Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Kling Usta’da asıl hayal kırıklığı yaratan Adana. Yüzde 100 dana. Kuyruk yağı hiç yok. Adana’da gerçek Adana kebap bulmak da kısmet olur inşallah

I.Wallerstein gibi tarihsel sosyolojinin büyük ustaları, dünya ekonomik sistemini anlatmak için ‘çevre’, ‘uydu’ ve ‘yarı uydu’ memleketler gibi kavramlar ortaya atarlar. Her türlü yenilik ve teknolojik gelişme çevre ülkelerden diğerlerine dalga dalga yayılır. Endüstri dalları, daha doğrusu alt dalları ve süreçleri de kârlılıkları ve artı değerleri azalınca merkez ülkelerden çevre ülkelere doğru ihraç edilirler.
Yemek alışkanlıklarında da benzeri bir durum söz konusu. Ama tablo biraz daha karışık.
Endüstriyel-fabrikasyon gıdalar ABD’de ortaya çıktı. GDO’lu üretim yapan bazı firmalar (Monsanto), kanser ilacı da imal ediyorlar.
Ama ABD, sadece bu gıdaları ihraç etmiyor, kendi de tüketiyor.
Daha doğrusu maddi gücü hiç olmayan kitleler bu ürünleri tüketiyor. ABD’nin seçkinleri 3-5 misli para harcayıp doğal ürünlerle karınlarını doyurmaya çalışıyorlar.
Hatırlar mısınız 50’lerin Hollywood filmlerini? Kalantor tipler hep kilolu olurdu. 3 kat gerdan. 5 kat göbek. Fakirlerse sıska. Kemikleri sayılır cinsten.
Şimdi tam tersi. İstisnalar kaideyi bozmaz ama günümüzde Amerika’da varlıklı insanlar ve profesyonel kesim, bayağı ‘fit’. Orta-alt kesimse neredeyse biyolojik metamorfoza uğramış gibi. Görünüşleri, giderek verilen hormonlarla bacakları kısa gövdesi yuvarlak hale gelmiş endüstriyel tavuklara benzemeye başladı.
Sigara, meşrubatlar, süt tozundan imal edilen peynirler gibi Batı’da artık varlıklı kesimlerin yüz vermediği mamüller, o ülkelerde dar gelirliler tarafından tüketiliyor ve bizim gibi ülkelerdeyse geniş pazar buluyor.
Bazı modası geçmiş ideolojiler de Batı’da artık tutunamazken bizlere ihraç ediliyor.

Haberin Devamı

Hazır sucuk kullanıyor
Bir zamanlar bazı doktorlar sigaranın zararlı olmadığını iddia ederdi.
Sonra margarin faydalı, tereyağı zararlı demeye başladık.
Tereyağ faydalı demiyorum. Piyasadaki tereyağlarının pek çoğu işlem görmüş. Onlar da zararlı.
Öte yandan margarin epey zararlı. Tereyağıysa merada otlayan hayvanlardan yapılmışsa içinde omega-3 var ve o zaman iyi.
Şimdilerde de dana faydalı, kuzu zararlı diye saçma sapan bir inanış var. Lokantacılar bunu hep söylüyor bana: “Abi dana hafif, yağsız...”
Besi kuzusu da, danası da kötü. Ama sığırlar özellikle daha da tehlikeli çünkü bunlara boğa spermi vuruluyor, içlerinde hormonlar cirit atıyor...
Biliyorsunuz; Fransa hormonlu diye ABD’den sığır ithal etmiyor. İyi lokantaların hepsinde kullanılan etler için “Avrupa standartlarına uygun” diye yazıyor.
Ya bizde?
Kebapta, dünyanın en iyi kebaplarının yapıldığı Adana’da bile artık gerçek kebap yerine dana kullanılmaya başlanmış.
Kling Usta, gerçekten usta. Mangal başında kebap pişirirken onu seyretmek zevk.
Ama hazır sucuk kullanıyor. Biliyorsunuz, sucuk ve salamlara bakteri üremesini önlemek için mide kanserine sebep olan kanserojen bir madde konuluyor: Sodyum Nitrit (Nitrat).
Kuşbaşı, külbastı, ciğer ve Adana deniyoruz Kling Usta’da. Hiçbirine kötü diyemem.
Ama hepsi için “Ehh...” derim.

Haberin Devamı

Turp hâlâ güzel ama...
Külbastı ve ciğer biraz fazla pişirilmiş. Ciğere yazık. Çünkü taze ciğer.
Kuşbaşı iyi terbiye edilmiş ama sanırım dananın budundan olduğu için biraz kuru.
Asıl hayal kırıklığı yaratan Adana. Yüzde 100 dana. Kuyruk yağı hiç yok. Lokanta tıklım tıklım. Herkes severek yiyor.
Ben tadına baktıktan sonra ezme, biber turşu, kırmızı turp ve haşlanmış soğanla karnımı doyuruyorum.
Ah soğan eskiden Adana’da olduğu gibi közde pişse ve üzerine nar ekşisi dökülse...
Adana’da turp hâlâ güzel ama. İstanbul’da biz böylesini bulamıyoruz.
Şimdi sıra geliyor Adana’da gerçek Adana kebap bulmaya. Bakalım. O da kısmet olur inşallah.