Tüm paşalar Yedikule’ye
Yaban atı bakmaya çıkan Dravya Prensesi İsabel, esir alınmıştır. Derhal bir köşke kapatılıp, hizmetine halayıklar verilir. Bunu gören ahali, yürüyüş yapar, “Bizi de esir alın, biz de köşkte yaşayalım’’ diye slogan atar. Tazyikli lale püskürtülerek dağıtılırlar...
Malkoçoğlu, görevden alınıp yerine Battal Gazi’nin getirilmesini içine sindiremez ve kaydettiği güvercin pusulalarını padişaha verir. Bunun üzerine İbrahim Paşa da dahil, tüm paşalar Ötükenekon soruşturması için Yedikule’ye kapatılır...
Hürrem, Prenses İsabel’e olan kıskançlığından çatlamak üzeredir. Haremde, ortaya laf atıp “İsabel az yesin, giderek Yasemin Yalçın’a benziyor’’ der. Mahidevran “Sen kendine bak, azıcık daha gıdı yapsan aynı Demirel’sin’’ der. Hürrem çok sinirlenir ve öfkesini yatıştırmak için haremi iki su yıkar...
Sultan Süleyman, Edirne’den dönmüştür. Yolda hep düşünmüş, kanun hükmünde lakin kanun olmayan bir şey icat etmek için kafa yormuş ve nihayet kararnameyi bulmuştur. Keşfini saray personeliyle paylaşır. Sümbül Ağa “Sultanım, ileride Kanuni diye anılmak varken, ne lüzumu var kararnamenin murarnamenin’’ der. Padişah, Sümbül’e “Özünde gıcık adamsın amma şimdi doğru söylersin’’ der...
Bu arada İbrahim Paşa’nın heykelleri canlanmış, yetmezmiş gibi isyan çıkarmışlardır!..
(Devamı haftaya...)