz öyle çalışmıyoruz, biz ilişkilere inanıyoruz. Vizyonumuz; “Harrods mağaza değil, bir deneyim”. Müşteri ilişkileri çok önemli. Kimseyi ayırmayız. Genelde minimum harcama 2500 pounddur. Gelip de o hizmeti görünce harcamayan olmuyor.

En çok müşteriniz hangi ülkelerden? Türkiye’den çok müşteriniz var mı?
Londra çok yakın olduğu için çok Türk müşteri geliyor. Özellikle yazın çok Ortadoğulu müşterimiz oluyor. Burada çalışan satış görevlileri mutlaka birkaç dil biliyor. Bizim bölümümüzde ise sadece dil bilmek yeterli değil, farklı kültürlerin yaşam tarzını da anlamak lazım. Örneğin Tayland kraliyet ailesinin bir üyesiyle mağazayı gezerken o kişiye arkanızı dönemiyorsunuz, önünde yürüyemiyorsunuz. Çinli bir müşterimiz kartını verdiğinde, bakıp cebinize koyamıyorsunuz. Kartı iki elinizle tutmanız ve cebinize koymamanız gerekiyor.

Türkiye’de modaya nasıl bakılıyor?
Türkiye’de “Nedir canım moda? Ben öyle moda falan dinlemem, tarzım var” diyorlar. Moda aslında bugün, bugünü yakalayabilmek ve yaşayabilmek için önemli. Türkiye’de kadınlar bazen güzel diye alıyorlar, çoğunlukla başkasında gördükleri için. Oysa tasarımların arkasında fikir var. Mesela büyük topuk, büyük çanta... Büyük aksesuarın arkasında kadınlar güçlenmeli fikri var. Yüksek topuk, erkekler kadar yüksek ve güçlü olabileceğimizi simgeliyor. Christian Louboutin stiletto her kadının moralini yükseltiyor. Kendine güvenini artırıyor, yürüyüşünü değiştiriyor.


‘Türkler beğendiğini değil, başkasında gördüğünü alıyor’



‘Masalsı romantik’
2009’da yaz modasında trendler ne?
2009 yazındaki en büyük akım “masalsı romantik.” Kelebek motifleri, mücevherlerle işlenmiş kılık kıyafetler, eski Roma esintili tek omuz bluzlar ve elbiseler. Renklerde uçuk pastel tonlar öne çıkıyor. Uçuk uçuk pembeler, lilalar, beyazlar ve bunlarla savaşan gece laciverti. Nötrlerle cesur renklerin zıtlığından ortaya çıkan uyum geçen yazdan devam eden bir trend. Romantik ama güçlü kadınlar ana konsept. Kışın gördüğümüz punk, 80’lere geri dönüş trendini, yazın jeanlerde görüyoruz: buz mavisi blue jeanlarin yırtık olanları çok moda. Şifon bluzlar, şeffaf kumaşların modası daha devam edecek. Orta yaş için çok zor ama etek boyları kısalıyor. Maksiler de olacak ama pratik olmadığı için çoğu insan giyemiyor. Desenler devam edecek. Platform ayakkabılar yükselmeye devam ederken, büyük portföy gece çantaları çok moda. Bu sene bijuteri çok moda. Mücevherde beyaz altın da var, ama sarı daha moda. Klasik her zaman klasik. Chanel ceket mesela.
Giydiğiniz ortama uygun olması da çok önemli. New York’tan Paris’e gittiğinizde kendini beğenmezsiniz. Parisli kadın çok sade giyinir, iki mücevher takar. Londra’da sokak modası hakim. Skinny jean, pvc tayt, deri ceket... Burada hiç üşümezler. İstanbul’da ise sırf başkasında var diye kıyafet alanlar ağırlıkta.


Kadınların gardırobunda “yatırım” olarak ne bulunmalı?
Chanel ceket, Chanel babet, Nicholas Kirkwood marka çok seksi bir gladyatör sandalet, kendi vücut tipine yakışan ‘minik siyah elbise’, güzel bir trençkot, devetüyü rengi kaşmir palto, kaşmir kazak, Christian Louboutin stiletto, beyaz gömlek ve tabii Hermes çanta. Çok Hermes çanta satıyorum. Krokodil olanları 25 bin pounda satılıyor ama hep bir bekleme sırası oluyor.

Müşterilerin farklı istekleri oluyor mu?
Bizim müşterilerimiz bir Rolex saat alıp mutlu olmuyor. Zaten istedikleri her şeyi alabilecek güce sahipler. Büyük mücevher alıcıları özel koleksiyon görmek istiyor. Dünyayı dolaşan vintage koleksiyonları var. O koleksiyonların getirtilmesi ve çok önemli. Kataloğumuzda 1 milyon dolarlık pürüzsüz bir pırlantadan pırlantalı Vertu telefona kadar özel ürünler var. Christofle çatal bıçak takımı alacaksa üstüne altınla adını yazdırıyor. Dünyada sadece 10 adet üretilen, 300 bin poundluk Rolex Ice’ı üç ay önce sattık.