8 MART

Önümüzdeki salı, Dünya Kadınlar Günü. Ve ülkemiz, bir 8 Mart’a daha töre cinayetleriyle, kadın infazlarıyla, aile içi sistematik şiddetle giriyor. İnsanı benliğine ve insanlığa yabancılaştıran, nesneyi duygunun önüne koyan yarış, cinsiyet ilişkilerine de orantısız gücün zulmü olarak yansıyor.
Kadının özgürleşemediği yerde, erkek de tutsaktır. Birlikte, insanca yarınlarımızın çoğalması dileğiyle, nice Kadınlar Günü’ne...

İKİ RESiM ARASINDAKİ 7 FARK

1-Vedat Milor, mutfak... Vedat Özdemiroğlu, balkon...
2-Vedat Milor, beslenme saati... Vedat Özdemiroğlu, boş geçen ders...
3-Vedat Milor, papyon... Vedat Özdemiroğlu, bisiklet yaka...
4-Vedat Milor, restoran... Vedat Özdemiroğlu, bar...
5-Vedat Milor, sindirim sistemiyle ilgili... Vedat Özdemiroğlu, sinir sistemiyle...
6-Vedat Milor, yemeden yazmaz... Vedat Özdemiroğlu, çay içmeden yazamaz...
7-Vedat Milor, pirzola... Vedat Özdemiroğlu, kahkaha...

(Sayın Milor, her perşembe, Fransız Sokak-Cezayir Çıkmazı’nda,
Sakman Kulüp'te, 22.00'de sahne alıyorum. Mekan, Vedat Sakman'ın, gelirseniz üç Vedat bir arada olabiliriz, beklerim efendim. Değerli okurlar, üç top ile Amerikan bilardo arasındaki farkları bekliyorum, henüz yediyi bulamadık!)

KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT
"Arkamızda kader, elinde ustura olan delirmiş bir adam gibi." Tarkovski (Ayna'dan)
"Kader, kime şikayet edeyim seni, bilemem." Mustafa Sağyaşar

KOLEKSİYONCU
“Onu asla iyileştiremem. Çünkü hastalığı benim” diye yazıyor kız. “Gerçekte üzgün değilim. Ama hiç üzülmüyor da değilim” diye yazıyor. Her zaman, kendi inebileceğinden bir basamak aşağıda olan bir adamın elinde tutsak kız, “Seni seviyorum” sözünü bile “Kansere yakalandım” der gibi, umutsuzlukla söyleyen bir adamın. John Fowles'ın ‘Koleksiyoncu’ adlı romanı, okuduğum en hastalıklı aşk hikayelerinden biri oldu. Finali üzücü ama çok güzel yazılmış, öneririm...

AA!
Penaltı aritmetik, frikik matematik, korner geometrik!

YORUMSUZ
"Müslümanlığa inananları değil, bu inancı sömürmek için kullanmak isteyenleri eleştirmeliyiz. Kalemimizin sivri ucu, inanmış bir yüreğe değil, örümcekli bir beyne batmalı." Oğuz Aral / Gırgır'dan

KISA TÜRKiYE TARiHİ
Hem “Komşularım geçimsiz” diyorsun, hem de Yavru Vatan'la bile kavgalısın, nasıl olacak bu işler?!

ŞU HAYATTA NE YAPTIM?
Biraya hep 'Sıvı Van Gogh' olarak baktım ama biraya ara verdiğim oldu, Van Gogh'a hiç ara vermedim!..

TARiHTE O GÜN
İlk kez bir sanatçı 'gerekirse limon satacağını' belirtti.
(13 Haziran 1941)

MÜZiK

* Yahya Dai Quartet, cuma, . (22.30)
* Elif Çağlar konseri, cumartesi, Borusan Müzik Evi'nde. (21.00)
* İhtiyaç Molası, pazartesi, Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde. (22.00)